on beş

1.2K 111 37
                                    

Dean sürekli dönüp Nick denen çocuğu pataklamaya devam etmesi gerektiğini söylediğinden eve dönüşleri gereğinden uzun sürmüştü. Cas Dean'in bu kadar sahiplenici olması hakkında ne düşünse bilemedi, tabiki kulağa iyi gibi geliyordu ama ilerde sorunlar çıkabilirdi. İlerde. Doğru, birde o kısım vardı.

Dean'le düzenli bir ilişkileri olmuştu, bebekler doğduğunda da evli gibi olacaklardı. Hala garipti, bir yıl öncesine kadar kendi kendine dahi 'acaba gay miyim?' diye bile sormayan birinin buralara gelmiş olması. Yinede pişman sayılmazdı, Dean'in onunla böyle ilgilenmesini; önemsemesini seviyordu. Gece uyuyacaklarında güçlü kollarıyla kendisini sarmasını seviyordu, kulağına iyi geceler diye fısıldamasını. Dean' in verdiği güven hissinide seviyordu Cas, belki hormonlarla alakalıydı yada bebekler yüzündendi ama bazen güçsüz-zayıf hissediyordu. Bunu Dean'de davranışlarından anlamış olmalıydı, belki Nick'e  bu sebepten öyle sert çıkmıştı.

"Seninle olduktan sonra kısmetim açıldı sanırım," dedi yüksek sesle, dişlerini fırçalayan Dean'in duyabilmesi için. "Önce Meg bir bakıma birleşmeyi teklif etti şimdi de Nick denen çocuk. Bugüne dek bana tek asılan erkek sendin oysa."

"Hala öyleyim," ağzını yıkadıktan sonra gecikmeli olarak cevapladı Dean. "O asılmayı denedi, başaramadı. Ben hala ilk ve sonum."

"Bunu seviyorsun değil mi?" Cas gülümsedi. "Öyle uzun ilişkilerim, seks yaptığım onlarca kişi olmaması durumunu seviyorsun."

"Tabiki seviyorum, bunu saklayacak değilim. Gözümde tam bir bakirsin çünkü kız ve erkekle seks tamamen farklı. Sadece benim olmuş olmanı seviyorum," Dean belindeki havluyu çıkarıp pijamalarını giyinirken Cas gözlerini kaçırmadan onu izledi. Eh, artık oraları aşmışlardı.

"Keşke sende öyle olsaydın," Cas geri yatağa yatıp bakışlarını tavana çevirdi. "Lisa denen kız aklıma geliyor ve diğer tüm 'tek gecelik' ilişkilerin. Eğer başka biriyle hata yapsan ve hamile kalsaydı ikimizin bir hikayesi olmazdı hiç. Biz sadece bir tesadüfün sonucu olarak birlikteyiz."

"Hayat binlerce seçimin ve tesadüflerin sonucu olarak ilerliyor Cas," Dean'de uzandı ve kollarını başının altına yerleştirdi. "Fakat beni buraya getiren hiçbir seçimden yada tesadüften pişman değilim. Sonumun seninle olmasından pişman değilim, aksine bunun için her gün Tanrı'ya şükrediyorum. Kutsanmış gibiyim seninle,"

"Uslanmaz bir romantiksin, Dean Winchester." Cas uzanıp dudaklarına küçük bir öpücük kondurdu. "Çok güzel bir ailemiz olacaksa senin sayende, bunu unutma. Ben asla unutmayacağım."

Dean Cas'in mavi gözlerinin içine baktı, konuşmak istiyor ama emin olamıyor gibi bir hali vardı.

"Bir sorun mu var?" diyerek teşvik etti Cas.

"Aslında evet. İçkinin etkisiyle cesaretlenip söylemem gerekiyordu ama gece pek planladığım gibi gitmedi."

Sesi gerçekten tedirgin geliyordu ve bu Cas'i de tedirgin etti. Bir sorun mu vardı, farkedemediği?
"Söyle yinede, dinliyorum." Elinde olmadan biraz ciddileşti. Eğer herhangi bir kötü haber duyacaksa hazırlanmak için.

"Cas, annem babam ile Sam'e söylemiş ve seninle tanışmak istiyorlar, seyahatin sana iyi gelmeyeceğini düşündüğüm için onları bize davet ettim. Sadece bir akşam yemeği, ardından gidecekler söz veriyorum. Annem öyle heyecanlıydı ki dayanamadım, sonuçta ilk kez torunu olacak."

Cas öylece baktı.

"Sadece annem babam ve Sam, birkaç saat. Üstelik onları uyardım seni soru yağmuruna tutmamaları hakkında," Dean umutla Cas'i bekledi.

"Ne dememi bekliyorsun ki, onları ara ve iptal et falan mı? Zaten planı yapmışsın yani yapacak bir şey yok, evi düzenleyip adamakıllı yemekler yapmalıyız."

Castiel'in söylemek istedikleri kesinlikle bunlar olmasa da, gerçekten çaresi yoktu. Oluşturulmuş bir planı iptal edemezdi, o kadarda değil. Hem er yada geç tanışma olacaktı, bunun karnı burnunda olmadığı bir zaman diliminde olması iyiydi.

"Sen harikasın Cas!" Dean sevinçle bağırdı. "Gerçekten harikasın, teşekkür ederim. Hemen uyusak iyi olur, sabah erken kalkıp hazırlanmak için."

"Yarın akşam mı geliyorlar?" Cas inanamayarak sordu, en azından birkaç gün sonra olmasını bekliyordu.

"Evet, saat 5 gibi burda olurlar sanırım." Dean lambayı kapatıp tekrar yatağa uzandı. "İyi geceler bebeğim," Cas'in kulağına fısıldadı ardından karnına yaklaştı. "Sizede iyi uykular ufaklıklar, yarın büyükanne ve büyükbabayla tanışacaksınız. Hatta Sam amcanızla bile."

Ufaklıkları bilmiyordu ama Cas kesinlikle bu konuda rahat değildi. İyi insanlar olduğuna emindi fakat böyle bir adım normal şartlarda bir çiftin aylar sonra ulaştığı seviyeydi, birlikte kararlaştırarak. Görünüşe göre hamile kalmanın işleri hızlandırmak gibi bir etkisi vardı.

Castiel gece boyu çok az uyuyabildi, sabahta erkenden kalkıp duş aldı ve Dean'i uyandırdı. Temizlik yaptılar (Winchester sayesinde ev temiz ve düzenli olsada) Dean tam 3 yemek denedi ve hepsinide mahvetti, saat 2 olduğunda hala akşam için hazır yemek yoktu.

"Dışardan söyleyelim," diye yalvardı Cas. "Dean evdeki tüm malzemeyi bitirmek üzeresin ve yemeklerin tadı güzel olmuyor. Bildiğin klasik bir şey yap en azından."

"Bunu aşçılığıma bir hakaret sayıyorum, tariflerde yanlış yazdılarsa benim suçum ne?" Dean taktığı mutfak önlüğüyle yeni eserine başlarken kendini savundu. "Bu kez olacak güven bana. Öyle leziz olacak ki herkes parmaklarını yiyecek,"

"Aç kalmayalım da."

"Ne dedin sen?" Dean gözlerini kısıp Castiel'e baktı. Cesaretin varsa o söylediğini tekrarla  dercesine.

"Masaya koyabileceğimiz kadar iyi olması yeterli diyordum, parmak yedirtmesine yada mükemmel olmasına gerek yok."

"Ama öyle olacak," Dean -hala- sahip olduğu özgüvenle işine geri döndü.

Castiel ise sonucu çoktan bilen ileri görüşlü biri olarak eve servis yapan güzel yemekleri olan restoranları araştırmaya başladı telefonundan.

crazy but not in love// destiel mpreg ✔️Where stories live. Discover now