MAVİ KITA'YA YOLCULUK《2》

1.8K 298 134
                                    

Lütfen bölümü beğendiysen yıldıza basmayı ve bölümle ilgili düşüncelerini belirt.  Kitap bitse bile yorumlara geri dönüş yapıyorum...🎈

GÜNLÜK °Devam°

Sonunda beklenen silah sesi kulaklarım da çınlamıştı. Feracemin etek tarafını iki elimle o kadar kavramıştım ki, serbest bıraktığımda az bir sızı olmuştu. Ama sadece ellerimde hissediyordum bu sızıyı, 'Ölmedin işte açsana gözlerini!' iç sesime hak verip gözlerimi açtım. Dağın kayalıklarına doğru; sesin geldiği tarafa baktım. Birkaç kişi saklandıkları yerden çıkmışlardı. Hepsinin yüzü siyah bezle kaplıydı. Sadece gözleri görünüyordu. Direniş gurubu olabilirlerdi ama olmaya da bilirlerdi. Kaldığım yerde çivilenmiştim. Hareket bile edemiyordum. Ben böyle kaldıysam burada yaşayan çocuklar kim bilir bu hengameyle nasıl yaşıyorlardı? Tekrar dağa gözlerimi çevirdiğimde uzaklaşmaya başlamışlardı. Ne bana zarar vermişlerdi ne de beni kurtarmışlardı. Allah aşkına kimdi bunlar?

Hemen düşüncelerimi toplayıp ellerimle gözyaşlarımı sildim. İnleme sesi duyduğumda sağ tarafımdan arkama doğru döndüğümde yerde o yatıyordu. Beni değil onu vurmuştular! Kıyafetinin göğüs kısmı kan içinde kalmıştı. Elindeki silah onunla birlikte yerdeydi. Ellerimdeki kelepçeyi açmak için yerde hareketsiz yatan adama yöneldim. Beni kelepçeleyen o olduğu için anahtar ondaydı. Hemen dizlerimi toprakla temas ettirip ona doğru eğildim. Uyanmasından korka korka; pantolonundaki ceplerinden birine yönelip hızlıca sağ cebine elimi soktuğumda küçük siyah demir parçası hissettiğimde onu alarak cepten çıktım. Anahtarı bulmam kolay olmuştu. Acı çeken adama bakmayı kesip hızlıca kelepçede ki kilit yerine anahtarı sokmaya çalışıyordum ama ellerim o kadar çok titriyordu ki, kendime hakim olamıyordum. Kendimi sakinleyip bir kez daha anahtarı kilit yerine sokup çevirdim. Açılan kilitle hemen kelepçeyi çıkardım. Dizlerimin toprakla temas ettiği yerden doğrulacağım sırada, tekrardan bir inleme sesi geldi. Yerde yatan adam yaşıyordu. Lacivert gözleriyle buluştu gözlerim. Korkuyla ona baktım.

Beynimin düşünmesine izin vermeden hızlıca yerden kalktım. Vücuduma komut vererek oradan uzaklaşmak için koşmaya başladım. Hızlı koşmanın etkisiyle dengemi kaybedip düştüm. Düşmenin verdiği acıyla sızlanarak yüz üstü toprakla bütünleşmiş bedenimi doğrulttum. Sağ elime koca bir cam parçası girmişti. Kendimi sıkıp camı çıkardım. Cebimde ki mendili çıkarıp yarama sarmaya başladım. O sırada aklımda ki düşüncelere kulak verdim.

Yaptığım doğru muydu? Tabi ki doğruydu onlar bir sürü insan öldürdüler. Ona yardım etmeyecektim. Adımlarımı yavaşlattım ve durdum. Ama ben böyle yaparsam onlardan ne farkım olacaktı? 'Her insan kendine yakışanı yapmalı. İnsanlar kötü diye sen de kötü olursan onlardan ne farkın olur?' derdi annem. Arkamı dönerek geldiğim yöne geri koştum. Aklım kaç dese de ben yüreğimi dinlemiş çatışmanın olduğu yere varmıştım. Öndeki iki asker çoktan ölmüştü. Bundan dolayı yerde yatan adama yöneldim. Sol göğsünden feci bir şekilde yaralanmıştı. Titreyen ellerimle üzerindeki koyu yeşil renginde olan kalın üniformanın, düğmelerini açtım. Altında yeşile kaçan tişörtü vardı. Kurşun girmiş olan delikten tişörtü yırttım. Kurşun kalbinin biraz ötesine girmişti. Karınca istilası gibi durmak bilmeden kanı akıyordu. Daha fazla vakit kaybetmeden tampon yapmam gerekiyordu. Feracemin uçlarından kesmek için onun beline taktığı kemere bağlı olan kahverengi deriden, bıçağını çekip feracemin uçlarından kestim. Elimde topladığım kumaşı hiç vakit kaybetmeden yaraya hızlıca bastırdım. Kanı durdurmasam kan kaybından gidecekti. Tampon yapmaya başladım. O ise inlemekle meşguldü. Elimdeki kumaşın her tarafı kan ile sırılsıklam olmuştu. İlk yardım çantası bulmak ümidiyle arabaya yöneldim. Biraz uğraş sonrasında arabanın arka tarafında bulmuştum. Bir sürü gazlı bez alıp elimle deste yaptım. Hızlıca ona doğru koşup dizlerimin üzerine oturup, sol göğüs tarafına bastırdım. Bastırdığım anda yerde yatan subay irkilerek elini elimin üzerine koymuştu. Ve bana bakmıştı. O an bana baktığı gözlerine öyle tutulmuştum ki gözlerimi bir tülü gözlerinden çekemiyordum. Gözlerindeki bu koyuluğun sorgu odasındayken karanlıktan kaynaklandığını düşünmüştüm ama şimdi ışık vardı ama onun gözleri aynı koyuluğunu sürdürüyordu. İlk defa bu kadar koyu mavi bir çift göz görmüştüm. Sadece gözlerinin maviliğinden dolayı mı çekemiyordum bilmiyorum. Onun gözleri usul usul kapanmasa gözlerimi çekemeyecektim. O an öyle bir kızdım ki kendime. Şimdiye kadar doğru düzgün bir erkekle göz teması kurmamaya çalışan ben, laciverte kaçan katilin gözlerine kapılmıştım. Ne yapmıştım ben! Rabbimin emrine aykırı bir hareket yapmıştım. Araba sesleri gelince başıma hemen sağ tarafa çevirdim. Askeri araçlar geliyordu. Benim biraz ötemde durup, hızlıca araçlardan inip, silahlarını bana doğrultular! Neden gelen giden bana silah doğrultuyor? Hedef tahtası mıyım ben!

Kanlı MotifHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin