yirmi bir

2.7K 272 242
                                    

"yağmurlu havalardan nefret ediyorum."

okul çıkışında baekhyun chanyeol'ün sınıfının kapısının önüne gelmiş, chanyeol'ü almış ve okuldan çıkmıştı. dışarıda yağmur yağıyordu ve baekhyun'un küçük, sarı şemsiyesi ikisini de ıslanmaktan kurtarıyordu. ama chanyeol söylenmelerini tabii ki kesmiyordu.

"bunu kaçıncı kere söyleyeceksin?" baekhyun şemsiyeyi tutarken oldukça zorluk çekiyordu, normalde şemsiyeyi boyu uzun olan kişi tutmaz mıydı, neden baekhyun tutuyordu ki?

"ama yağmurlu havalardan nefret ediyorum." chanyeol sıkıla sıkıla bilmem kaçıncı defa söylerken bir yandan da şemsiyenin altına iyice girebilmek için dizlerini kırıyordu. baekhyun şu anda acınacak hâldeydi.

"şemsiyeyi niye ben tutmuyorum ki?" bu, chanyeol'ün aklına daha yeni gelmişti. "sonunda akıl edebildin."

"madem benden önce senin aklına gelmedi şemsiyeyi niye bana vermedin?" chanyeol şemsiyeyi baekhyun'dan alırken söylemişti. baekhyun omuzlarını silkti. "şemsiye tutmayı sevmediğini falan sandım."

"şemsiye tutmayı sevmem ama aramızda ciddi bir boy farkı var, bu yüzden mecburen benim tutmam gerekiyor." chanyeol yola bakarken söylediğinde baekhyun hafifçe gülümsedi. sonra chanyeol'ün şemsiyeyi tutan koluna girdi.

"bugün öğle arasından sonra görüşmedik. öğleden sonran nasıldı?" baekhyun konuyu değiştirmek amacıyla konuşmaya başlamıştı.

"iyiydi. gerçi bir ders boyunca müzik hocasının yanındaydım ve adamla az kalsın kavga edecektim."

"niye ki?" baekhyun, chanyeol'ün hocalara karşı asabi biri olmadığını biliyordu, ama şimdi chanyeol'ün dediği şey onu şaşırtmıştı.

"okulun sekseninci yılına özel kutlama yapılacak gelecek aya. hoca beni istemeye istemeye görevli etti de ondan."

"sen böyle şeyleri sevmez misin?"

chanyeol böylesi kutlama ve benzeri şeylerde hep görev alan biriydi aslında, bunu herkes biliyordu. neden şimdi böyle davranıyordu ki?

"severim. ama onuncu sınıflardaki son chaeyoung'la çalışmayı sevmem."

baekhyun bu ismi hatırlıyordu. okul korosunun solistlerinden biriydi son chaeyoung. (burada gelip chaeyoung aslında rapçi yazan biri olursa pıçaklarım kızımın sesi çok hoşuma gidiyor solist olabilir♡) ama chanyeol'ün chaeyoung'la ne sorunu olduğunu bilmiyordu baekhyun.

"o kız seni rahatsız mı ediyor?" sesi gayet meraklı çıkmıştı. chanyeol kafasını salladı. hâlâ yola bakıyordu, baekhyun konuştukları süre zarfında tamamen chanyeol'e bakmıştı.

"geçen yine bir kutlama tarzı bir şey yapmıştık, hatırlarsın belki. o zaman da chaeyoung şarkı söylemişti." baekhyun kafasını salladı. hatırlıyordu, ama o zamanki etkinlikle bu kadar ilgilenmemişti.

"o dönemde chaeyoung'la sık sık prova yapmak zorunda kaldım. o zaman gitar çalmıştım, şimdi çalacağım şey piyano. neyse, prova yaparken chaeyoung beni fazla rahatsız ediyordu."

"ne gibi?"

"ilk önce gitarla ben giriş yapıyordum ve kız beni izlemekten şarkıya girmeyi unutuyordu. ya da, giriş yaptığım an mükemmelsin gibi çığlıklar atıyordu."

"fanlarından biri sanırım." baekhyun bakışlarını yere indirirken söylemişti. aslında chanyeol'ün dediği şeyler onu pek rahatsız etmiş gibi değildi ama chanyeol'ün bundan rahatsız olduğu açıkça ortadaydı.

"maalesef ki öyle. bari çalıştığım kişi beni görünce ağzının suyu akmayan bir kız olsaydı. geçen yıl son sınıflardan bir kızla provalar yapmıştık ve o kız kesinlikle öyle değildi, bazen böyle şeylerde onu mumla arıyorum."

baekhyun chanyeol'ü anlıyordu. böyle şeyler daha önce başına gelmemişti ama nasıl bir şey olduğunu az çok tahmin ediyordu. özellikle geçen gün tuvalette onun için çığlıklar atan kız aklına gelince.

"sabırlı olmalısın. sadece birkaç hafta onunla çalışacaksın tamam mı?" baekhyun tavsiye vermekte kesinlikle iyi değildi. şimdi de tavsiye veremiyordu.

"haftada her gün en az bir saat diyordu hoca. her gün o kıza nasıl katlanabilirim hiç bilmiyorum."

"provalarda başka birileri olmayacak mı?"

"tabii ki olacak. ama ister yüz kişi daha olsun chaeyoung bana yine kafayı takacak biliyorum. depresyona girmek üzereyim." baekhyun chanyeol'ü ilk defa bu kadar mutsuz ve sinirli görüyordu. normalde chanyeol her yere gülücük dağıtan bir oğlandı ve bu hâli baekhyun'u epey şaşırtmıştı.

"onunla mümkün olduğunca pek konuşma, hatta görmezden gel o zaman. zaten provalarda başınızda müzik hocası olacak."

"ben de öyle yapmayı düşünüyorum." chanyeol dudaklarını sarkıtıp bakışlarını yere indirmişti. bu süre içinde de çoktan baekhyun'un evinin önüne gelmişlerdi zaten.

"yağmur çok hızlandı. durana kadar bize gel istersen, annem bir şey demez."

"ama benim annem der. geçen geç kaldım diye bir sürü laf yedim, gitmem gerekiyor flörtçüğüm." sonunda gülümsemişti işte, baekhyun rahatladığını hissetti.

"tamam o zaman. şemsiye sende kalsın, yarın getirirsin."

"tanrım, baekhyun'dan bir parça benim evimde mi kalacak şimdi?" şemsiyeyi daha da sıkı tutarken söylemişti chanyeol. baekhyun güldü.

"şapşalsın."

"evet, şapşalım. gidiyorum o zaman ben." chanyeol el sallamıştı.

"dur. yapmam gereken bir şey var."

"ne-"

chanyeol'ün konuşmasını kesen şey baekhyun'un chanyeol'ün yanağını öpmesi olmuştu. küçük bir öpücüktü ama chanyeol'ün şaşkınlıktan dili tutulmuş bile olabilirdi.

"o zaman, görüşürüz." baekhyun konuşup chanyeol'e el salladıktan sonra apartmana girmişti. o da yaptığı şeyden dolayı çok utanmıştı aslında.

chanyeol de birkaç saniye daha kapının önünde eli baekhyun'un öptüğü yerde kalakalmıştı. ama burada öylece kalmaması gerektiğini anlayarak yürümeye başladı.

baekhyun'a gittikçe çok daha fazla aşık olduğunu anlıyordu.

...

3K OLMUŞUUUUUUZZZZ TEŞEKKÜR EDERİMMM🥳🥳

baekiş chaniş'i öptü hehe

ben de sizi öpüyorum 🌸

Lemon Soda // ChanBaek Where stories live. Discover now