Bölüm 7

2.7K 228 305
                                    

Yoongi'nin anlatımı;

Misafirlerimizi içeri buyur etmiştik, hepsiyle sarılıp montlarını da aldıktan sonra, askıya asıp yanlarına gitmiştik. Ev sahipleri olduğumuz için her işe beraber koşturuyorduk. Açıkçası bu eğlenceli gelmeye başlamıştı.

-Evet çifte kumrular, balayınız nasıl geçti?

Jungkook yılışığı bu soruyu sormamalıydı, çok yanlış sularda yüzüyordu. Jin hyung seksen saat susmayacak, ballandıra ballandıra balayını anlatacaktı. Korktuğum şey ise... Ateşli gecelerini anlatmasıydı.

Elimi alnıma vurup, dirseğimle Jimin'i dürtmüştüm. Bana doğru dönüp sorarcasına baktığı gibi kulağına yaklaşıp fısıltıyla konuşmuştum.

-İşte şimdi hyung hiç susmayacak...

Jimin kafasını düzensiz bir aralıkla salladığında, vücudundaki tuhaflık beni meraka sürüklemişti. Neden titriyor, geriliyordu ki? Bilememiştim.

-Sen iyi misin? Birden bire ne oldu ki?

Sorumu ona yönelttiğimde benim duyabileceğim bir yükseklikte yutkunmuştu.

-Ah, i-iyiyim.

Kafamı sallayıp önüme döndükten sonra, Jin hyung'u bayılmamaya özen göstererek dinlemeye başlamıştım.

-Nasıl güzel geçti tahmin edemezsin! Maldivler'in en güzel yerinde, bir villada kaldık. Hint okyanusu ayaklarımızın altındaydı, harika bir manzarası vardı. Her yeri gezmiş olma ihtimalimiz çok yüksek.

Beklediğimin aksine çok konuşmamıştı ve güzel bir konudan bahsetmişti. Maldivler hep gitmek istediğim bir yer olmuştu ve hayatımın hiç müsait olmayan yıllarında bir kere bile gitmeye fırsat bulamamıştım. Henüz öğrenciydim zaten, asistan hekim olduğum günleri ölmeden görebilirsem bir ihtimal yıllık izin kullanıp tatile çıkabilirdim. Sonrasında pestilim çıkana kadar çalışmaya razıydım, hem de hiç şikâyet etmeden.

İlgili bir hale bürünmüştüm o anda. Jimin'i tekrar dürtüp dinlemesi için işaret verdiğimde, benim halime çok sakin bir gülümsemeyle karşılık verip kafasını sallamıştı.

Gülümsemesi hoşuma gitmişti, dolgun dudakları daha da dolgun görünüyordu böylelikle. Onu izlediğimi anlamaması için önüme dönüp, konuyla ilgili görüşüme devam etmiştim.

-Vay be, yaşıyorsunuz bu hayatı.

Taehyung iç geçirerek konuştuğunda hepimiz kahkaha atmıştık. O kadar içli içli konuşmuştu ki kederli bir müzik dinlemiş gibiydi.

Gözlerim kahkaha atarken Jimin'in gözlerinde durmuştu, o da benim gibi gözlerini kısmıştı. Ne kadar güzel gülüyordu öyle... Hayran olmadan duramıyordu insan... Ön dişindeki hafifçe belli olan kusur bile onda mükemmel duruyordu, bu kadar harika bir adam olması beni hayrete düşürmüyor değildi.

İç geçirmeden edememiştim. Benim ondan hoşlandığım gibi, o da benden hoşlanıyor muydu bilemiyordum. Çok uzun bir süredir tanışmıyorduk açıkçası, olsa olsa iki haftadır tanışıyor olmalıydık. Henüz onu yakından tanıyorum diyemezdim. Zaman geçtikçe onun neler sevdiğini, nasıl vakit geçirdiğini, vaktini neyle değerlendirdiğini öğrenecektim.

Her şey zamana bağlıydı anlaşıldığı üzere.

-Ya hadi yemek yiyelim, ben çok acıktım arkadaşlar!

Namjoon hyung sızlandığı için herkes kalkıp masanın başında sırasını beklemeye başlamıştı. Önce Namjoon hyung öne atıldığı için hepimiz onun ilk önce gözünü, sonra da tabağını doldurması için bekliyorduk.

Pertinax Solitariam || Yoonmin Where stories live. Discover now