×

3.2K 201 77
                                    

Jisoo

Partiden sonra Jennie bana yalvarıyordu.
"Ya saat daha erken lütfen akşam yemeğine gidelim."

"Ya kızım siz de hiç mi yakalanma korkusu yok anca berabersiniz."

"Ya unnie hadi işte hem tüm idoller oraya gidiyor yakalanmayız." bu ikna etme işine Lisa'da katılınca biraz şaşırdım.

"Peki ama beni Taehyung ile falan konuşturmaya çalışmayın."

Hepsi kafasını salladı ve diğerlerinin yanına geçtik fakat Taehyung yoktu iyi ki yok.

Ama içten içe de istiyorum olmasını aptal kalbim.

Hep berabee restaurant'a geldiğimizde büyükçe bir masaya geçtik.

Her zamanki siparişlerimizden de verdiğimizde tamamdık fakat o yoktu.

Nerede diye düşünürken içim içimi yiyordu bu düşüncelerimi bozan Jin oldu.

"Sen iyi misin?"

"Evet iyiyim."

Biz jin ile karşılıklı oturuyorduk ve diğer herkes sohbet ederken biz susuyorduk.

"Pek emin olamadım ama tahminlerim var."

Merakla ona döndüm.
"Neyi tahmin ediyorsun?"

"Sanki birisini arıyor gibisin."

"Çok mu belli oluyor." dedim artık pes ederek.

"Kimmiş o acaba öğrenebilir miyim?" diye sordu jin gülerek ben de onun dediğine güldüm.

Daha sonra kapı açıldı ve içeriye Taehyung girdi içim biraz rahatladıktan sonra Tzuyu da tam arkasından giriş yaptı.

Gülüşüm onları görünce solduğunda hem kızlar hem de Jin bunu fark etmişti.

Masada bir sessizlik oluştu.
"Ee yemiyor muyuz?" diye sordum kalp sızımı gizlerken.

Ben yemeğime başlarken gözüm arada onlara kayıyordu ve Jin bir anda bana eğildi ve fısıldadı.
"Sanırım o kişiyi de buldum."

"Kimseye söylemesen."

"Tabiki söylemem ama ne zamandır var bu?"

Tam ona cevap verecekken Hoseok bize seslendi.
"Siz bizden ayrı ne konuşuyorsunuz fısır fısır."

"Havadan sudan ya."

"Siz de katılın sohbete hadi." dedi namjoon ve bu komutla beraber biz de aralarında ki sohbete dahil olduk yemeklerimiz bittiğinde herkes sohbete devam ediyordu.

"Benimle dışarıya gelsene." dedi Jin anlatmamı istiyordu.

"Biz biraz hava alıp geleceğiz gelmek isteyen var mı?" dedim kimsenin gelmemesini umarak.

"Yok siz çıkın ceketlerinizi alın ama esiyor." dedi Rose ve bana ceketimi verdi.

Jin ile beraber çıkarken Taehyung ile göz göze geldim ve hemen bunu kesip çıktım.

"Eee anlat bakalım Jisoo Hanım dinliyorum." dedi jin ellerini cebine koyarak.

"Her şey çok 2011 yılında başladı biz lisedeydik ve ben daha şirkete yeni girmiştim o da seçmelerdeydi biliyorsun zaten tüm yasaklara rağmen biz sevgili olduk bu 4 yıl sürdü ve siz global olmaya başlayınca işleriniz de arttı 2015 yılında bana artık işine adapte olmak istediğini söyledi oysaki bana çıkış yaptığımda bir kutlama yapacağımızın sözünü bile vermişti o gün gelmeden beni terk etti şimdi ise Tzuyu ile beraber ve bana sanki hiçbir şey yaşamamışız gibi davranıyor onu sevmekten ve karşılık alamamaktan çok yoruldum."

Ağlama moduna girmiştim ama ağlamadım Jin bir anda bana sarıldı.

"Üzülme 4 yıl az bir şey değil tabiki ama üstünden 5 yıl geçmiş artık bazı şeyleri bir kenara bırakman lazım Taehyung benim kardeşim gibi hatta gibisi fazla o benim kardeşim onu çok iyi tanırım senin üzülmeni istemez eminim."

"Benim canımı yakan sadece işime odaklanmak istiyorum diyip sevgili yapması."

Jin ile biraz daha sohbet ettikten sonra üşüdüğümüz için içeriye geçtik.

Biz içeriye girdiğimizde Taehyung ve Tzuyu içeride değildi ve bizimkiler de kalkıyordu.

Herkese veda edip sonunda evimize girdik.

Pijamalarımızı giyip oturma odasına dizildik.

"Evet unnie anlat bakalım Jin ile ne iş."Lisa'nın dediği şeyle ona kötü bir bakış attım.

"Asıl sen söyle Lalisa Jungkook ile o bakışmalar neydi?"

Jennie ve Rose aynı anda "Ne!" dedi.

"Aramızda bir şey yok sadece.."

"Sadece ne?" dedi Rose.

"Bana güzel olduğumu söyledi ve bunu söylerken acayip karizmatikti." dedi Lisa hızlıca.

"Vaaay Lisa olur bu iş onay verdim."

"Ya Unnie."

"Sen Jin işini anlat." dedi Jennie.

"Ya moralimin bozuk olduğunu ve Taehyung'u sevdiğimi anladı ben de ona her şeyi anlattım."

"He ben de bir şey var sandım."

Rose derin bir nefes aldı.
"Asıl bomba olayı ben size söylüyorum biz Jimin ile öpüştük."

Hepimizin kafaları Rose'ye döndüğünde yine aynı şekilde bağırdık.
"NE!"

hope not | vsooHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin