selda bağcan - çemberimde gül oya

76 12 32
                                    

koğuşun metal kapısına indirilen gardiyan yumruklarıyla uyanıyorum, gözlerim kısık, dudaklarım da şiş, sabah insanı sayılmam.

sooyoung özel malzemesini yıllardır söylemediği tarçınlı çayla dolu fincanımı elime tutuşturuyor ardından da daha gözlerimi bile açamadan beni kapıya doğru sürüklüyor, omzumu kavrayan parmakları heyecanla kasılmış, ne olduğunu anlamaya çalışarak ona baktığımda saçlarını basit bir bandanayla bağlıyor ve kapıyı açmamı işaret ediyor.

koğuşça sevilen tek gardiyan olan joohyun yüzünde her zamanki ciddi ifadesiyle kapıda dikilse de gözlerinde heyecan parıltıları dolanıyor, üniformasının göğüs cebine sıkıştırdığı zarfı ellerime tutuştururken şaşırtıcı bir şekilde her an gülümseyecekmiş gibi görünüyor.

" çabuk aç."

elimdeki çaydan tek bir yudum bile alamadan yanımdaki masaya bırakıyorum, hâlâ uykuyla dolu olan gözlerim odaklanmakta sorun çekse de zarfı ters çevirip üstündeki ismi okuyorum.

" kim jungeun'a, han hukuk şirketinden."

arkamda heyecanlı mırıltılar duyunca uykumdan sıyrılamasam da ben de heyecanlanıyorum, sooyoung yanımda heyecanla kıpırdanırken zarfı çabucak açıp içindeki kağıdı elime alıyorum.

" sayın kim jungeun.

size böylesine gayri resmi bir mektup göndermemden rahatsız olmayacağınızı umarım, zarfı şirket adıyla imzalamış olsam da bu mektubu resmi bir şekilde yazamayacak kadar heyecanlıyım, kabalığımı mazur görün lütfen.

ismim jo haseul, han hukuk şirketinin yönetim kuruluna yeni atandım; aynı zamanda wong kadın hakları derneğinin kurucu üyelerinden birisiyim bu yüzden şirkete atanır atanmaz bir kenara atılmış davaları incelemeye aldım; malum kadın kaynaklı suçların ne kadar özensiz incelendiği siz benden daha iyi biliyor olmalısınız.

dosyanızı buldum ve inceledim. eski kocanız lee shinwon'un meşru müdaafa ile ölmesi sonucu açılan davanızın üstünden 3 yıl geçmiş olsa da hâlâ devletin atadığı ve sürekli değişen avukatlarla davanızın sürmekte olduğunu gördüm, not tutulmaya bile tenezzül edilmediği ince dosyanızı dikkatle inceledim ve geçmişiniz de göz önüne alınırsa davanıza el atmaya karar verdim.

yönetim kuruluyla görüştüm ve biraz zaman alsa da kurulu ikna etmeyi başardım, itiraf etmek gerekirse beni biraz zorladılar ama hallettim.

ardından davanızın hâlâ sürmekte olduğu mahkemeye telgraf çekerek davanıza atanan devlet avukatının davayı bırakmasını sağladım, son olarak ise sadece size en güvenilir avukatlardan birisini atamak kalmıştı.

şirkete yeni atandığım için avukatları pek iyi tanımasam da kurulun tavsiyelerine ve açık konuşmak gerekirse biraz da iç güdülerime uyarak kim heejin görevlendirdim. kurulun oldukça başarılı olduğunu dile getirmiş olduğu bu kadına görevi sunduğumda beden dilinden pek emin olamadığımı söylemeliyim ama içimden bir ses onu yine de onu görevlendirmemi söylediğinde karşı çıkamadan onu size atadım.

elbette bütün bu yaptıklarım fazla cüretkar sayılabilir ama size atanan ve ayda bir değiştirilen o hep uykulu görünen devlet avukatlarındansa bunu tercih edeceğinizi düşündüm, tabii ki itiraz etme şansınız var, eğer istemediğinize karar verirseniz ayrı bir mektupla bana bildirmenizi isterim ama açık konuşmak gerekirse itiraz etmemenizi umuyorum.

derneğiniz her ne kadar dağılmış olsa da geçmişinizi baştan sona okudum, siz parlıyorsunuz kim jungeun. siz savaşmak için doğmuşsunuz gibi hissediyorum, merhum kocanız önünüzü kesmeseydi eğer ne yapabileceğinizi merak ediyorum bu yüzden reddetmemenizi gönülden arzu ederim.

umarım iç güdülerim yanılmaz ve kim heejin bu dava için doğru kişi çıkar, yanılmayacağımı umuyorum çünkü sizin ondan öğreneceğiniz kadar onun da sizden öğrenecekleri var.

her şeye rağmen bütün bu sürece itiraz etmek isterseniz eğer yarın öğleden sonraya kadar itiraz mektubunuzu postaneye vermenizi rica edeceğim zira avukatınız iki gün sonra sizinle görüşecek.

size yardımcı olabilmeyi gönülden arzuluyorum.

saygılarımla jo haseul. "

bakışlarımı kağıttan ayırarak sooyoung'a baktım, altına morlukların düştüğü gözlerini kağıda dikmiş boş bir şekilde bakıyordu.

ne hissedeceğimi bilmeyerek kağıdı katladım ve eşofmanımın cebine tıkıştırdım, uykum tamamen dağılmış olsa da ne düşüneceğimi bilmemenin sonucu olarak hâlâ sersemlemiş gibi hissediyordum.

" mektup için teşekkürler joohyun-ssi."

joohyun kasketine dokunarak selam verdikten sonra kapıyı kapattı ve ağır botları boş koridorda yankılana yankılana uzaklaştı.

mektup hakkında düşünmeyi erteleyerek masaya bıraktığım çay fincanını elime alıp büyük bir yudumu boğazımdan aşağı gönderdim, tarçın boğazımı yumuşatırken saçlarımı ensemde topladım ve tıpkı benim gibi ne düşüneceğini bilemeden yüzüme bakan sooyoung'u dirseğinden tutarak mektuba olan ilgisini kaybetmiş olan koğuşun geri kalanına sürükledim.

" bugün çay demleme sırası sende sooyoung."

şiirler dökülüyor kirpiklerinden | heelipWhere stories live. Discover now