Bölüm-1 •"EHVENİŞER"•

3.7K 229 1.2K
                                    

 

 

 

 

 
      BÖLÜM-1

      “EHVENİŞER”

“Her şeye rağmen yaşam için bir umut vardır.”

 

Birkaç yıl önce:

Ellesmere Adası’nın soğuk topraklarında adım adım ilerliyordu yaşça büyük adam. Yaşının verdiği yorgunluk çehresinde birer sarkık deri haline gelirken harelerindeki ima yaşına tezatça oldukça enerjikti. Heyecanlıydı bu adam zira yıllardır girmeye çalıştığı şirketten onay almış şimdi ise yeni ürünleri getirmek için ana merkezinde bulunuyordu. Geçmişte buralara gelmek için ne büyük çabalar verdiğini düşündüğünde dudaklarında gururlu ve ezici bir gülümseme oluştu. Arkasında duran uçağa bir bakış attı ardından da indirilen ürünlerin ana laboratuvar merkezine götürülüşüne.

Kanada her zaman ki gibi fazlasıyla soğuktu. O soğuk şimdi yaşlı kurdun ensesine üfleyip duruyordu. Bunun ihtiyacı ile kapüşonunu örttü adam. Kendisine eskortluk edecek kişiyi beklemeye başladı. Yeni geldiği bu adada nerenin ne olduğunu anlayamıyordu lakin biraz ötesinde duran duvarlara bakılırsa hedef oradaydı.

Birkaç soğuk dakikanın ardından beyazlar ardından bir adam ona doğru yaklaştı. Kendisi gibi sımsıkı giyinmiş bu adamın yüzünün neredeyse her tarafı kapalıydı. Gözleri hariç… Gözleri delici bakışları ile karşısındaki adamı delip geçiyordu yahut yaşlı adam bu soğukta öyle hissediyordu zira kıçı donmuştu!

Karşıdan gelen genç adam, yaşlı yeni üyenin tam karşısında durdu ve eldivenle çevrili elini ona doğru uzattı. Dudaklarını göremese dahi gülümsediğini anladı yaşlı adam. Oda gülümsedi ve elini adamın eline bıraktı.

“Hoş geldiniz Sayın Cemil Öz.” Cemil, karşısındaki yeşil hareli adamın düzgün telaffuzuna şaşırarak kaşlarını kaldırdı. Bocalamış gülümseye mahal vermeyerek oda başını salladı. Karşısındaki genç adam geriye çekildi ve eli ile ilerisinde bulunan duvarlara buyur ederek:

“Buradan gidelim Sayın Öz.” Cemil başıyla adamı onayladı ve beraber ilerlemeye başladılar. Ellesmere Adası’ndan ayrılışı üç ay sonraydı. Şirketin onu tabii tutacağı bir sınav vardı. Bundan evvel de bu adaya sık sık uçuş yapılmazdı. Şirket tarafından kapatılmış bir yerdi.

Cemil’in bildikleri de bunlardan ibaretti.

“Buralarda Türkler biraz az doğrusu.” Yanındaki adamın konuşması ile onu dinlemeye başladı. Merak eder de sordu. “Siz Türk müydünüz?” Yanında ilerleyen adam ona yandan kısık gözlerle baktı. Sanırım gülüyordu. Anlayamamıştı doğrusu. Yılların mafyasıydı Cemil lakin Kanada’nın soğuğundan mıdır yoksa yıllar sonra duyduğu heyecandan mıdır ilk defa bir insan harelerinden ne hissettiğini anlayamıyordu.

“Evet Türk’üm. Lakin birbirimiz hakkında bilgileri bilmemiz pek doğru değil.” Yanındaki adam derin bir nefes aldı ve kendinden emin bir şekilde konuştu. “İsmimi bilemezsiniz yani Sayın Öz.” Cemil kaşlarını çattı zira bu ayrıntıyı bilmiyordu. O yanındaki adamın ismini bilmiyordu lakin o kendi ismini biliyordu. Boşluğuna gelerek ve birazda celallendiğini belli ederek konuştu:

“Siz benimkini biliyorsunuz.” Yanındaki adam sessizce güldü ve yaklaşmakta olduğu duvara baktı. Beyaz hava örtüsü ardındaki  Santuario Secreto’ya yaklaşıyorlardı.

BERCESTE                                                        - Pinhan-   Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin