roommate I taekook + yoonmin + namjin + hoseok

38° 'enegeyn, haksim?'

'Bugün İzmir'e gidiyorduk hani..'

Jimin, sıkıntıyla Yoongi'ye baktı.

'Gidiyoruz.'

Hoseok, cilt maskesini soyarken cevap verdi. 'At yalanı, s*keyim inananı.'

Nuri, biletleri Hoseok'a yaklaştırdı. 'Bak bu bilet.'

'Bak bu da yumruk!' Hoseok, Nuri'ye vurmak için sıktığı yumruğunu son anda indirdi.

'Ekselansları resmen şiddete meyilli bu arkadaşınız.'

'Sakın Nuri...sakın! Hoseok benim arkadaşım değil. Böyle yanlış anlaşılmalara fırsat verme sakın.'

Hoseok, ellerini kalp hizasında birleştirdi ve Tanrı'ya konuştu. 'Ne iyilik yaptım da beni Yoongi'nin arkadaşı olma hakaretinden uzak tuttun?...üstelik ona bu kadar yakınken..'

Taehyung, odaya girerken söylendi. 'Ne zaman gidiyoruz?'

'40 kere söyledim ya yeter artık.'

Taehyung, Yoongi'nin tepkisi üzerine gözlerini kocaman açtı ve bağırdı. '41. kere söyle o zaman!'

'Saat 00.00'da uçağımız kalkacak.'

'E o saate kadar ne yapacağız?'

'Taksim'e gideceğiz.'

Nuri, heyecanla yerinden kalktı. 'Emektar artık öldüğü için bugün size iki ayrı araba getirdim...hadi gelin bakalım.'

***

'İşte karşınızda Şahin-1 ve Şahin-2..'

'Bunlar ne biçim araba?' SeokJin, utançla yüzünü kapattı.

Taehyung, sinirini dışa vurmak adına sordu. 'Külüstür fetişin mi var Nuri hyung?'

'Bay Min'in özel emri.'

Hoseok, heyecanla arabaya doğru yürüdü. 'Oha.' Biraz okşadıktan sonra, diğerlerine döndü. 'Biri bu şaheserlerle fotoğrafımı çeksin.'

'Ben de istiyorum.'

Hoseok ve Yoongi, arabanın önünde poz verdiklerinde Jimin fotoğrafçıları olmuştu.

'Çektim.'

Hoseok ve Yoongi, mutlulukla fotoğraflara baktılar.

Heyecanla konuştu Hoseok. 'Fotoğrafımı berbat etmişsin ama yine de çok güzel Yoongi.'

Nuri ellerini çırptı ve konuştu. 'Arabanın birini Sümeyye kullanacak, birini ben.'

Hoseok'un mutluluğu kursağında kalmıştı. Acıyla bağırdı. 'İki ucu boklu değnek bu.'

'Tarafını seç.'

Yoongi, zorunlu olarak Nuri'nin tarafına geçtiğinde Hoseok'un Sümeyye'yle gideceği kesinleşmişti.

Taehyung ve SeokJin'de Sümeyye'nin tarafına geçtiğinde ortada kalan Jimin, Jungkook ve NamJoon olmuştu.

Yoongi, Jimin'i kendisine çekip Jungkook'u Taehyung'a itti. 'Hadi sen sevgilinin yanına git bakalım.'

Yoongi, linç yiyeceğini bildiği için aceleyle konuşmasına devam etti. 'NamJoon sende bizimle gel. SeokJin'e kaçamak kaçamak bakıyorsun, sinirim bozuluyor. Biraz az yavşa, yeter be!'

'Kitap okuyorum ben. Ne uyduruyorsun?'

***

'Ya Sümeyye takı alacak zaman mıydı? Hem yolu bilmiyorsun hem arabayı kaçırıyorsun.'

Sümeyye ağlamaya başladığında, hepsi üzülmüştü.

Jungkook, hafifçe Sümeyye'nin omzuna dokundu. 'Tamam hallederiz şimdi, yerli birine sorarız. Basit şekilde anlatır.'

SeokJin, telefonunu eline aldı. 'Ben Yoongi'ye ulaşmaya çalışayım, sizde birilerine sorun o halde.'

Taehyung, birini durdurmayı başarmıştı.

'Can I ask you...'

'No English..'

Umutsuzca geri çekildiğinde, Jungkook kendisini gösterme amacıyla önüne çıkan ilk kişiye atıldı.

'Hello.'

'Helloğ.'

'Can you tell me how can i get to Taksim?'

'Haksim!..Elo.'

Jungkook, umutsuzca diğerlerine baktı.