Three Figures near a Canal with Windmill.

1.1K 260 49
                                    

Okulun dönen merdivenleri giderek ciğerlerimi zorlarken asansöre binmediğimden içimde bir pişmanlık bulutu oluşuyordu.

Baskı odasına vardığımda Chan'i gördüm.

Dönem başkanı olduğundan okul dergisinin basım kısmında da denetimciydi.

Ve fakat güz dönemi yeni başlamıştı ve ne yazılar ne grafikler hazırdı.

Dergiye dair elimizde taslak namına bile elle tutulur bir şey yoktu.

Kapıyı kapatmamla bana döndü.

"Ah Felix sen miydin?" dedi sakince.

"İyi oldu seni gördüğüm."

"Denetim bugün müydü?" dedim huzursuzca.

"Denetim için gelmedim." dedi sıkkınca nefesini verirken. Soran gözlerle ona baktım.

"Changbin." dedi.

Kalbim tekledi ismiyle.

"Ayrıldı derginden."

Yutağıma oturan yumruyla taş kesildim.

"Neden?" dedim cılızca.

Sesim bana bile ulaşmıyordu.

"Yazacak bir sebebi kalmamış."

"Böyle dedi bana."

Onu son görüşümdeki konuşmalarımız beynimin içinde cirit atmaya başlamıştı.

Benim için yazdığını söylemişti.

~ "Yazılarında kayboluyorum bazen, Roma." dedim yazar olarak kullandığı ismiyle.

Zarifçe gülümsedi.

Yüzünde o hep gördüğüm sebepsizce içimi burkan morluklardan vardı.

"Sanki kendimi buluyorum her kelimende."

"Normal." dedi.

Küçücük bir gülümseme yaralı dudağında asılı kalmıştı.

"Sana yazıyorum."~

Böyle aşık olmuştum ona.

Bu kelimlerin, aklımı karıştıran nefesimi kesen bu tümcelerin bir gün beni böyle yürek ağrısından ölecek duruma getireceğini tahmin dahi edemedim.

Chan sessizce durmamla boğazını temizledi.

Aramızdakileri biliyor muydu bilmiyordum.

Ama bir aptal bile bilirdi onu sevdiğimi.

"Bunları okul dolabından alıp sana vermemi söyledi." dedi elinde defterleri sallayarak.

Uzanıp kavradım kullanılmaktan cildi tahriş olmuş defterleri.

Chan tekrar dikkatimi çekmek istercesine omzumu sıkıp odadan çıktı.

Yalnızlığımla rahatlamış hissetmiştim. En azından acımı saklamıyordum.

Ne garipti.

Yalnızlık artık beni rahatlatıyordu.

Changbin'in varlığını tapınırcasına ararken, yalnızlık beni rahatlatıyordu.

En üstteki defterin kapağına yapıştırılmış nota kaydı gözlerim.

Nerede görsem tanırdım bu titrek, ufak ve kıvrak hareketlerle can bulan el yazısını.

"Her şeyi bi' taslak olarak, burada ve orada paramparça kelimeler olarak bıraktım."

Haklıydı.

Paramparçaydık.

Yerimiz de meçhuldü.

Changbin dergiye bir daha hiç uğramadı.

Ben de bir daha hiç onun taslaklarını okuyamadım.
•••


Roma. changlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin