Bölüm 18

16 3 0
                                    

18.BÖLÜM

Pervin Abla...

Ertesi sabah erkenden internet kafeye gittim. Banu Nur adına ikametgâh ile sabıka kaydı gösterir belgeyi çıkartıp hemen eve gittim. Banu ile ikiz kadar birbirimize benzediğimiz için bu hiç sorun olmayacaktı. Pervin kapıyı açtı. Belgeleri aldım geldim dedim. Şu an Beyefendi uyuyor. Uyanınca belgeleri veririz. Gel şimdi sana yapacağın işleri göstereyim dedi. Bu arada beni daha ilk gün kapıdan geri çevirmeyen Pervin'in bu evde sözünün geçtiğini anladığım için önce ona kendimi sevdirmem gerektiği bilinci ile, size dün heyecandan teşekkür etmeyi unuttum. Siz beni kapıdan geri çevirseydiniz bugün bu işe giremezdim. Sizi mahcup etmeyeceğim inanın. Bu arada size ne diye hitap etmemi istersiniz. Bu söylediklerim hoşuna gitmiş olacak ki, bana Pervin abla diyebilirsin demişti.

Pervin önde yürüyünce bende arkada onu takip etmeye başladım. Beni evi gezdirecek sandım ama yapmadı. "Öyle her odayı gezmeye gerek yok. Her katla ilgilenen kişiler var zaten. Beyefendi her odaya girilmesinden pek hoşlanmaz. Mutfak şurası. Madem yemek konusunda iyisin o zaman ikimizin en çok vakit geçireceği yer burası. Biri daha var mutfak da çalışan. O da Mine. Şurada iki tuvalet içlerinde banyo var. Biz şurada ki tuvaleti kullanacağız. Sana verilmeyen hiçbir işten mesul değilsin. Burada tüm işleri ben ile Sadık organize ederiz, birazdan o da gelir. Beyefendi seni öyle hemen işe aldı ama çok zor ve seçicidir. Valla kendini iyi anlattın beyefendinin iyi tarafına geldin. Dünkü sözlerinde samimi isen o zaman hata yapmamalısın. Bizim oturacağımız, dinleneceğimiz yemek yiyeceğimiz yer burada ki balkon. Çok da güzeldir balkonumuz. Üst katlara alt katlara çıkman ancak benim bilgim ve yönlendirmem ile olur yani hiçbir kat seni ilgilendirmez. Dedim ya her katla her işte ilgilenen kişiler var zaten.

"Şimdi kahvaltıyı hazırlayalım Sinan Bey tam saat onda kalkar. Keyif yapmayı çok sever. Yukarıda odasının büyük bir balkonu var. Balkona iki çıkış var. Biz orayı kullanırız. O uyanmadan ama ses yapmadan masasını hazırlarız. O benim canım şunu istiyor yapın demediği sürece ne yaparsak onu yer. Ama değişik şeylere bayılır. Artık sende marifetlerini gösterirsin" demişti.

Pervin abla bugün misafirsin izle istersen demişti ama ben oturmaktan hoşlanmıyorum yardım edeyim deyip tezgahın önünde duran bulaşıkları gösterip, makineye koymamı ister misiniz? Evde de yaptığım için elim alışıktır dedim. O da bana gülümsemiş yap bakalım der gibi işaret etmişti. Evde de özenle yerleştirirdim ama burada Pervin ablanın beni izlediğini bildiğim için daha özenle yerleştirmiştim. Bir yandan da gözüm Pervin abla idi. Domatesi, salatalığı, peyniri nasıl doğradığından tutun da çayı açık mı koyu mu koyduğuna her gördüğüm detayı beynime yazıyordum.

İşe başlayalı bir hafta olmuştu. Kendimi başta Pervin'e sonra da Sinan Beye sevdirmek için arı gibi çalışıyordum. Annemi yıllarca hastanede çalışırken görmüş ast üst meselesini iyice gözlemlemiştim. Pervin ablaya gerekmedikçe soru sormuyor, oldukça sevimli olmaya çalışıyordum. Beni sevdiğini anlamaya başlamıştım. Çünkü ben tam iş yaparken, yoruldun güzel kız gel bir kahve molası verelim azcık dinlen cümleleri ile bunu gösteriyordu.

Evin diğer çalışanlarıyla yavaş yavaş tanışmaya başlamıştım. Pervin onu da bir düzen ve kural içinde ayarlıyordu. Pervin'in gözünün benim üzerinde olacağını bildiğim için her detayı inceliyordum. Mine mutfakta iki yıldır çalışıyormuş. O da yirmi altı yaşlarında sarışın ince uzun güzel bir kızdı. Burada ki işlere o kadar alışmış ki bir anda oradan oraya koşuyor her şeyi, tak tak hallediyordu. Yani Pervin'in ona bunu da yap gibi bir şey dediğini hiç görmedim. Zaten fazla da konuşmuyorlar. Acaba Pervin mi istemiyor yoksa Mine mi anlayamamıştım. Yalnız bir gerçek vardı ki ben Mine'den Mine de benden hiç hoşlanmamıştık. Belki onca zaman burada tek çalışmaya alıştığı için benim gelmem onu rahatsız etmiş olabilirdi. Dikkat edilecek kişilerin başına Mine'yi koymuştum. Yani kendisi pek dost olunulacak ya da sır verilecek birine benzemiyordu.

Pervin, Sadık benim gibi tüm işlerden sorumlu gibi bir şey demişti. O da otuz yaşlarında görünüyordu. Yalnız mizaç olarak biraz gergin ve sinirli bir havası vardı. Yani bir şey sorunca sanki hemen parlayacak ve kızacak gibi duruyordu. Biraz ondan çekinmiş her mutfağa geldiğinde paniklemiştim.

Birinci katta çalışan iki kişi vardı. Biri temizlik işleriyle ilgilenen yirmi beş yirmi yedi yaşlarında olduğunu tahmin ettiğim Cemile, diğeri de ayak işlerine bakan Metin. Metin çok yakışıklı her işe koşan tatlı bir çocuk. Bana da geldiğimde beri pek bir güzel bakıyor. Mutfağın tam çaprazında büyük olduğunu tahmin ettiğim odadan da ikisi sorumluydu. Sinan bey kahvaltısını yaptıktan sonra o odaya geçiyor misafirlerini orada ağırlıyordu. Odanın kapısı sürekli kapalı tutuluyordu. Acaba o gün bizim geldiğimiz oda orası mıydı emin olamıyordum. Çünkü bu odanın dışında beş tane daha oda vardı. Onlarında kapıları hep kapalı duruyordu. Bizim çalıştığımız mutfak ile oturup yemek yediğimiz ve dinlendiğimiz balkon, (balkon ama oda gibi sanki kocaman L koltuk televizyon, büyük bir masası ile) bu katta ki hiçbir odayı görmüyordu. Cemile son derece sessiz bir kıza benziyordu. Elinde sürekli bir bez villada durmadan onu etrafı temizlerken görüyordum.

Bu katın dışında ne alt ne de üst kat hakkında bir bilgiye sahip olamamıştım. Sinan beyin kahvaltısını hazırladığım tepsiyi ben Pervin'e veriyorum o da yukarıya götürüyordu.

Aradan bir ay geçti Pervin elinde bir zarf ile yanıma geldi. "Al canım güle güle harca! İlk maaşın!" dedi. Bu evi ve içindekileri incelemeye o kadar kendimi kaptırmıştım ki bu çalıştıklarımın bir karşılığını dahi düşünmemiştim. Zarfı açtım gözlerime inanamamıştım. Neredeyse annemle babamın maaşlarının toplamları kadardı. Bu kadar parayı hayal etmemiştim çok sevinmiştim ama paradan daha önemli bir şey vardı ki; o da o güne ait bilgiler almak ve gerçekleri öğrenmek.

Eve geldiğimden beri olağan dışı hiçbir şeye rastlamamıştım. Sinan Beyi ziyaret için birkaç arkadaşı gelmiş o da öyle çok sıradan bir hazırlıklarla geçiştirilmişti. Yani önce Pervin yemeğe kalabilirler deyip plan yaparken, yemeğe kalmayacaklarını öğrenince daha pratik şeyler hazırlatmıştı. Bu yüzden gelenleri görmek için o kadar uğraştıysam da bir türlü kapıya doğru bile bakamamıştım.Metin mutfağa gelerek, "Abla, Sinan Bey toplantı için beş dakika içinde herkes büyük odaya gelsinler dedi. Ben herkese haber veriyorum" deyip odadan çıktı. Bunun üzerine Pervin bana dönerek, yarın çok kalabalık misafirlerimiz olabilir. Bu akşam çok iyi dinlenmeni tavsiye ederim deyince içimden acaba o gün ki gibi bir gün mü yaşanacak diye düşünüp korkmaya başlamıştım. Birden tüm çalışanlar dışarıda ki şoförler dahil bir bir mutfağa gelmeye başlamışlardı. Kimi üstünü düzeltiyor, kimi saçını başını düzeltiyor Pervin de onları kontrol ediyordu. Onlara söylemek istedikleri bir şey olup olmadığını sordu. Hiç kimseden ses çıkmıyordu. Belli ki herkes Sinan Beyden çekiniyordu. Pervin bana sen burada kal dediği için mutfakta kalmıştım. Hep merak ettiğim karşıdaki büyük odaya sırayla girdiler. İçeride ne kadar kalacaklar ne konuşacaklar çok merak etmiştim. Ben işe gireli bir ay olduğu için mi dahil olamamıştım o toplantıya yoksa başka bir sebebi mi vardı öğrenmem gerekiyordu. Ama nasıl? İçeride ne kadar kalacaklarını bilsem en azından birkaç odaya girmek isterdim ama bu çok tehlikeli olabilirdi. Yakalanırsam yapacağım hiçbir açıklama inandırıcı olmaz, amacıma kavuşamadan işten kovulabilirdim. Ancak her katta en az iki kişi aynı anda bulunuyorken ben başka ne zaman fırsat bulacaktım ki...?

KARMEN- iNTİKAMWhere stories live. Discover now