Bölüm 34

15 2 1
                                    

34.BÖLÜM

Düğüm çözülüyor...

Serkan'la yemeğe çıktığımız o günün ardından on gün geçmişti. Serkan sanki aylardır birlikteymişiz sevgiliymişiz gibi davranıyordu. İlk defa biriyle çıkıyordum. Daha doğrusu o benimle çıktığını falan sanıyordu. Ben de çıkma teklifini kabul etmiş sevgili rolünü oynamaya devam ediyordum. O akşam ona okulumdan ailemden fazla bahsetmemeye özen göstermiştim. Sadece ona bir akrabamın küçük bir bebeği var ona bakıyorum yani çalışıyorum o yüzden fazla görüşemem demiştim. O da zaten gündüzleri okuluna daha sonra da iş yerine gittiğini söylemişti.

Derken on gün olmuştu artık mutlaka görüşelim özledim demeye başlamıştı. Ona, değil birkaç saat dayanmak bir dakika bile dayanmaya tahammülüm yoktu ama kuzenimi öldüren bu kişiyi konuşturmam gerekiyordu. Bu yüzden görüşmeyi kabul ettim. Annemlere işten geç geleceğimi söylemiş yanıma da önceden kıyafetlerimi almıştım. Pervin beni süslenirken görmüş "Havada aşk kokusu var!" diye takılmıştı bile. Aslında Sinan'ı o kadar özlemiştim ki, içimden de ona ihanet ediyor muşum gibi geliyordu. Serkan ile kuzen olmalarına rağmen alakaları yoktu. Yani Serkan da son derece kibar biriydi aslında. Ama benim kalbim Sinan için çarpıyordu. Pervin'in bu takılmasına ben de gülerek cevap vermiş ve evden çıkmıştım. Serkan'a iş yerime çok uzak bir semtin adını söylemiş ve taksiyle oraya gitmiştim. Seni iş yerinden alayım dediğinde aman seni görmesinler annemlere söylerler diyerek adresimi vermedim. O da anlayışla karşılayıp sen zor durumda kalma demişti.

Buluştuk. Beni görünce öylece bakakalmıştı. Ben böyle seni her gördüğümde sana daha da aşık olacağım. Seni görememek çok zor, gibilerinden bir şeyler söyledi. Ben ise ona her baktığımda kuzenim Belgin'i hatırlıyordum. Ama onun bu sözlerine karşılık, her gün her saat telefonla konuşuyoruz yetmiyor mu diye genç kız cilvesini yapıverdim. Yetmiyor tabii dedi. Ben de ona öyleyse bundan sonra daha sık görüşürüz diye cilveme devam ettim.

Bana şayet o günkü yeri beğendiysen yine oraya gidelim mi deyince evet, orası bizim ilk dans ettiğimiz yer oraya gidelim dedim. Keşke bu yaptığım cilveleri Sinan'a yapabilme şansım olsaydı. Ne kadar isterdim sevdiğim adamla bu güzel şeyleri yaşamayı. İçimden yine Sinan'a ihanet ediyormuşum gibi üzülüp sonra da bu sadece bir iş deyip kendimi rahatlatmaya çalışıyordum.

Serkan gerçekten bir genç kızın isteyebileceği türden bir adamdı. Zengin, bir sürü iş yeri olan, üniversitede okuyan, altında son derece pahalı bir arabası olan, güzel ve kaliteli giyinen şık yerlere sevdiğini götürecek orada da kendisine prenses gibi davranacak kibar bir adamdı. Ama ne yazık ki benim kalbim Sinan'a aitti. Ve bu bir oyundu.

Yemekler söylendi, sohbet başladı, kadehler tokuşturuldu. İstediğim ortam yine oluşmuştu. Ama asıl yapmam gereken, o görmeden içkisine onu tuvalete mahkum edecek ve gelirken eczaneden aldığım müshili koymak olacaktı. Onun bardağına ulaşamayacağımı anlayınca kendi bardağıma ilacı koymaya karar verdim. Sonra da tatlı tatlı bir şeyler anlatıyormuş ve bu arada da kadehlerle oynuyormuş gibi yapıp bardakları değiştiriverdim. Zaten beni dinlerken kendinden geçtiği için bunu yapmak çok kolay olmuştu. Sonra hadi bize, bize deyip içkisini bitirmesini sağladım. Biraz sonra ben bir lavaboya gideyim dedi. İçimden ne olur Allah'ım ceketi telefonu burada kalsın diye dua ettim. Çünkü ilk gün dikkat etmiştim ceketini içerisi sıcak diye çıkartmış oturduğu koltuğun arkasına asmıştı. Cep telefonu da masanın üzerinde duruyordu. Benden numaramı telefonuna kaydetmek için aldığı sırada telefon şifresine dikkat etmiş ve öğrenmiştim. Serkan'ın tersi olan kanser yazmıştı.

Serkan tuvalete gider gitmez hemen telefonu alıp şifreyi girdim. Açılmıştı. Ellerim titremeye başlamıştı ama bu şansı kaçırmamam gerekiyordu. Hemen z harfine geldim. Evet, Zeynep'in numarasını ezbere bildiğim için görmüştüm Zeynep kayıtlıydı. Mesaj bölümüne girdim. Bir yandan da her an gelir diye gözüm kapıdaydı. Gözlerime inanamıyordum. Zeynep ile defalarca mesajlaşmışlar. En baştan birini açtım tam okuyacaktım ki karşıdan Serkan'ın geldiğini gördüm çaresizce telefonu masaya bıraktım ama meze tabaklarının arkasına doğru görünmeyecek şekilde sakladım. Serkan'ın yüzü bembeyaz olmuştu. Belli ki ilaç onu derinden sarsmıştı. Ne oldu, vah vah, geçmiş olsun, yediğin bir şey mi dokundu üşüttün mü, faslından sonra dansa kalkmayı teklif ettim. Amacım onu hareket ettirip midesindekileri daha fazla karıştırmak sonunda da yine tuvalete göndermekti. Bir yandan da hadi içki içersen belki rahatlarsın deyip tekrar içmesini sağladım. Tabii o bana çok belli etmemeye çalışıyordu ama, yüzünden darma duman olduğunu anlayabiliyordum. Kırmadı, ilaçlı içkisinden tekrar aldı dansa da kalktı ama birkaç dakika geçmişti ki tekrar tuvalete koştu. Burada o mesajları okuyamayacağımı anladığım için telefonu sakladığım yerden alıp kapatıp kendi çantama attım. Serkan gelmeden hesabı ödeyip ceketini de elime aldım ve onu beklemeye başladım. Onu karşıdan görür görmez, sen iyi görünmüyorsun Serkan, hadi kalkıyoruz ben taksi çağırdım bile, yarın arabanı alırsın sen eve git deyip ona itiraz imkanı dahi vermedim. Zaten karnının ağrısından mide bulantısından iki büklüm olmuştu. İtiraz etmeye hali bile yoktu. Etmedi de... Taksinin kapısını açtım Serkan'ı bindirip, ben hesabı öder eve taksiyle dönerim deyip ceketini de taksinin içine atıp taksinin kapısını kapatıverdim. O kadar acı çektiği belli oluyordu ki telefonunu soracak diye ödüm kopmuştu. Ama sormadı...Soramadı...

Eve geldim. Hemen telefonunu açtım içindeki Mesajları okumaya başladım.

-Ne yaptın Zeynep konuştuklarımızı düşündün mü?

-Bilmiyorum Serkan ya, korkuyorum.

-Yapma Zeynep! Korkacak bişi yok ki! Sadece ona bir ders vereceğiz. O yalanlarıyla bizi ayırmasaydı biz şimdi sevgiliydik.

-Evet.

-Eeee....Bak Zeynep aynı şeyleri söyleyip duruyorum sıkıldım ama. Karmen bana geldi. Zeynep seni aslında sevmiyor ama çok zengin olduğun için seni kendine istiyor, ondan uzak dur ve ona sakın inanma dedi. Gelip bunları sana açık açık anlattım. Ben de ona önce inandım senden uzaklaştım. Arkadaşım dediğin kişiyi tanı.

-Tamam biliyorum halen inanamıyorum. Şaşkınım zaten. Beni arkamdan vurdu. Bana da gelip o yaramaz benden hoşlanıyormuş sana gıcık oluyormuş dedi.

-Eeee daha ne bekliyorsun Zeynep ya? Bize o engel oldu.

-Peki, ya gelmeyi kabul etmez ise?

-Sen onu oraya getirmeye ikna et. Sonra beraber el ele karşısına çıkar birbirimizi ayıramadın bak deriz. Hadi Zeynep Oğuz senden haber bekliyor yarın sizi alacak. Kuzenimin evine getirecek. Bak işin ucunda çok para var. Ben sana daha çok para vereceğim. O istediğin estetik ameliyatını düşün yaptırabileceksin. Sana en iyi doktorları bulacağım. Hatta biriyle konuştum bile. Cevap bekliyor. Hem de en önemlisi Karmen dersini almış olacak. Bir daha kimsenin aşkına göz dikmeyecek.

-Tamam zaten yarın Karmen buluşacaktık.

-Tamam görüşürüz. Sen sadece belli etme.

-Yola çıktık Serkan. Oğuz bizi aldı. Karmen inandı. Gelmek üzereyiz.

-Tamam canım. Ben kapıyı açacağım.

-Serkan Allah belanı versin. Telefonlarıma neden çıkmıyorsun? Sen ne biçim bir manyaksın! Sen Belgin'in katilisin. Onu öldürdün. Karmen Belgin dedi sen de onu öldürdün. Seni polise vereceğim. Manyak! Hani korkulacak bir şey yoktu. Sadece oyun oynanacak sen de kuzeninin kardeşine arabayla çarpan kişiye itiraf ettirecektin. Bana öyle anlattın.

-Beni arayıp durma kaltak...! Elinde delil mi var sanki? Onu oraya sen getirdin. Seni de yok ederim ya da ailenden birini...Duydun mu beni! Etrafımda dolaşma! Karmen'den intikamımı aldım. Ömrünce unutamayacağı bir ders verdim ona. Belgin'in ismini o verdi. Sakın Zeynep sakın...! Ağzını sıkı tut! Polise gidersen gözünün yaşına bakmam. Sana da öyle bir ders veririm ki aklın şaşar. Kardeşini düşün. Seni ilk gördüğüm gün de gıcık kapıyordum şimdi daha da gıcık oluyorum. Ben hep Karmen'i sevdim ama beni istemedi. Beni aşağılamak nasıl bir şeymiş gördü. Seni bir daha evimin, işimin oralarda görürsem ezerim. NOKTA...

Göz yaşlarımı tutamıyordum. Ben oraya tesadüfen gitmemişim. Zeynep bunu nasıl yapar bana? Serkan'a nasıl inandı? O benim en iyi arkadaşımdı. Resmen birbirlerine oyun oynamışlar. Serkan Zeynep'e benim onları ayırmak istediğimi söylemiş. Zeynep de inanmış. İyi de bu yaptıkları bir cana mal oldu. Gencecik bir can gitti. Belgin'den ne istedi manyak. Halam, eniştem halen onun için yanıp tutuşuyorlar. Ben dünya kadar ilaç içtim intihara kalkıştım. Aylarca tedaviye gittim. Hayata küstüm. Sırf Serkan'ı istemedim diye mi? Aman Allah'ım...!

KARMEN- iNTİKAMWhere stories live. Discover now