|20|

1K 150 9
                                    

Onca mesa yazdıktan sonra nasıl sohbet edecek bunlar diye bir hallendim ama becerdim bence. Hasan ve Dila'nın ilk telefon görüşmesine hoş geldiniz!
~~

Saat on ikiye yaklaşırken anne ve babasının uyuduğumdan emin olan genç kız, oturduğu yatakta elinde telefona bakıyordu. O mesajı attıktan birkaç dakika sonra numara gelmişti ve kaydetmişti ama şimdi cesaret edemiyordu. Evet, onu fotoğrafkardan tanıyordu ama sesini daha önceden duymamıştı hiç. Onu arama fikri bile kalbini yavaşlatıyordu.

Ayağa kalkıp odasının penceresini açtı. İçeri giren deniz havası üşütmüştü ama aldırmak gibi bir gaflette bulunmadı. İçinden geldiği gibi davranarak numaranın üstüne dokundu ve vazgeçmemek için telefonu kulağına dayadı.

"Dila?" diyen bir sesle irkildiğinde boğazının düğümlendiğini hissetti. Açmıştı işte telefonu, daha vazgeçmek için kendini gazlayamadan açmıştı!

Güçlükle bulduğu sesini "Merhaba Hasan." diyerek kullandığında normal zamanda asla bu kadar ince ve korkak konuşmayacağını biliyordu. Buna sebep olan şeyin yavaşlayan kalp atışları olduğunu hissediyordu.

"Sesini özlemişim..."

Genç kız gözlerini kapattı ve masasına yaslandı. Şu anı yaşadığına inanmıyordu. Bir ay önce imkanı yok inanmazdı buna.

"Ben..." dese de neyle devam edeceğini bilemediğinden susmayı tercih etti. Sanki mesajlaşmak daha kolaydı bu zamana kadar.

"Nasılsın Dila?" diye soran Hasan, az önceyi umursamazken birkaç saniye fazla duymak için bu sesi canını vereceğini düşündü. Özlemişti, küçükken aşağıdan sesleri gelirdi kulağına ama şimdi bu da mümkün olmuyordu.

"İyiyim..." diye mırıldandı, ardından güçlü bir nefes alarak "Şimdi daha iyiyim." dedi.

Genç adam balkondan bu soğuk günde yıldızları seyrederken yanında gibi hissettiren çocukluk aşkına minnettardı. Ondan uzakta olsa aslında yüreğine daha yakın biri daha yoktu bu dünyada. Olmayacaktı da!

"Senin sesin böyle değildi aslında. Sanki biraz daha çirkeftin!" dediğinde tek amacı genç kızın üzerindeki tutukluğu atmasına yardımcı olmaktı.

"Hala öyleyim ama... Bu çok garip Hasan." dedi. Adını onun sesinden duymak her defasında gülümsetiyordu.

"Farkındayım. Garip olduğu kadar güzel de." diyen genç adam uyuyan ailesini uyandırmamak adına odasına dönerken bir yandan da genç kızı dinliyordu.

"Haklısın, garip ama güzel bir his. Bilmiyorum, yaptığım bir delilik belki de ama sesini duymak iyi hissettirdi."

Hasan odasına girdikten sonra ışıkları açmadan yatağına uzandı. Yüzünden silinmeyen bir sırıtışla "O zaman daha sık arayacağım." dediğinde karşı tarafta ofladıpını duydu.

"Ara, sen aramazsan ben ararım."

Genç adam üzerine yorganı çekerken "Sanırım bugün en mutlu günüm." diye mırıldandı.

"Senin aksine ben korkuyorum." diyen genç kız, başını üşüdüğü için kapattığı cama yaslarken gözlerinin dolduğunu hissetti. "Doktorun vereceği haberden korkuyorum."

Eğer doktor olumsuz bir şey söylerse ne yapacaktı? Daha onun iğne olurken elini tutamıyordu, ona uzaktan nasıl destek olacaktı? Üstelik burada nasıl duracaktı? Aklı Akdeniz'e dönmüş bir evde kalırken, burada ne yapacaktı?

"Ben korkmuyorum, çünkü kendimi kötü hissetmiyorum Dila. Eğer kötü bir şey olsa hissederdim."

Genç kız, "Yine de bana söz ver. Yarın ne haber çıkarsa çıksın ilk bana söyleyeceksin." dediğinde yüreğini sıkan ellerin sanki boğazına tırmandığını hissetti. Gözünden düşen damlaları sanki görebilecekmiş gibi silerken toparlanmaya çalıştı.

"Söz veriyorum. Doktorla konuştuktan sonra ilk işim seni aramak olacak."

"Yanında olamayacağım." diye mırıldandı bu defa genç kız.

"Sen bana herkesten daha yakınsın Dila.." diyerek genç kızı yatıştırmaya çalışan Hasan'ın da içi gidiyordu aslında. Şimdi yanında olsa sıkıca sarılırdı, saçlarını kokardı, yanaklarından öperdi, döktüğü gözyaşlarını silerdi.

"Ama sana iğne yapılırken elini tutamadım." dediğinde homurdanan Hasan, çocuksu bir itirazla "Zaten istemezdim, olmayan karizmam yerle bir olur sonra." dedi.

Genç kız, gülümsedi ama bu çok kısa sürdü. "Sen doktorun odasından çıktığın zaman, sarılamadım."

Hasan, "Buna hayır demezdim." dedi, onunda sesi titredi..

İkiside uzun süre sessiz kaldı, sessizliği dinlemek bile güzeldi.

"Yarın okulun var Dila, dinlenmen lazım." diyerek bu sessizliği bozan Hasan, istemese de genç kızın daha fazla yorulmasına göz yumamadı. "Haberi ilk sana vereceğim. O zamana kadar beni düşünmeni istemiyorum, seni aradıktan sonra devam edebilirsin."

Genç kız gülümsedi, yatağa uzanırken telefonu kulağında sabitledi. "Peki... Dediğini yapacağım."

"Yani beni düşüneceksin?"

Genç kız içten içe bunu onaylasa da "Uyuyacağım." demekle yetindi.

Bu telefon konuşması ikisine de çok iyi gelmişti...

07.42 | Texting ✔︎Where stories live. Discover now