•3•

1.5K 208 211
                                    

༄༄༄

Rosé'den;

"Rosé, lütfen günlük planı da alıp odama gelir misin?"

Jungkook Bey'in sesiyle beraber kafamı önümdeki kağıtlardan kaldırdığımda kapıya yaslanmış bir şekilde beni izlediğini fark etmiştim. Dediklerine karşılık hafifçe gülümsedim ve kafamı aşağı yukarı sallayarak ayağa kalktım.

O, odasına geçerken; ben ise, hemen masamın üzerindeki günlük planı ve birkaç dosyayı daha elime alarak topuklularımın çıkardığı tok ses eşliğinde birkaç adım uzağımda bulunan odaya doğru ilerledim.

Nezaketen kapıyı tıklattıktan sonra içeriye girdiğimde ayakta olduğu fark etmiştim. "Buyurun efendim bu istediğiniz günlük plan, bunlar da bu ay yapılacak olan toplantıların listesi. Dün hepsini düzenleyip getirmemi istemiştiniz."

Elimdekileri ona tek tek verdiğimde önce birkaç saniye boyunca onları incelemiş ardından da bıkkınca bir nefes vererek hepsini hafifçe masasına doğru fırlatmıştı.

"Bu resmiyetten asla vazgeçmeyeceksin değil mi Rosé?"

Dedikleriyle beraber birkaç saniyeliğine duraksamak zorunda kalmıştım. Duraksamamın sebebi aslında böyle bir şey beklemediğimden değildi. Sadece nasıl bir cevap vermem gerektiğini kafamda toparlamaya çalışmıştım.

"Elbette ki vazgeçmeyeceğim Jungkook Bey. Sonuçta siz bu şirketin sahiplerinden birisiniz ve ben de sizin sekreterinizim. Her ne olursa olsun bu sınırı aşmamamız gerekiyor. Bu yüzden de aramızdaki bu resmiyetten vazgeçmek gibi bir niyetim yok."

Dediklerimden pek hoşnut olmamış olacak ki, hafifçe kızgın bir ses tonuyla konuşmaya başlamıştı. "Rosé, sana aşık olduğumu söyledim. Daha ne söyleyebilirim beni görmen için ya da daha ne yapabilirim sana olan sevgimi anlayabilmen için?"

Belki de defalarca kez gerçekleştirdiğimiz bu konuşmayı artık tamamen ezberlemiş gibi hissediyordum. Yaklaşık 3 yıldır onun yanında sekreteri olarak çalışıyordum ve giyiminden, gideceği yerlere kadar olan her şeyiyle ben ilgileniyordum.

Birlikte çok fazla vakit geçirmiştik şu zamana kadar ve ilk geldiğim günden beridir bana karşı oldukça kibar ve sevecen davranmıştı. Hiçbir zaman bir kötülüğü dokunmamıştı ya da diğer patronlar gibi beni aşağılayabileceği bir sekreter olarak görmemişti.

Belki de bu, işimi özveriyle ve büyük bir titizlikle yaptığımdan kaynaklıydı ama her ne olursa olsun Jungkook Bey oldukça kibar bir adamdı. Tek bir sorunu vardı ki, o da fazla ısrarcı olmasıydı.

Bundan yaklaşık 2 ay önce bana karşı olan hislerini hiç çekinmeden ve de saklama gereksinimi bile duymadan dile getirmişti. Ne zaman ya da nasıl aşık olduğunu bilmiyordum ama o, 2 aydır her seferinde bu konuyu açmayı başarıyordu.

Fazlasıyla yakışıklıydı, bir kadına nasıl davranması gerektiğini bilecek kadar kibar bir adamdı ve ayrıca işinde de oldukça başarılıydı. Abileri yani bu şirketin sahipleri kadar bilgili ve hatta birçoğundan daha da yetenekliydi.

Zaten sorun onda değil de bendeydi. Kafam çok karışıktı ve kafamın karışık olması öyle basit konulardan dolayı falan değildi. Kendi içimde, yönelimimin farklı olup olmadığı konusunda büyük bir savaş içerisindeydim ve henüz bir sonuca varabilmiş de değildim.

Tailed StarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin