eighteen

2.5K 367 58
                                    

Hisleri hakkında konuşmanın üzerinden uzun zaman geçmiş gibi hissediyordu, parmakları kahve fincanını sıkıca sararken iç çekti ve bakışlarını karşısında oturan arkadaşına çıkardı; Yugyeom yanında olan ve onu anlayan nadir insanlardan biriydi

¡Ay! Esta imagen no sigue nuestras pautas de contenido. Para continuar la publicación, intente quitarla o subir otra.

Hisleri hakkında konuşmanın üzerinden uzun zaman geçmiş gibi hissediyordu, parmakları kahve fincanını sıkıca sararken iç çekti ve bakışlarını karşısında oturan arkadaşına çıkardı; Yugyeom yanında olan ve onu anlayan nadir insanlardan biriydi. Bedenini sandalye ile ileri geri sallarken, ''Jungkook, mutlu olman gerekmiyor mu?'' diye sordu yavaşça, mutluydu. Çok fazla mutlu hissediyordu ve sabah gözlerini Taehyung'un araması ile açmıştı, onun uykulu, derin ve boğuk sesinden çıkan ismi, kelimeler öylesine büyük bir huşu gibiydi ki rüyada olup olmadığını bile sorgulamıştı. ''Sadece yan yana çalışmak konusunda emin değilim.'' Dedi Jungkook, kahvesinden birkaç yudum almadan önce sandalyede sallanmayı bıraktı ve sırtını dikleştirdi. ''Tam olarak yan yana çalışacaksınız sayılmaz, Jungkook. O bir radyo sunucusu, eminim ajansa sadece program günleri geliyordur. Bu eline geçen büyük bir fırsat. Bay Park denen adamın azarlamaları, herkesin asistan olduğun için seni umursamaması ve yapmaman gereken tüm işleri yaparken hayatını harcıyorsun. Her şeyi düşünmeyi bir kenara bırak ve kendini düşün.'' Yugyeom'un söylediklerine kesinlikle katılıyordu, tanıştığı adam kesinlikle kibardı ve oraya sadece dosya götüren biri olmasına rağmen kendisi ile ilgilenmiş, kahve içmişti ve şimdi onunla çalışmak için haber göndermişti erkek arkadaşından. Belki de çok fazla düşünüyordu; neler olacağını düşünüp felaket senaryoları kurmak yerine yaşayıp görebilirdi.

Arkadaşının yanından ayrılması ile otobüs durağına ilerledi, bir saat içinde ajansta görüşmesi vardı ve nasıl gideceğini tahmin edememek onu yoruyordu. Başını cama yaslarken öğle saatinde boş olan otobüste gezdirdi bakışlarını. Taehyung'a mesaj atarak orada olup olmayacağını sormak istiyordu, görüşmeden önce onu görmek kendisini daha iyi hissetmesini sağlayabilirdi. Alabileceği birkaç kaçamak öpücük ile kendini daha özgüvenli de hissederdi. Şu an arasa orada olmasa bile sırf kendisi istediği için gelirdi fakat eğer değilse onu yormak istemiyordu, kendisinin içsel savaşını dün gece dinlerken oldukça yormasının ardından bir de annesi ile tanışmak zorunda kalmıştı. Taehyung halinden memnun görünüyor olsa da dün geceki gerginliği, parmaklarının sürekli pantolonunun üzerinde gezinmesi ve yavaşça kumaşı sıkmalarından erkek arkadaşının yüzüne verdiği rahatlığın aksine bedeni oldukça gergin olduğunu ele veriyordu. Annesi ile tanışması kesinlikle planlanmamış bir durumdu, sorarken onun evet diyeceğini bile düşünmemişti fakat annesi kapıda gülümseyen yüzü ile ikisini karşılarken her şey gerçekliğe kavuşmuştu. Kollarını Jungkook ya da Seol'e sarıldığındaki şefkati ile Taehyung'a sarmış, salonda otururken Taehyung için çay hazırlamıştı ve ailesi hakkında sorular sormuştu. Oldukça memnun, kısa görüşmenin ardından Taehyung gitmek için kalktığında Seol bir süre onu salmamış, tüm yaptığı resimleri ona göstermişti ve biri de pastanede beraber kurabiye yedikleri zamanı gösteriyordu. Taehyung o resmi almak istediğini söylediğinde çok mutlu olmuştu Seol, gitmeden önce Taehyung'u öpmüştü ve Jungkook onu öpemediği için hâlâ kendini kötü hissediyordu.

Otobüsten indiğinde karşısındaki uzun binaya baktı, güvenlik görevlileri onun için turnikeyi açtığında biri elindeki evrak olmaması ile ilgili şaka yaptığında gülümsedi, asansör ile on dördüncü kata geldiğinde lobinin kalabalık olmadığını gördü. Bugün her şey sakindi, adımlarını geniş salona yönelttiğinde yayın odasından çıkan Saerom ve yanındaki kız ile karşılaştı, ''Merhaba Bay Jeon.'' Dedi Saerom, ona ismi ile hitap etmesini söyledi, ''Minhee, yeni kameramanımız.'' Diye kızı tanıttığında, yavaşça eğilerek selam verdi sadece. Kızın kendisini süzen bakışlarından hoşlanmamıştı, ''Taehyung yok mu?'' diye sorarken Minhee çatılmış kaşları ile kendisine bakıyordu, ''Hayır, beyefendi bugün gelmeyi düşünmüyormuş. Senin fotoğrafını çekip atabilir miyim?'' diye sordu Saerom heyecanla. ''Hayır.'' Diyerek itiraz etti, ''Tüh, Jungkook tüm yakışıklılığı ile koridorumuzda dolanıyor ve sen burada değilsin diye delirtmek istiyordum.'' Jungkook onun hayal dünyasına kahkaha atarken bir el yavaşça beline dolandı, ''Ama buradayım.'' Dedi, Taehyung'un sesini duymak karnının kasılmasına sebep oldu, kalbine yeterince zarar verirken bedenini rahat bırakama mıydı?

nighttime walk | taekookDonde viven las historias. Descúbrelo ahora