A • 6

2.3K 139 36
                                    

"Şirketi ortadan kaldırmaktan bahsetti bu adam. Derdi ne olabilir?"

"Düşünsene, bir şirketle çalışıyorsun ama aslında amacın orayı batırmak ya da işte mahvetmek. Entresan."

"Çok hem de." Önüme bıraktığı mısır dolu tabağı kucağıma aldım. İnci de ışığı kapattıktan sonra gelip yanıma oturdu ve filmi başlattık.

"Fezâ?"

Tereddüt etsem de derin bir nefes aldım, "Sıraç?"

"Her gün biraz daha yaklaşıyorum. Bu benim için risk, biliyorum. Ama oğlumun intikamını almazsam iki yıldır olduğu gibi hayatımın geri kalanında da uykusuz ve vicdanıyla savaşan bir adam olarak yaşamaya çalışacağım. Bu uğurda ölmeyi yeğlerim."

Eğer onun beklediği gibi karısı rolüne bürünüp o şekilde cevaplar versem sorgulayacaktım ve o bu sefer benden şüphe duyacaktı. Şayet o şekilde davranmazsam da istemediği bir şeyi yapmış olacaktım. Sıkıntıyla iç çektim.

"Fezâ'nın kim olduğunu öğrendin mi?"

"Evet." dedim.

"Onu hatırlatıyorsun..."

"Bu iyi bir şey mi?"

"Çok iyi bir şey." diyip nefeslendi. "Onsuz geçen iki yılı yaşamamış olmayı dilerdim. Şimdi sen böyle birden... Tesadüf eseri biliyorum fakat, nasıl demeli? Bazen bazı şeyleri olduğu gibi değil de istediğin gibi anlarsın, kabullenirsin ya hani?"

"Evet."

"İşte ben de senin Fezâ olduğunu düşünmek istiyorum. Gidişini dâhi kabullenemezken senin sesini duymak... Anlatamıyorum belki ama anlıyorsun değil mi?"

"Anlıyorum."

"O da anlardı. Ben anlatmadan anlardı, sıkıntımı. 'Canın sıkkın' derdi, 'Bir şeye kafan takılmış' derdi, anlardı yani..."

"Benden tam olarak ne istiyorsunuz?"

"Fezâ olmanı."

Gülümsedim. İmkansız olasılıktı...

"Sıraç Bey, ya da Kerem Bey artık her kimseniz; bakın benim vazifem sizin kişisel psikolojik destekçiliğinizi yapmak değil, dijital asistanlığınızı yapmak. Yani benden istediğiniz bu şey, üzgünüm ama asistanlık ile hiçbir alakası yok ve yine üzülerek söylüyorum ki yapamam. Neyin içindesiniz yahut neyle baş etmeye çalışıyorsunuz bilmiyorum, inanın bilmek de istemiyorum. Tek istediğim beni hiçbir şeye bulaştırmamanız ve sadece asiste amaçlı yardım beklemeniz. Eşiniz ve çocuğunuz için çok üzgünüm, başınız sağolsun."

"Be-"

"Dilerseniz talepte bulunup asistan değişikliği yaptırabilirsiniz, ya da ben talep ederim başka birini yönlendirirler?"

"Hayır hayır hayır! Sakın, yalvarırım sakın yapma bunu. Lütfen. Bari sadece sesini duymama izin ver n'olur?"

Kartlar tersine dönmüş gibiydi.

"Pekala, nasıl isterseniz." Bir şey söyleyeceği sırada ardarda üç kere hapşırdı. Güldüm gayriihtiyari, "Çok yaşayın."

"Fazlasında gözüm yok."

Ah, pekala.

"Bugün saat iki de bir toplantınız var, E&L Otel'in restoranında. Hatırlatma eklemişsiniz, söylemek istedim."

"Üzerimde bir kırgınlık var, hasta olacak gibiyim. Gitmeyi düşünmüyorum, iptal maili yollar mısın?"

"Tabii ama kabul edeceklerini sanmıyorum çünkü Tankurt Bey mail atmış, 'Dosyalar elimde emanetle gel.' diyor."

"Dosyaları mı bulmuş?" Sesi birden bire canlanmıştı. "Bu çok iyi, çok çok iyi."

"O halde gidecek misiniz?"

"Evet kesinlikle. Hatta şuan kalkıyorum hazırlanmaya. Senden bir ricam var."

"Tabii."

"En geç üçte biter toplantı, uzun kalmayacağım. Saat üçe gelirken yemek şirketinden sipariş verebilir misin? Çorba filan söyle ama şifayı kapmadan kendime geleyim."

"Tamamdır efendim."

"Konumu biliyorsun, değil mi?"

"Evet. Tüm bilgi arşiviniz elimde."

"Tehditvari oldu bu sanki?" diyip güldü.

"Estağfurullah."

"Tamamdır o halde. Şimdiden teşekkür ederim."

Mikrofonu kapattıktan sonra kalkıp üzerime doğru düzgün bir şeyler giydim. "Efsun, nereye?"

"Sıraç'a yemek yapmaya."

Bölüm Sonu

Bu bölüm rainkaru'ya ithafen yazılmıştır.

Burcu'm ♡

Seviliyorsunuz

Deniz B.

ASİSTAN [TAMAMLANDI]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin