A • 10

2K 108 72
                                    

Sezen Aksu - Ben Sende Tutuklu Kaldım
(Şarkı bölümle o kadar özdeş ki, dinleyerek  okumanız şiddetle tavsiyedir.) 

"Güzel bir ekip olduk ama, değil mi?" Arzu tam bir neşe kaynağıydı. Durmadan konuşuyor, ortamın gerginliğini alıyordu. Bir haftadır Âsım'ın evine geliyor planı üzerine çalışıyor fikir birliği ile güzel sonuçlar alıyorduk.

"Sizin bu işe hiç karışmamanız gerekiyordu."

Yanımda oturan adama doğru dönüp bir bacağımı katlayarak oturdum. "Ama artık karıştık Âsım, bu gerçeği değiştiremezsin."

Âsım da aynı şekilde bana döndü. Arzu ve Erdem odadan çıktı. Koltuğun sırt kısmına başını yaslayıp ağırlaşan gözlerini kapadı.

"Fezâ." İlahî bir kelâm gibi dudaklarından taşan bu ismin sahibi olmayı istedim.

Bu adamın adını sayıkladığı kadın olabilmeyi istedim.

"Fezâ'da Âsım'ı kullanmayı daha çok severdi."

Daire kapısının kapanma sesini işittim. Şimdi evde ikimiz kalmıştık.

Savunmasız bir çocuk gibiydi.

Şefkatle yaklaştım. Avucumu usulca yanağına yerleştirdim. "Âsım."

Fezâ'sına olan özlemini dindirmek istedim.

Yüzünü avucuma basıp küçük küçük hareket etti. Gülümseyip parmağımla yanağını okşadım.

"Günahlardan arınmış adam."

"Günahlardan arınmış adamın kalbi katran tuttu Fezâ."

İç çektim sıkıntıyla. "E-Eğer istersen, o katranı çözeriz Âsım. Arındırırız kalbini. A-Arındırırım."

Birden gözlerini açıp başını kaldırdı ve elimi kavrayıp ayağa kalktı. Ben parmaklarıma kenetlenen parmanklarına öylece bakarken o beni çekiştirmeye başladı. Düşmemek için ona ayak uydurmaya çalışsam da avucunun içindeki elimden bakışlarımı alamıyordum.

Yatak odasına girdiğimizde elimi bırakınca geri geri adımladım. Neden bunu yapıyordu bilmiyordum fakat onların yatak odasında olmak kalbime iyi gelmezdi.

"Sana dokunmayacağım Efsun, aklından her ne geçiriyorsan unut." diyerek omuzlarımı kavradı ve yatağa oturttu. Bana genellikle Fezâ demeyi tercih ettiği için Efsun demesi canımı sıkmıştı.

Fezâ'ya ait hiçbir eşyayı kaldırmamış gibiydi. Parfümleri, kremleri ve makyaj malzemeleri olduğu gibi duruyordu.

Çekmeceden kalınca bir kutu çıkardı ve yanıma oturdu. Ortamıza koyduğu kutu bir fotoğraf albümüydü. Gülümseyerek açtı sayfalarını.

"Bak, düğün günümüzden. Nasıl da güzel değil mi?" Fezâ'nın fotoğrafını parmaklarıyla sevdi usulca. "Çok güzel." diyebildim yalnızca.

"Beyaz , tülden bir elbise... Gelinlik."

Fezâ'nın gelinlikli fotoğraflarını serdi yatağa bir bir. Dilim varmıyor fakat bu adam karısını takıntı haline getirmiş gibi duruyor.

"Gelinlik giydi o gün, gelin oldu. Benim gelinim. Benim güzel kızım, benim için gelin oldu."

Gülümsedim sadece. Gözlerim acıyla sızım sızım sızlarken ben gülümsedim.

"Biliyor musun gelinlik gerçekten kutsal bir kıyafetmiş. Onun içinde tüm günahlarından arınmış, beni tüm günahlarımdan arındırmaya gelmiş gibiydi. Ona evet dediğim gün hayatımda belki de en doğru şeyi yaptığım gündü."

Fotoğrafların yanına doğru kıvrıldı usulca. Başı dizlerimin hemen yanındaydı. Gözlerini kapattı yine...

"Fezâ, güzel karım." Elindeki fotoğrafı göğsüne bastı. Kıvırcık saçlarına uzandı elim. Yapamadım.

Tenime kokusu karışırsa kendime çok büyük haksızlık etmiş olurdum, yapamadım.

Gözlerini açmadan elimi kavrayıp saçlarına yerleştirdi. O da istemişti.

Fakat o Fezâ olduğumu düşünecekti.

Usulca okşadım kıvırcık tutamlarını. Küçük bukleleri parmağıma dolayıp çözüyordum ritmik bir hareket gibi.

"Belki sen de bir gün, yani daha sonra, yeniden hani..."

"İmkansız Fezâ. Ben bir kere sende gördüm o gelinliği, bir daha kimsede istemem."

Yine beni Fezâ olarak görmeye başlamıştı.

"Sonsuza dek beni bekleyemezsin Âsım, biz cennete kavuşacağız."

"Sonsuza dek değil cennete gidene dek beklerim ben de."

"Kimse senden beni unutmanı istemiyor, sahiden. Hem nasıl unutabilirsin ki?" Kuracağım cümleler her ne kadar ona Fezâ'danmış gibi gelse de ben söylüyordum, ben konuşuyordum ve şuan söyleyeceğim şey...

"Ben senin çocuğunun annesiyim, elbette unutamazsın."

İnsan düşünmüyor değil.

Fezâ olmak için gözlerimi kapadım. Fezâ gibi olmak, Fezâ gibi hissetmek için. Âsım'ın Fezâ'sı olmayı düşlemek için.

"Ama senin de bir hayatın var. Önüne bakman gerekiyor. Yaşıyorsun ve yaşamaya devam edeceksin, önce bizim intikamımızı alacak sonra da orada mutlu olacaksın. Benim için, bizim için."

Doğrulup kalktı ve elimi ellerinin arasına aldı. "Her şey için çok teşekkür ederim Efsun, gerçekten. Bana katlandığın için, hastalıklı ruh halimi çektiğin için, Fezâ gibi hissetirebilme çaban için. Gerçekten teşekkür ederim."

"Âsım, ben... Ben sana, yani ben sordum o soruyu. Efsun olarak. Belki daha iyi olduğunda, yani zaman içinde, ne bileyim?"

"Sana bunu hissettirecek her ne yaptıysam özür dilerim. Özür dilerim, çünkü ben kendimi tek bir kadına adadım. Ve kendimi onun varlığına değil, var olma ihtimaline adadım. Yani onun şuan bedensel olarak aramızda olamıyor oluşu benim zihnimin duvarlarında da olmadığı anlamına gelmiyor. "

"Tamam. Tamam zaten senin kafandan ya da dünyandan onu atmak istemiyorum ki. Unut ya da sil demiyorum, ben diyorum ki kendine bir şans daha verebilirsin. Yine seveb-"

"Efsun! Fezâ'ya ihanet etmeyeceğim! Kimseyi görmeyecek, duymayacağım. Ondan başka hiç kimse güzel değil! O gelinlik hiçbir kadına onunki kadar yakışmayacak! Asla! Asla, duydun mu beni?"

O gelinlik hiçbir kadına onunki kadar yakışmayacak.

Hiç görmedin ki.

Bakmak istemedin.

Fezâ olamazdım ama bana da yakışırdı, belki?

"Ben gideyim." dedim kısık çıkan sesimle. İçimde solan güllerin dikenleri soluğuma takıldı. Zor bela yutkundum. Göz yaşlarım bir bir süzülmeye başlamıştı yüzümden.

Ağlama vakti değil şimdi. Dur kalbim, yalvarırım dur.

"Efsun!" Çantamı görmekte zorlandığım için salonda oyalanmıştım. Bulduğum gibi elime alıp üzerime kabanımı giydim.

"Efsun öyle demek istemedim, dinle bir!"

"Gerçekten ziyanı yok."

"Ağlıyorsun?"

"Hayır." dedim ayakkabılarımı giyerken. Ne diye bu kadar zordu bunları giymek!

Elimden çekip attı ayakkabıyı. Kolumu kavradı sıkıca. Yaşları durmak bilmeyen gözlerimi gözlerine diktim. "Gitmene izin vermiyorum asistan, konuşacağız."

Bölüm Sonu

Âsım'ın kolundan tutup dengesiz misin lan sen diye bağırmak istiyorum.

Seviliyorsunuz

Deniz B.

ASİSTAN [TAMAMLANDI]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin