38 bölüm

607 49 10
                                    

Elindeki kağıta bakıp gülse mi ağlasa mı bilemedi. Testler, ultarason kontrolü, anlayışlı doktor, suratsız hemşireyi önündeki bir kaç ay kabullenmesi gerektiğini anlamıştı. İlk kez birlikte olduklarında Kerem onu hamile bırakmayı başarmıştı. Doktorun yüzünde gördüğü bilmiş gülümsemeyi hayatı boyunca asla unutmayacaktı.  Acaba yüzde kaç kadın ilk birlikteliğinden hamile kalır diye aklında oluşan soruyu doktora sormamıştı. Kafasında bir sürü deli sorular dönüp dolaşıyordu.

Duvarda asılan resmin önünde uzun bir süre durup düşündükten sonra zarfı çantasına koyup klinikten çıktı. İki saatin sonunda nihayet her tarafta kocaman göbek ve bebek fotoğrafı olmayan bir alanda derin nefes almayı başarmıştı. Resimde kucağında neredeyse 3 yaşında sarışın kıvırcık saçlı erkek çocuğu olan karnı burnunda kadın onu bir hayli düşündürmüştü. Tek çocuk fikri bile çok korkutuyorken ikinciyi ve dahasını düşünmek onun için dehşet vericiydi.

Şoförü onun çıktığını fark edince hemen arabadan inip kapıyı açtı.  Arina arabaya oturur oturmaz yorgun bir şekilde başını koltuğa yaslayıp camı yarıya kadar açtı. Vedat arabayı çalıştırınca "Kerem seni aradı mı?" diye sordu.

"Hayır hanımefendi."

Klinikte doktor kontrolüne gelen hamileliğinin sonuncu haftalarını yaşayan kadının karnını izleyip ne kadar büyük bir karnı olacağını hayal etmişti. Hala içindeki küçücük şeyi nasıl kabulleneceğine dair şüpheleri vardı. Belki de o yüzden hâlâ duygusal bağ kuramamıştı.

Kerem'e söyleme aşamasını ertelemeyi düşünmüyordu ama nasıl söyleyeceğini bilemiyordu. Araba evlerinin önünde durunca vakit kaybetmeden eve girip ilk iş olarak ayakkabılarını çıkardı. Anahtarı kaseye fırlatıp çantasını pufun üzerine koydu. Ev dışarıya göre daha serindi. Ayakları soğuk zemine değince müthiş rahatlık hissi vücudunu ele geçirmişti.

Merdivenleri ikişer ikişer çıkıp yatak odasına girdi. Doktorun karnına sürdüğü jeli kontrol bitince silse bile vücudunda kalmış gibi rahatsız hissediyordu. Kısa duşun ardından üzerine rahat bir şeyler giyinmek için odaya girince iç çamaşırını giyinip boy aynasının yanından geçerken bakışları karnına takıldı. Henüz hiçbir değişiklik yoktu. Elini karnına koyup bir şeyler hissetmeye çalıştı ama hissetmedi. Daha sonra aklına bebeğin hangi büyüklükte olduğu gelince beklentisine göz devirdi.

Dolaptan siyah puantiyeli elbiseyi alıp giyindi. Merdivenleri inerken gün geçtikçe sayısı çoğalan fotoğraflara kısa bakış attı ve mutfağa indi. Kerem'in sevdiği yemeği hazırlamak için iki parça et çıkardı. Yemeği hazırlarken saatin nasıl geçtiğini fark etmemişti. Mutfak sehpasına iki tabak ve iki kadeh koydu. Biftek Kerem'in menüsünde en sevdiği ve yemekten zevk aldığı vazgeçilmez olarak yerini koruyordu.

Kısık sesle çalan müzik onu uzaklara alıp götürmüştü. Eğer müzik sesi duyulmasa kendini kocaman evde çok yalnız hissederdi. Aniden beline dolanan kollarla irkildi. Elindeki bıçak gürültü bir şekilde yere düştü.

"Şşt benim.. korkma."

Gülümsedi. Kerem elini Arina'nın karnına koyup "Karımı özledim." diye sakinleştirici bir ses tonuyla konuşunca Arina'nın dudağı kıvrıldı. Burnuna dolan erkeksi koyuyu içine çekti. Acaba Kerem'in parfüm karışık kendine has erkeksi kokusunu başkaları da hissediyor muydu?

"Yemek yerken özlem giderirsin artık." Tabağı Kerem'e uzatıp kendi tabağını aldı. Tabureye geçip oturduğunda kadehlerdeki şarap dikkatini çekti. Kendi kadehine bakıp iç geçirdi. "Ben içmeyeceğim." Bardağa su doldurup havada salladı. "Sadece su." Kerem'in soru sorar gibi baktığını fark edince "Biliyorsun içki ile aram pek iyi değil." diye açıkladı.

Gökyüzünün yalnızlığı (GY)Where stories live. Discover now