Qırx altı

12.1K 950 3.5K
                                    

MERHABALAR AQ

Aslında öyle söylememiştim.

Josef beni dünyanın kaç bucak olduğunu göstermekle tehdit etmişti, ben de yarramın da kaç bucak olduğunu göster demiştim.

Ama Charles'ın yüzündeki ifadeyi ve içinden dolup taşan mutluluğu gördüğümde gerçeği itiraf edesim gelmemişti. Çocuğun yüzüne adeta nur inmişti, gözlerindeki şiir gibi bakış gerçekten sevilen biriymişim gibi hissettiriyordu. Benim için her şeyi yapabilirmiş gibi...  Bunu nasıl açıklayacağımı bilmiyordum, ama daha önce hiç kimse bana cenazede son kalan bir mevlüt pastasıymışım gibi bakmamıştı.

Sırf bu surat için bile kurşun atıp kurşun yerim.

Bir-iki dakika daha o tipoş suratıyla bana gülümsedikten sonra öyle bir güçle boynuma atladı ki az kalsın sandalyeden düşecektim. "Ah Annie, gerçekten hakkımda bunları mı düşünüyorsunuz! Ben Josef'e olan kıskançlığınızdan bana yakın davranıyorsunuz sanmıştım!"

"Saçmalama lütfen hayatımsu, olur mu hiç öyle şey?" dedim saçlarını okşarken sesli bir şekilde cık cık'layarak. "Ben sandığın kadar kıskanç değilim..."

Sandığından daha kıskancım.

Çarlıs'ın görüş açısının arkasındayken somurtuk yüzümü takınmış haldeydim ama göz göze gelebilmemiz için boynumdaki kollarını çözüp geri çekildiğinde anında ifademi değiştirip sırıtmaya devam ettim. O da zaten hiçbir şey anlamayarak göğsüme sokulmuştu, kodumun safı.

Josef'le bir rekabet savaşına girdiğimiz doğruydu ama Charles'a bu yüzden yakın davranmıyordum. Öyle olsaydı zaten bunu belli ederdim. Zira vücudumun 3'te 2'si kıskançlıktan oluşuyordu, geri kalanı da bendim.

Davranışlarımın değişmeye başlamasının asıl sebebi artık yavaş yavaş farkına varmaya başladığım şeylerden kaynaklanıyordu. Kendisinin de bunca zamandır şikayetçi olduğu şeylerden... Cana yakın, ona uzaktım.

"Efendim bakın, aileniz yanınızda, sevgiliniz yanında. Hayatınız ne kadar da pozitif değil mi?" diye soran Charles'la dalgın gözlerimi başının tepesine çevirdim.

"Evet." dedim takatsizce elimi yanağıma yaslamışken. "Keşke Corona testim de pozitif olsa."

"Sen buna fazla takılma, manyak olursun." dedi Anıl babam.

Ama Charles'ın keyfi biraz olsun bile kaçmamış gibiydi. "Benim gibi psikolojik rahatsızlığı olanlar her şeyi siyah ve beyaz görürler, ama ben onu bütün renkleriyle seviyorum efendim." dedi samimiyetle. "Bazen kasvetli biri olması da sorun değil, evrene coşkulu enerjiler yaydığı sürece kendisini de buna inandırmaya başlayacaktır."

"Yani her şey pozitif düşünmekte bitiyor, öyle mi?" diye sordum.

"Tabii ki öyle." dedi kendinden emin bir şekilde.

Boğazımı temizledikten sonra herkesin gözü bana dönmüştü. Pozitif enerjileri etrafımda toplamaya çalışarak masadakilere saygıyla baktım. Bu sırada yüzüme inandırıcı olduğunu düşündüğüm kocaman bir gülümseme kondurmuştum.

"Yarak kürek insanlar yüzünden yaşama hevesim kalmadı." dedim sakince. "Ama iyi yanından bakalım değil mi? Kabir fiyatlarında olağanüstü hal indirimi varmış!"

Bu abartılı bir neşeyle söylediğim cümlenin ardından kimseden ses çıkmamıştı. Ben de modumu bozmadan devam ettim.

"Sigara dumanı sağlığa zararlıymış diyorlar... Sağlığım yok!"

Masadan umut dolu yüzümle kalktım ve babamların oturduğu yerin arasına kafamı soktum.

"Yaklaşan doğum günüm için çok heyecanlıyım, çünkü ölmeme yaklaşık 50 sene kaldı!"

yan rol • bxb Where stories live. Discover now