3' ama sen de bana güveniyor musun?

1.1K 190 295
                                    

"Doktor Xiao."

"Doktor Xiao!"

"Xiao Zhan!"

En sonunda adının seslenildiğini fark ettiğinde masasında oturmuş, elindeki boş pet şişeyi sıkıyordu. Şişeye işkence etmeyi bırakıp plastik atık kutusuna atmak için kalkarken ona seslenen Meng Ziyi'yi görmezden gelmişti.

"Neyin var?" Ziyi neredeyse fısıldadı. Servis hareketli değildi fakat dinlenme odasındaki herkes beklenmedik bir şekilde enerjik görünüyordu. Xiao Zhan, önce odada göz gezdirdi. "Bir şeyim yok."

Şimdiden kaç saat geçtiğini bilmiyordu ancak çoktan gece olmuştu. Aklı sürekli evdeyken odaklanmak zor olsa da sadece biraz daha dayanmalıydı, belki bir on iki saat daha...

Ziyi onun dirseğine hafifçe vurdu. "Acilden bir hastayı ameliyata hazırlıyorlar, iyi değilsen ben giderim." Xiao Zhan başını tutup onu sakince onayladı. Bu haldeyken, ne kadar ciddi olduğunu bilmese bile ameliyata girmek istemiyordu. "Teşekkürler." diye ekledi. Arkadaşı anlayışlı olduğu için ona minnettardı. Kafasını başka şeylere vermesi gerektiğinin de farkındaydı. "Ben servisteki hastalara bakacağım." Önlüğünü düzeltip odadan çıkmadan önce masadaki dosyaları almıştı. Ondaki tuhaflığı herkes fark ediyordu. Doktor Xiao Zhan bu gece ilk kez dakika başı 'Açım' diye söylenmiyordu.

Zaten sıkıntılı günler geçirirken bir de başına bunun gelmesi hayata karşı bakış açısını değiştirmişti. Önünü göremiyordu artık. Tek istediği eve dönmek, annesine sarılmak ve öylece kalmaktı.

Serviste yatan hastalarla ilgilenen hemşireyi kata ait bankoda bulduğunda dosyayı bankoya bırakıp gerekli bilgileri aldı. Bu gece gerçekten de sakin görünüyordu. Acilde ona ihtiyaç duyulmadığı sürece çalışmasına gerek olmayacaktı.

Nasıl geçtiğini bilmediği saatlerin ardından muhtemelen sabaha karşı döndüğü dinlenme odasında başını masasına yasladığı gibi uyuyakalmıştı. Servisteki tüm doktorlar onun iyi olmadığının farkında olduğu için gerekmedikçe onu uyandırmamakta hemfikirlerdi. Ancak onun için gelen telefon Meng Ziyi'yi onu uyandırmaya zorladı. "Xiao Zhan. Annen arıyor."

Zhan gözlerini araladı ve çabucak doğrulup ona baktı. "Annem mi?"

"Hm, telefonunu evde unutmuşsun." dedi genç kadın kendi telefonunu ona uzatırken. "Annen beni aradı."

Xiao Zhan çabucak telefonu kapıp kuşağına götürdü. "Anne?"

"Oğlum, iyi misin?"

Her an ağlayabilirdi. Bu soruya verecek cevabı yoktu. Dürüst olamayacağı gibi yalan söylemeye de gücü yoktu. "Anne bir sorun mu var?"

"Hayır." Kadın karşı taraftan güldü. "Eve geldiğimi söylemek için aradım, çok mu meşgulsün?"

Zhan bir süre dondu ve kaşlarını çatarak duvardaki saati kontrol etti. 10:42

"Anne eve mi gittin?"

"Hm." Kadın onaylayıp devam etti. "Yibo iyi olduğunu söyledi ben de ilk trene bindim. Daha uzun kalırdım ancak gece teyzen-"

Yibo mu? "Kim? Ne?"

"Sakin ol, bir şey yok." Kadın iç çekti. "Teyzen gece arayıp fenalaştığını ve komşu Li hanımın onu acile götürdüğünü söyledi. Ben de meraklandım ama iyi." Yine bir küçük kahkaha duyuldu. "Ben yokken biraz kaçamak yapmış."

Zhan sakinleşip dirseğini masaya yasladı. Teyzesi şeker hastasıydı. "Tamam bak... Diyetine uymasını söyle-"

"Yine doktorluğun üzerinde, ben onu hizaya çekeceğim."

You Gotta See Blood⎪yizhanWhere stories live. Discover now