14' yıldızların gözlerine evrenler sığabilir mi?

954 123 355
                                    

Tamam.

Size biraz daha detaylı bir sevişme sahnesi yazdım. Bölüme başlamadan uyarımı yapıyorum fakat rahatsız olunacak bir seviyede olduğunu sanmıyorum. Çizgiye kadar rahatça okuyabilirsiniz, çizgiden sonrasını da okumak size kalmış :) ama beklentinizi yüksek tutmak da istemem. Ve küçük okurlarımın çizgiden sonrasından uzak duracağına gönülden inanıyorum.

@petalnim  'e yardımları için teşekkürler.

Ayrıca küçük bir konuya değinmek istiyorum, bu ficte Xiao Zhan ve Wang Yibo, ikisi de duruma göre baskın olan karakterlere sahipler. Sadece Yibo biraz daha küstah ve cüretkar olduğu için ilişkide onun baskın olduğu ile ilgili fikirleriniz olduğunu görüyorum. Ve cevabım hayır, ikisi de baskınlar. Hatta detaylı yazmadığım için aktaramamış olduğumu fark ettim fakat ilk sevişmelerinde kesinlikle baskın taraf Xiao Zhan'dı.

O halde iyi okumalar dilerim, sizleri şimdiye kadarki en uzun bölüm ile baş başa bırakıyorum.


——



Ağaçların hışırtısı rüzgarın hafif uğultusuna karışırken bu yaz akşamının havası serindi. Bu tepe, şehrin içinde şehirden kaçmak için en doğru yerdi. Xiao Zhan burayı keşfettiğinde henüz okuldan mezun olmamıştı. Bazen yoğun çalışma saatlerinin ardından bunaldığında üzerini bile değiştirmeden buraya gelirdi. Burası yalnız başına kalıp kendini dinlediği bir yerdi. En özgür hissettiği, sadece kendiyle baş başa kalıp zihninin derinliklerini gökyüzüne açtığı yerdi. Buraya daha önce kimseyi getirmemişti. Meng Ziyi, en yakın arkadaşı, bile burayı bilmiyordu. Ancak şimdi tüm duvarlarını uğruna yıktığı adam, Wang Yibo, yanındaydı.

İki haftadır evde öyle bunalmışlardı ki sırf bu gece dışarı çıkmak için zar zor Jiyang'ı ikna edebilmişlerdi. İlk hafta o kadar da sıkıcı değildi. Bowen hard diskin şifresini çözdükten sonra içindeki bilgiler sayesinde Xiao Zhan biyoyazılım hakkında daha çok şey öğrenmişti, tabii bunlar evdeki diğer üç kişi için yeni bilgiler değildi. Yarası taze olan Yibo ise dinlenirken ona anlamadığı kısımlarda yardımcı olmuştu.

Biyoyazılım kelimenin tam anlamıyla korkunçtu. Bir şekilde insan vücudunun sinir sistemine yerleşip dışarıdan kontrol edilmesi temel amaç olsa da bu kontrolün şimdiki versiyonda sağlanabildiğinden Yibo da emin değildi. Ona kalırsa bu henüz aşamadıkları bir sorundu, manipüle edilmek istenilen her ne ise biyoyazılım insan vücuduna yerleştirilmeden önce programlanmalıydı ve bir kere programlandıktan sonra kontrol edilmesi mümkün olmayacaktı. Bu sorun çözülene kadar biyoyazılım tam anlamıyla tamamlanmış sayılmazdı, bu sebeple evde bulundukları bu iki haftada Wang Yibo ve diğerleri bir noktada rahatlamışlardı. Song Jiyang çoktan yeni bir plan yapmak için bilgi arayışına başlamıştı bile.

"Çok güzel." dedi Yibo tepedeki uçurumun kenarındaki ahşap korkuluklara yaslanıp. Korkuluklar da tıpkı bu yer gibi yalnızlığa terk edilmişti.

"Şehrin içindeki ışıklardan sıyrılıp aralarında saklambaç oynayan yıldızları yakalamanın mümkün olduğu tek yer." Xiao Zhan, onun kolunu hafifçe tutup korkuluklardan geri çekilmesini sağladı. Ahşabın çürümüş olacağından korkmuş ve onun dengesiz bir yere yaslanmasını istememişti. Yibo onun kendisini çekmesine izin verip güldü, ancak gözlerini gökyüzünden ayırmamıştı. "Yani uslu bir çocuk olursan şirinleri görebilirsin diyorsun."

Xiao Zhan başını sallayarak onu onayladı. "Güzel bir havada yıldızları görebiliriz." Bu sırada Yibo'nun bakışlarını ona çevirdiğini fark etmemişti. Biraz zaman sonra tuhaflaşan sessizlik ona bakmasına sebep olduğu zaman onun birer kara deliği andıran bakışlarıyla karşılaştı. Yüzündeki soru soran ifadeye karşılık dudakları aralanmıştı ancak Yibo onun konuşmasına fırsat vermeden onun yüzünü avuçları arasına aldı. "Ya benim yıldızım zaten buradaysa?"

You Gotta See Blood⎪yizhanWhere stories live. Discover now