6' gitmene izin veremem

1.2K 187 428
                                    

Yüksek yapının penceresinden görünen sisli hava yeterince iç karartıcıydı. Saçlarında kırlar bulunan sert bakışlı adam gözlerini pencereden ayırmadan arkasında dikilen adamla konuşuyordu. "Doktor'un üzerinden gözünü ayırma."

"Bir saniye bile ayırmıyorum, efendim." dedi adam çabucak. "Hastane ve evi arasında gidip geliyor. İki ay oldu, ben-"

"İki ay oldu ve biz iki adamımızı daha kaybettik!" Yaşlı adam sinirle arkasına dönüp masanın üzerinde duran su dolu kristal bardağa uzandı. "Ajan Wang yüzünden tüm adamlarının beyninin yıkanmasını mı istiyorsun?"

"Doktor'un onun yerini bildiğinden şüpheliyim, efendim."

"Hu Junshuang." Yaşlı adam onu çağırıp oturması için bir işaret yapmıştı. "Sana ne kadar değer verdiğimi biliyorsun. Akılsız hamleler yapma."

Hu Junshuang başını eğmiş ve oturmayı reddetmişti. "O gün Ajan Wang'ın kaçmasına izin vermemeliydim, hepsi benim hatam efendim."

"Bu hatayı toparlamak senin elinde, ancak sabrım tükeniyor. Dedektif Li yeni bir şey buldu mu?"

Bakışlarını yerden çekmeden ayakta dikilen adam yeniden başını iki yana salladı. "Hayır ama o da sizin gibi Doktor'un bir şeyler bildiğini düşünüyordu."

"Git ve Wang Yibo'nun yerini bulmadan gelme."

Bu imkansız bir emirdi. Odadaki iki adam da bunu biliyordu. Gözleri şimşekler çakarak birleştiğinde Junshuang başını yeniden eğmekten başka bir şey yapamadı. "Tabii, efendim."




——




Xiao Zhan saçlarını iki yana ayırıp ceketini giydi ve yakasını düzelterek aynada kendine son kez baktı. Gece boyu uyuyamamıştı ve bu yüzden elinde olmadan korkunç görünüyordu. Nihayet sürekli ertelendiği için sonu hiç gelmeyecekmiş gibi hissetmesine sebep olan duruşma günü gelmişti. Sadece bitmesini istiyordu. Son iki aydır çok şey yaşamıştı ve artık nasıl sonuçlanacağı umrunda bile olmadan sadece bitmesini istiyordu. İyi bir izlenim vermek önemli miydi? Ne olursa olsun bir duruşmaya çıkacaktı ve bu yüzden dış görünüşüne önem vermişti ancak tüm bunlar ona saçma geliyordu. Hepsi göz boyamak için bahaneler değil miydi? Avukatı öyle demişti, "Resmi giyinin Doktor Xiao."

Evden çıkıp caddedeki durağa doğru yürümek için ara sokağa girdi. Avukatıyla mahkeme salonunun önünde buluşmak için anlaşmıştı. Arabasını satalı üç hafta oluyordu bu sebeple toplu taşıma kullanmaya da alışmıştı. Durağa ulaştığı zaman çok geçmeden gelen ve adliyenin bulunduğu meydana giden otobüse bindi.

Sırtındaki deri çantası ve sütlü kahve takımıyla otobüsteki birçok kadın ve erkeğin dikkatini çeken bir hali vardı. Ancak zihni asla orada değildi. O gideli neredeyse iki ay olmuştu ve bu süre boyunca ne zaman kalabalık bir ortama girse gözleri onu aramıştı. Ancak şimdi, en kalabalık otobüslerden birindeyken, çoktan onu tekrar görme umudunu yitirmişti. Kendi kendine gülüp dışarıyı izledi. Wang Yibo, giderken yaptığı şeyin onu korumanın tek yolu olduğunu söylemişti. Neyden, kimden? Artık inanmadığı o adaletten mi?

Otobüsten indiği zaman Adliye binasına yürümek için yaya geçidinin önünde durdu. Yayalar için yeşil ışık yandığında henüz birkaç adım atmasıyla karşı taraftan hızla gelen birine çarpması bir oldu. Yolun ortasındaki bu ani duraksama, siyah tişörtlü ve ensesine sarkan saçlarını yarım bir at kuyruğu ile tepeden toplamış adamla birkaç saniyeliğine bakışması, zamanın aktığını bile unutmasını sağladı.

You Gotta See Blood⎪yizhanOù les histoires vivent. Découvrez maintenant