Kısım Bir | Bölüm Yirmi Üç

64 4 0
                                    

Kitabımız için seçtiğimiz kahramanı okurların sevdiklerinden kuşkuluyum. Kadın okurlara ilişkin olarak kesin konuşabilirim: Sevmemişlerdir, çünkü kadınlar kahramanların kusursuz olmalarını, mükemmel olmalarını isterler. Bir kahramanın ruhsal ya da bedensel ufacık bir lekesi oldu mu, hapı yuttu demektir! Yazar ayrıntılı ruhsal çözümlemeler yapsa, onu bir aynanın gösterdiği gibi gözler önüne serse de, hiç umursamazlar bunları. Her şey bir yana, Çiçikov'un artık genç sayılamayacak bir yaşta ve topluca biri olması bile yeterince aleyhindedir onun. Kahramanın şişmanlığı asla bağışlanacak bir kusur değildir. Pek çok kadın başını çevirip, "Öğğ, ne iğrenç!" diyecektir. Heyhat! Bütün bunlar yazarın bildiği şeyler! Yine de o kendine kahraman olarak erdemli birini seçmedi... ama kim bilir, bizim öykümüzde de belki bugüne dek görülmemiş bir şey olarak, ilahi birtakım erdemlere sahip, Rus ruhunun eşsiz zenginliğini yansıtan bir erkek ya da en yüce ideallerle, özverilerle donanmış, dünyada eşi benzeri olmayan, kadın ruhunun tüm yüceliklerine sahip olağanüstü bir Rus kızı ortaya çıkabilir. O zaman öbür bütün halkların erdemli insanları bu kahramanların yanında sönük birer gölge olarak kalacaklardır, tıpkı canlı bir söz karşısında kitabın adeta ölü olması gibi. 

Büyük bir Rus hareketinin gerçekleşmesiyle, başka halkların ruhlarına şöylece bir dokunup geçen özelliklerin Rus ruhuna nasıl da derinden işlemiş olduğu görülecektir. Ama daha sonrasına ait şeylerden şu anda söz etmenin ne gereği var? Yazar gibi yaşını başını almış, iç disiplinini kurmuş, yalnız yaşamanın zihinsel duruluğuna erişmiş bir insana, delikanlılar gibi kendinden geçmenin hiç yakışmayacağı açıktır. Her işin bir yeri, zamanı var. Evet, her şeye karşın romanımıza kahraman olarak erdemli bir insan seçilmemiştir. Bunun nedenini de açıklayabilirim. Çünkü bırakalım da şu zavallı erdemli insan bir rahat soluk alsın artık. Çünkü olur olmaz herkesin ağzında bir erdemli insandır gidiyor. Çünkü adeta bir beygire döndürüldü erdemli insan: Üzerine binip, kıçına sopayı basmayan yazar kalmadı. Çünkü erdemli insanın anasından emdiği süt burnundan getirildi ve onda artık ne erdemin e'si, ne de kemik üzerine gerilmiş bir deriden başka bir beden kaldı. Çünkü erdemli insana hep ikiyüzlü davranıldı. Çünkü erdemli insana hiç saygı duyulmadı. Yeter artık! Sıra alçakları arabaya koşmada! Öyleyse biz de bizim alçağımızı koşalım arabaya!

Kahramanımızın biraz gösterişsiz, biraz da karanlık bir geçmişi var. Soylu bir ana babaya sahipti, ama kuşaklarca geçmişe giden bir soyluluk muydu bu, yoksa bireysel olarak edinilmiş bir soyluluk mu, orasını Tanrı bilir. Tipi de ana babasına benzemezdi. En azından, doğumunda hazır bulunan, cüce denilebilecek kadar kısa boylu bir akraba kadının bebeği kollarına alıp şöyle dediği biliniyor: "Hiç umduğum gibi çıkmadı bu oğlan! Büyükannesine benzese iyi olurdu, ama olmadı; atasözümüzde denildiği gibi: Kime niyet, kime kısmet! Ne anaya çekmiş ne babaya... buradan geçen pehlivana çekmiş bu oğlan!" Başlangıçta yaşam küçük çocuğun yüzüne pek gülmedi; önüne kar yığılı bir pencerenin soğuk, bulanık görüntüsünü andırıyordu hayat: Tek bir arkadaşı olmadan geçti bütün çocukluğu. Küçücük pencereleri yaz kış kapalı bir oda, sırtında kuzu postu uzun bir hırka, çıplak ayaklarında örme terlikler, inleyerek odada dolaşan ve ikide bir gidip köşedeki tükürük hokkasına tüküren hastalıklı bir baba... ve kendisi: Elleri, hatta dudakları bile mürekkebe bulanmış, gözlerini yazdığı yazıdan ayırmadan sürekli sedirde oturuyor: "Yalan söyleme, büyüklerin sözlerini dinle, erdemli ol!" diye yazıyor defterine. Odada sürekli şıpıdık şıpıdık terlik sesi ve bıktırıcı ödevinden sıkılan çocuğun yazdığı harflerin kimine bir kuyruk çektiğini, kiminin de içini doldurduğunu gördüğünde, babanın her zamanki bildik, sert sesi: "Yine mi haylazlık!" Bu uyarının ardından da kulakmemesinin iki uzun tırnak arasında sıkıştırılmasından duyduğu her zamanki tatsız duygu: Hayal meyal hatırladığı berbat çocukluk yılları böyleydi işte Çiçikov'un. 

Ölü CanlarWhere stories live. Discover now