8|Körelmiş Bıçak

8.6K 766 431
                                    

Oy vermeyi ve yorum yapmayı
unutma güzelim.
××××××××

Sessizliği sert ve acımasız bir şekilde bölen şimşekler,bir yaz yağmuruna göre çok azgınlardı.

Sanki tepemde çakıyormuş gibi hissediyordum,gerçi muhtemelen birazdan tepemde çakacaktı.

Üzerime,ölüme asla yakışmayan beyaz renginde,uzun bir entari giydirilmişti.

Ve beni meydanda idam edecekleri alana götürmek için,bir atlı arabanın içerisine koymuşlardı. Camı örten örtüyü biraz kaldırdığım zaman,ölümümü izlemeye gelen kalabalık halkı görmüştüm.

İnsanlar neden bu kadar,kana susamışlardı? Neden idamın başlaması için yüksek sesli tezahüratlar duyuluyordu?

Yaz yağmuru durmuş ve güneş sanki bu anı bekliyormuş gibi açmıştı birden. Oysa,yağmurlu hava ölüme daha çok yakışıyordu.

İki muhafız ve Silvanna tarafından,boynum yere eğdirilerek idam alanına ulaşmıştım.

Birleştirilmiş iki tahta arasına,kafamı koymuşlar ve önüne,kellemin fırlayacağı hasır sepeti koymuşlardı.

Hayatım,keskin ve körelmiş bir bıçağın soğukluğundaydı.

İnsanlar,benim kanımın dökülmesi ile,nefislerini doyuracaklardı.

Güneşin batmaya başladığı vakit,idam edilecektim. Güneş şuan en turuncu ve en sıcak olduğu zamandaydı. Yani güneşin batışına az kalmıştı.

Sadece güneşi izlediğim sırada,bir anda transparan siyah ince bir tül ile gözüm kapatılmıştı.

Rahatlıkla dışarıyı görebiliyordum. Ama insanlar görmediğimi düşünüyorlardı.

Genel anlamda hayatımızın olayı buydu,siz her şeyi görürdünüz ama insanlar sizi görmüyor sanarlardı.

Eski tip megafonlar ile,idamın tam şuan başladığını duyurmuşlardı.

Hafif yamuk bıçağını bileyen kadın,bıçağı en yukarı çıkarmış ve ipleri iyice kavramıştı bıraktığı dakika,her şey bitmişti.

Yaşadığım her şey,Kral Jeon,Jisoo,ailem,hayatım gözlerimin önünden geçmişti ve ben tek gram hareket edemeyecek hale gelmiştim.

Acı,korku,endişe ve üzüntü,canımı yakacak seviyeye ulaştığı için,gözümden tek damla yaş almıyordu.

Söylenilen garip,lanet ve büyü tarzı cümleler ve bir adamın etrafımda süreli su püskürtmesi ile,bıçağın bırakılma sesini işitmiştim.

Her şey üç saniyede gerçekleşmişti.
Büyük bir ordunun geldiğini belirten,at sesleri. Kafamı o tahtalardan çekip alan güçlü eller,ve kılıçlarını bilemiş halk.

Transparan örtüden bu kadarı anlaşılıyordu. Cidden bedenimin titrediğini şimdi fark etmiştim.

Ellerimin çözülmesi ile birlikte,gözümdeki kumaşta çıkmış ve rüzgarın etkisi ile gökyüzüne doğru savrulmuştu.

Arkamdaki bedenin kokusunu biliyordum. Bu kokuyu her yerde tanıyabilirdim. Bu sıcaklık sadece tek kişiye ait olabilirdi.

Kral Jeon,bu kadar kargaşanın içinde,kollarımdan tutmuş ve kendi bedeni ile üzerime hafif bir çatı yapmıştı.

Kraliçe Jennie ve ordusunun okçuları,kendilerine saldıran kişileri vururken,Kral Min ise kılıcı ile hiç çekinmeden,insanları kesiyordu.

Kısa süre sonra,yanımıza yaklaşan Kraliçe Jennie,Kral Jeon ve benim önümde koruma gibi durmuş ve bize gelen darbeleri engellemek adına,insanları hedef almıştı.

Bir muhafız,Kral Jeon'a kendi okunu getirince,o da bu kargaşanın içine Kraliçe Jennie ile katılmıştı.

Ordular,her ne kadar savunma yapsa bile,Kraliçe Jennie'nin kolunu sıyıran oku emgelleyememişlerdi. Fakat o bundan pek etkilenmiş gibi değildi. Asla bozuntuya vermeden,önü sarı arkası ile siyah olan saçlarını kendisine engel olmaması açısından toparlamış ve devam etmişti.

Arkamdan boğazıma dayanan keskin ve artık ne olduğunu bildiğim hançer ile korku ile bağırmıştım.

Silvanna'nın sert ve acımasız sesi kulaklarımızı delmişti.

"DURUN!" Ellerindeki kılıçları ve okları bırakmayan ordular ve halk,Silvanna'ya dönmüşlerdi.

"Bu alçak kaçak için mi hepsi? Eğer tam şuan vazgeçip,burayı terk ederseniz,sizi bağışlarım." Hançeri boynuma bastırarak,nefesimi keserek birkaç damla kan akmasını sağlamıştı.

"Bıra-" Kral Jeon konuşacağı sırada,Sivanna kendi boynuna dayatılan bıçak ile afallamıştı.

"Jisoo!" Jimin'in arkadan bağırışını duymuştum.

"Tek damla kanı daha akarsa,keserim." Affalayan Silvanna ile,Kral Jeon hemen elindeki bıçağı almıştı. Jisoo orada durmaya devam ediyordu.

Jimin ise Kral Min'in geçenlerde onu aldığı atın önünde endişe ile bekliyordu.

"Jisoo,arkama geç." Kral Jeon,net bir sesle konuştuğu zaman,Jisoo temkinli ve kontrollü bir şekilde Kral Jeon'un yanına,benimse yanıma geçmişti.

Yanıma gelir gelmez,arkadaşıma sıkıca sarılmıştım.

"Çok korkuttun bizi." Fısıldayan Jisoo ile sadece gülümsemiştim.

Kral Jeon,kılıcının ucunda bekleyen Silavannayı,birazdan öldürecek gibi duruyordu. Gözlerini karartmıştı.

"Beni öldürürsen seni yaşatacaklarını mı sanıyorsun?! Sende benimle beraber gelirsin Jeon!" Kral Jeon,dalga geçtiği belli olan ses tonu ile,konuşmuş ve beni kutsamıştı.

Sesinin her tonu güzeldi.

"Yeterince yıkıma sebep olduğun için ölmeyi hak ediyordun zaten.." Derin bir nefes alarak devam etmişti.

"Benim olana dokunarak,sınırını aştın Silvanna." Soğuk kanlılığı ile konuşmaya devam etmiş ve ardından,hiç acımadan kılıcını,Silvanna'nın karın boşluğundan geçirmişti.

Halk tekrar ayaklandığında,kendimizi ikinci bir çatışmanın ortasında bulmuştuk.

Jisoo'yu,beni ve Jimin'i,Kral Min at arabasına bindirmiş ve başımıza muhafız dikmişti.

Kısa bir sürenin ardından,Kral Jeon,Kraliçe Jennie ve Kral Min arabaya binmişlerdi.

Kral Jeon hiç beklemeden,dudaklarıma yapıştığı zaman,koskoca bir savaşın ortasında,ölümden dönmüş bedenimi, en çok güvenli hissettiği yere bırakmıştım.

Uzun süre dudaklarımı öpmüştü. Ve arabadan gelen seslere göre. Kraliçe Jennie Jisoo'yu ve Kral Min Jimin'i öpüyordu.

Onlara bunun nasıl olduğunu soracaktım ama şimdi,sadece özlediğim dudaklara odaklanabilirdim.

Elleri bel boşlığumu okşayan Kral Jeon,içimdeki ağlama hissini tetiklemişti.

Dudaklarımız ayrıldıktan sonra,Kral Jeon alnını alnıma yaslamış ve herkesi ilgilendiren cümleyi kurmuştu.

"Toplu kalmalıyız,bu saatten sonra.." Alnıma minik bir öpücük bırakmış ve kendisini dinleyen topluluğa dönmüştü.

"Gerçekten tehlikedeyiz."

××××××××
Bölüm nasıldı?

Birisi ile ortak kitap yazmak istiyorum. Mesajdan veya profilimdeki konuşma kısmından,bana ulaşabilirsiniz.

Hiç kitap yazmamış olmanız sorun olmaz. Belki destek olabilirim.

Sizleri seviyorum.

DİAMOND AND COAL|TAEKOOKWhere stories live. Discover now