4.8K 579 52
                                    

aklıma bir nehir akıyormuş akıyormuş gibi hissediyorum*

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

aklıma bir nehir akıyormuş akıyormuş gibi hissediyorum*

Taşıma çantasının fermuarını açarak elini içeri uzattı, kedinin sarı tüylerini okşarken kalbi acı ile kavruluyordu. Minik miyavlamasını duyduğunda ön patisini elinin üzerine bıraktı. "Minik Taetae'm" diye fısıldadı kediye, taksiciye adresi verdikten sonra arkasına yaslanmış ve halsizlikten başı kollarının üzerine düşmüş kedisi ile ilgilenmeye başlamıştı. Parmaklarının altındaki deriyi okşarken "İyi olacaksın." diye fısıldadı yeniden, tüylerini okşadı ve elini çekerek fermuarı kapadı. Taksi Han Nehri kenarındaki büyük rezidansın önünde durduğunda parayı vererek indi aşağı, en az yirmi katlı görünen binaya baktı. Kedinin taşıma çantasını eline alarak indi, kapıdaki görevliye kimliğini gösterdiğinde kapıyı onun için açtı, "Bay Kim'in dairesi on ikinci katta." dedikten sonra kapı arkasından kapandı ve içeri girdi.

Rezidansın bahçesi büyük ağaçlardan, küçük çiçek bahçelerinden ve iki küçük süs havuzundan oluşuyordu. Binadan içeri girdiğinde karşısına geniş bir hol çıktı, asansörler tam karşısındaydı. On ikinci kata basarak sırtını aynaya yasladı ve gözlerini kapadı, Taehyung'u görecek olmanın yanında tüm gün içinde yaşadığı korku ile dizleri titriyordu. Kapı açıldığında tek bir daire vardı koridorun ucunda, oraya doğru yönlendiğinde çantasında olan minik Taetae miyavlamaya başlamıştı. Çok fazla çantasında durmaya alışık olmadığı içindi belki de, kapının ziline bastığında beklemeye başladı. Kalbi deli gibi atıyor, dizleri titriyor ve yutkunmaya çabalıyordu. Kapı açıldı, Taehyung üzerinde beyaz Celine yazan tişörtü, siyah eşofman altı ile ve bileklerine taktığı ip bileklikler ile karşısında duruyordu. Yüzündeki gülümsemesi büyürken bir elini uzatarak boşta kalan elini tuttu Jeongguk'un, onu kendisine çektiğinde kolunu beline doladı ve sarıldı. Jeongguk tek kolu ile ona sarıldığında kapıyı kapattı arkasından, "Çok özledim seni." dedi Jeongguk'un kulağına, parmakları yavaşta olduğu yeri okşuyordu şimdi.

İçeri geçerken küçük bir koridor gördü, karşısında büyük bir salon ve salondan açılan bir kapı vardı. İki tane geniş koltuk yerlere kadar uzanan camların karşısına konmuş, solda tüm duvarı kaplayan ahşap bir kitaplık vardı. Sağ tarafında ise geniş bir tezgâh mutfak ile salonu ayırıyordu. "Evin..." diye başladı, Taetae yeniden miyavladığında onun konuşmasına izin vermedi, "Sanırım sıkıldı." dedi Taehyung, Jeongguk'a terlik verdikten sonda ayakkabısını çıkarmasının ardından onları portmantoya kaldırdı. Beraber salona geçtiklerinde Yeontan yattığı yerinden gelerek Jeongguk'un ayaklarını koklamaya başladı. Bakışları taşıma çantasındaki kediye kaydı, "Koltuğa geç bebeğim." dedi Taehyung, duyduğu hitap ile ona döndü ve dili dudakları arasında gezinen Taehyung'u gördü. Koltuğa oturduktan sonra kediyi taşıma çantasından çıkardı, Taehyung yemek için mutfağa gittiğinde Yeontan da koltuğa çıkmış, uzaktan kolları arasına aldığı Taetae ile bakışıyordu. Bir elini uzatarak Yeontan'a uzattı, parmaklarını koklayan Yeontan başını eline doğru yasladığında gülümsedi. Yerinden kalktı ve Jeongguk'a yaklaştı, burnunu Taetae'nin ayaklarına değdirdiğinde kolları arasında kıpırdandı kedi.

Taehyung elindeki tabakları masanın üzerine koyarken, Yeontan ile oynamaya başlamış kediye kaydı gözleri. Yeontan ile sorun yaşamayacağına emin olduğunda Taehyung'a yardım etmek için yerinden kalktı, büyük olanın kolları kendi beline dolanırken yüzündeki gülümseme genişledi, onu ilk gördüğü andan beri içinde yaşadığı hayranlığı onu tanıdıkça büyük bir sevgiye dönüşmüştü. Onu sevdiğini düşündüğü her an aslında daha fazla sevebileceğini fark etmişti. Parmakları Taehyung'un omzunu kavradı, "Taehyung..." diye mırıldandı, dolan gözleri ile kolları daha çok boynuna dolandı ve sıkıca sarıldı ona. Taehyung'un parmakları belini daha sıkı kavrayarak karşılık verdi ona, "Seni seviyorum, Taehyung." diye fısıldadı kulağına doğru, "Ben de seni seviyorum, Jeongguk." dedi Taehyung. Kollarını çekerek gözlerinden yaşlar süzülmeye başlamış minik sevgilisinin gözlerini sildi ve burnuna öpücük bıraktı. "Bana sürprizin vardı." diye hatırlattı Jeongguk, onun kolları arasından çıkarak mutfağa ilerledi yeni tabaklar getirmek için. "Yemekten sonra vereceğim." dedi Taehyung, arkası dönük olan Jeongguk'un ensesine minik bir öpücük bıraktı.

Karşılıklı masada oturduklarında Taehyung'un bakışları koltuğun üzerine yatan iki hayvana kaydı, Yeontan bir patisini kedinin üzerine atmıştı. Bu görüntü gülümsemesine, oradan da bakışlarını Jeongguk'a çevirmesine sebep oldu. Onun da kendisi ile aynı yere baktığını, dudaklarının kenarının kıvrıldığını gördü. Minik bir gamze belli etmişti kendini hemen, "Onlar bile çok iyi anlaştı." dedi Jeongguk'a, önündeki et yemeğinden alan sevgilisini izledi. Bir an kendine hakim olamayarak mesaj atmıştı Jeongguk'un hikaye yazdığı hesabına. Kafası o gün yeterince karışıkken hikayenin de bölümıile dayanamamıştı. İyi ki yazmıştı, şimdi karşısında kendi yaptığı yemeği tadan çocuk ona gülümserken hiçbir şeyin önemi yokmuş gibi hissediyordu.

wishing on a star' taekookWhere stories live. Discover now