«Her Şeyden Uzak Bir Gün»

295 33 56
                                    

Güneş ışıkları Alluriana'nın olduğu odayı aydınlatırken evde küçük bir telaş hâkimdi. Daha doğrusu tek bir kişi tüm evi dolduran bir telaşa neden olmuştu. Evde sadece Alluriana ve o telaşlı zavallı vardı.

Alluriana gözlerine giren günışığı ile her zamanki gibi aynı saatte gözlerini açtı. Yavaş hareketlerle yattığı yerde doğruldu. Yerde yatmıştı. Evet, yerde yatıyordu. Kendine gelebilmek için bir süre bekledi. Ağzından akan salyaları sildi. Kuş yuvasına dönmüş saçlarına baktı. Akşam nasıl uyumuştu?

Odanın kapısı yavaş hareketlerle açıldı. "Günaydın Riana-chan! Çok komik uyuyordun. Ben de uyandırmak istemedim." Alluriana kahverengi saçlı arkadaşına gülümsedi. İlk defa arkadaşının evinde kalmıyordu.

Hatta turnuvalar sonrası genelde birbirlerinde yatıya kalırlardı.  "Günaydın Tooru. Nasıl göründüğümü düşünmek bile istemiyorum." Kahverengi saçlı olan gülerek arkadaşına telefonundan bir fotoğraf gösterdi. Uyurken çekmişti...

"Bak çok şekersin! Biraz salyan akmış ve saçların kuş yuvasından daha karışık olsa bile!"

Beyaz saçlı olan saçlarını düzeltti homurdanarak. Bunu fotoğraflamasına gerek yoktu. "Çok iyi moral veriyorsun. Ev neden yanık kokuyor?" Tooru'nun yüzü İwaizumi'yi görmüş gibi oldu. Yüzündeki kan çekildi resmen.

"Bir şeyler hazırlamaya çalıştım. Bence yaptım da!"

Alluriana yüzünü buruşturdu. Tooru'nun yemek yapamadığını herkes biliyordu. Üstündeki yorganı attı. Üstünü düzeltti. "İkimiz de zehirlenmeden önce bir şeyler hazırlasam iyi olacak. Sağlıklı bir şeyler."

Tooru başını sallamakla yetindi sadece. Annesi bir saat önce evden çıkmıştı. Alluriana ile tüm gün takılmayı planlıyorlardı. Tabii ki Tooru'nun antrenmanı vardı. Antrenman için gittiğinde büyük ihtimalle genç kız Tokyo'ya geri dönerdi. Finaller yakındı zaten. Yaku'ya İngilizce çalıştıracağına söz vermişti.

Alluriana mutfağa girince geri kaçma isteğini bastırmak istedi. Önce tezgahı temizlemeliydi. Eline bir bez alırken Tooru'nun masaya oturmasını izledi. "Biraz fazla mutlu gibisin? Nedeni nedir?"

Tooru gülümsedi. Zaten anlatmak için zaman kolluyordu. Alluriana'nın anında farketmesine şaşırmamıştı. "Son zamanlarda anlattığım kız arkadaşımdan ayrıldım." Alluriana tezgahı silerken başını salladı. Tahmin edilebilirdi. Ama beyaz saçlı kızın istediği cevap bu değildi.

"Çünkü?" Tooru çenesini sandalyenin sırt yaslama yerine yasladı. Alluriana'nın o leb demeden leblebiyi anlaması bazen ürkütücü oluyordu. Yine de çoğu zaman konuşmasına gerek kalmıyordu.

"İwa-chan bana at gözlükleri ile gezdiğimi söyledi!"

Alluriana kıkırdadı. İwaizumi Hajime her zamanki gibi lafı dolandırmadan söylemişti. Beyaz saçlı bunu onaylaması Tooru'nun sırtına ok saplanmış gibi hissetmesine neden olmuştu. "Haklı. Eee? Çıkardın mı at gözlüklerini?"

Tooru başını salladı. İwaizumi'nin ona patronluk taslaması ilk defa bir işe yaramıştı. Yine de iç çekti Oikawa Tooru. Evet, bu sorunsuz gibi görünen çocuğun da sorunları vardı. "Nana-chan'ın beni sevdiğini biliyor muydun?"

Alluriana yumurtaları kırarken başını salladı. Tooru hariç herkesin bildiğinden emindi. Sonuçta Tooru hayranları ile vakit geçirmeyi sevse bile Nanami'ye geldiğinde iş, kör oluyordu.

Hayır, bu bir popüler çocuk ve tersleyen kız masalı değil. Nanami ciddi ciddi sorsalar Tooru'yu yakışıklı gördüğünü, ona hayran olduğunu belirtiyordu. Tooru'yu terslediği, ondan kaçtığı yoktu.

Nekomata'nın Torunları {Haikyuu!}Where stories live. Discover now