Episode 16'

1.7K 215 62
                                    

Yeis, telefonunu ağlamaktan şişen gözlerine lanet okuyarak kapattı ve cebine koydu. Okula gelmemişti henüz ve gitmek de istemiyordu. Zaten okula sadece bir amaçla gidiyordu. O da, sevdiği çocuğu görmekti.

Jimin'i gördüğü ilk andan beri onu seviyordu. Gördüğü ilk gün, bir köpekle kavga ediyordu.

"Hey! Beni takip etmeyi kes!"

Jimin, peşinden gelen köpeğe tekrardan bakıp ofladı. Peşinden gelen köpek, okula gelene kadar onu bırakmamıştı.

"Bak şimdi, ben okula giriyorum. Sakın geleyim deme! Orası köpekler için yasak, tamam mı?"

Köpek havlayarak sanki onu onaylıyordu. Bu Jimin'i gülümsetmişti.

İşte Yeis, o zaman ona aşık olmuştu. Onu ilk gördüğünde, onun ilk gülüşünde...

Jimin, okula girerken bile peşinden gelmeye devam eden köpeği, okul görevlisi durdurmuştu.

O anlar, Yeis'in zihninde canladığında buruk bir tebessüm oluştu yüzünde. Sevdiği çocuk, şimdi neredeydi? Ne yapıyordu? Özel mesele dediği şey neydi?

Tüm bu düşünceler aklını kurcalarken, nereye gittiğini  bilmediği bir şekilde yürümeye devam ediyordu. Kulağındaki kulaklık, Jimin'in söylediği şarkıyı kulaklarına bir ninni misali iletirken, kafasındaki şapka ve ağzındaki maske, onu tanınmaz bir hale getiriyordu.

Bunu seviyordu, insanların içinde yabancılaşmayı...

Kimse onu tanımasın istiyordu, eğer tanısalar kötü bir şey olacak gibi hissediyordu.

Çantasını yanında bulunduran Yeis, içerisinde bulunan suyunu çıkarıp az miktarda içti. Daha sonra ilaçlarını alıp almadığını kontrol etti. Hepsi yanındaydı.

Eğer küçük bir kalp sancısı gerçekleşirse ilaçlarını kullanmalıydı. Aksi takdirde, çok kötü şeyler olabilirdi. Bu, onun umurunda değildi. Sonuçta şu an sadece 3 haftası kalmıştı.

3 hafta sonra ameliyata girecekti. Ve yaşama ihtimali baya düşüktü. Doktor son zamanlarda baya heyecanlı görüyordu Yeis'i.

Bunun nedeni apaçık ortadaydı...

Kafasına ölümü koyan Yeis, ne olursa olsun sevdiği çocuğa sevdiğini söylemek istemiş ve 1 hafta önce ona instagramdan mesaj atmıştı. Jimin'in güzel bir kalbi vardı. Onu kibarca reddetmesini beklerken, onunla konuşmayı kabul etmesi oldukça şaşırmasına neden olmuştu. Aynı zamanda bir o kadar da mutlu olmasına...

Oysa Jimin, kendini bir boşlukta hissediyordu ve belki de aniden gelen kız, onu 1 aylığına da olsa hayata döndürmeyi başarabilirdi, diye düşünmüştü.

Ama ikisinin de hesaba katmadığı bir şey vardı;

1 ay sürecin sonunda neler olacaktı?

O zaman her şey, eskisi gibi mi olacaktı?

Yeis, nereye geldiğini bilmiyordu ve bunu pek de umursadığı söylenmezdi. Son zamanlarda çok umursamazdı. Umursadığı tek şey, sevdiği çocuktu. Ve o da, onun umurunda değildi.

Elini boynuna götürdü, melek şeklinde olan kolyesini kavradı. Bunu ona, Jimin almıştı. Hayatında aldığı en güzel hediyeydi, onun için. Yüzündeki gülümseme, ilerideki pamuk şeker satıcısını gördüğünde daha da genişledi.

Şeker onun bünyesi için yasaktı, ama dediğim gibi, pek de umursamazdı. Pamuk şekeri çok severdi. Hızlı adımlarla satıcının yanına gitti.

"Bir tane, mavi pamuk şeker alabilir miyim?"

Satıcı, gülümseyerek mavi bir pamuk şeker uzattı. Cebinden çıkardığı bozuk parayla ödeme işlemini hallederken, elindeki pamuk şekere aşkla bakıyordu.

Mavi almasının sebebi ise, sevdiği çocuğun en sevdiği renk olmasıydı.

Pamuk şekerin paketini açmadan hemen önce etrafa baktı. Az ileride çocuk parkı vardı. Oraya gitmek için ilerlemeye başlarken bankta oturan birini gördü. Biraz daha incelerken bunun Jimin olduğunu görmesiyle kaşları çatıldı. Elindeki telefona bakıyordu sürekli. Ne yapıyordu orada?

Cebinden telefonu çıkarıp, hemen uygulamaya girdi. Çevrimiçi olduğunu görmesiyle kalbi daha da hızlı attı. Onun yazmasını bekliyor, olabilir miydi? İhtimali bile, kalbine zarardı. Titreyen elleri, klavyenin üzerinde dolaştı.

k.yeis: Nerdesin?

Aniden gelen mesajla, içindeki endişe daha da arttı.

parkjimin:
Sana ihtiyacım var.

Terleyen elleriyle parka doğru yaklaştı. İşte o an, içinden gelen şeyi yapmaya karar verdi...

𝐘𝐞𝐢𝐬, 𝐓𝐞𝐱𝐭𝐢𝐧𝐠「 PJM 」Where stories live. Discover now