xxxxxxiii

12.6K 918 249
                                    

{Bölüm texting değil, teşekkürler.}

Cuma, 15.30

Atlas: Dersten çık, dün girdiğimiz eski soyunma odasına gel.

Ata: Şu an hoca sınav konularını veriyor.

Ata: Neden geliyorum bu arada?

Atlas: Zaten kasmıyorlar sizin sınavları, alırsın arkadaşlarından.

Atlas: Sorma gel.

Ata: Atlas gelemem amk.

Ata: Senin yüzünden anlamadım kadının dediklerinin yarısını.

Atlas: Sanki normalde çok dinliyorsun da.

Ata: Oğlum nasıl çıkayım sınıftan şu an ya? Milletten not almak deveye hendek atlamaktan daha zor.

Atlas: Peki sen bilirsin, teklif var ısrar da var ama olmuyorsa yapacak bir şey yok.

Atlas: Başımızın çaresine kendimiz bakacağız artık.

Ata: Ne oldu ki?

Atlas: Hiç ya.

Atlas: Demiştim ki dudaklarının tadına bakarım belki.

Atlas: Sonra öyle yetinmezdik...

Atlas: Neyse gelmiyorsun madem uzatmanın alemi yok giriyorum sınıfa.

Ata: Sen girme hiç benim giresim geldi şu an.

Atlas: Karar ne yani?

(Görüldü, 15.40)

Ata: Pardon hoca bakıp duruyordu yazamadım.

Atlas: Bana ne amk hocanın ne yaptığından, ben daha çok senin ne yapacağınla ilgileniyorum.

Ata: Allah belamı versin ki ne yapacağımı çok iyi biliyorsun.

Atlas: Çabuk gel, kapıdayım.

(Görüldü)

|Atlas|

Dün geldiğimizde karanlık olan odanın ışıklarını açmış, daha içerideki küçük bölmeye geçmiştim. Geçmek bilmeyen saniyeleri sayarken kapının sesini işittim. Gelmesi uzun sürmemişti.

Son günlerde tek düşündüğüm oydu. Yaklaşan sınav haftasının gerginliğini bile hissedemiyordum, ki bursumu koruyabilmek için notlarımı korumak zorunda olduğum düşünülürse sınavların beni strese sokmuyor oluşu oldukça sıradışı bir durumdu. Kendimi hiç böyle bir durumun içinde bulmadığımdan, hala kabullenmek çok zor, çok uzaktı. Fakat tıpkı söylediği gibi yapıyor, düşünmüyordum. Eskiden imkansız olduğunu düşündüğüm bu ihtimal bile çok daha basit gelir olmuştu. Düşünmemek ilk defa bu kadar kolaydı.

Sahiden, nasıl yakalanmıştım bu hisse? Genç olabilirdim, ama bir daha gerçek anlamda umutlu hissedebileceğime hiç inanmamıştım. Gel gör ki öyle hissediyordum, onun yanında en azından, çok iyi hissediyordum. Bağımlılık bu olsa gerekti. Kendinize istediğiniz kadar söz verin, size yaşatacağı hisse aşina olduktan sonra onu bırakmanız imkansız hale geliyordu. Zararlarına ya da onsuz geçirdiğiniz anların vereceği tüm ızdıraplara karşın size tattıracağı birkaç haz kırıntısı, yaşatacağı birkaç cennetten saniye hepsini katlanılabilir hale getiriyordu. Tadı dilimin ucunda iken uyuşuyordum çünkü, deliriyordum, sersemliyordum.

Boynuzlu Melek [BoyxBoy]Where stories live. Discover now