"Yaşamayı bileydim yazar mıydım hiç şiir?"

1K 123 75
                                    

Sıfır, iki, altı ve sıfır, üç.

İçim sıkılıyor.
Anlatamamaktan ve sadece izlemekten.

Bir insan anlatmak ister çünkü. Gerekli gereksiz her konudan bahsedip etrafı neşelendirebilir, tatları kaçırabilir, yüzleri gülümsetebilir.

Anlatmak, içinden bir parça koparabilmektir.
Bana kalırsa biraz cesaret işi, tabii benim meselelere büyüteçle bakmak gibi bir huyum var.

Ne bileyim, cevabını kendime dahi veremediğim sorular çıkıp duruyor karşıma. Sanki birisi boğazımı kavramış da ağzımdan çıkacak cümleyi kolluyor.
Bana tek düşen izlemek, izliyorum.
Sahibini bilmediğim bir çift elin tehdidi altında insanları izleyerek yaşıyorum.

Anlatsam gülecekler, "Öyle iş mi olur?" diyecekler, arkamdan sallayan birkaç başıboş olacak biliyorum, korktuğum bu mu sanıyorlar?
Benim korktuğum neresinden tutmaya çalışırsam çalışayım kaçıp giden bir hamam böceğine dönüşmesi dünyanın. Varsın iki besili el sarılı kalsın boynumda, konuşmam hiç susarım. Bir tek hayatı yakalayamamak koyar, derdim de sıkıntım da bundan ibaret. Hiç kimsenin beni bilmediği bencil, sağır, obur bir hamam böceğinin sırtında yaşamak istemiyorum bu hayatı ne olursa olsun.
Oysa ben en çok yaşamayı istemişimdir. Şimdi üçüncü bir gözle bakıyorum da; bugünü yaşamak, yarını yaşayacak olmak heyecanlandırmadıkça kalbimi ne anlamı var ki?

Diyorum işte yine diyorum. İçim sıkılıyor.
Kimselerin derdimi bilmeyişinden, ani bastıran sebepsiz gülücükleri etrafa saçmaktan sıkıldım artık.
Elimi ısırarak hıçkırmaktan da.
Yaşamak, gülmek ve ağlamaktır. Ağlarsın ve sonra şirin bir kedi güldürür yüzünü. Ansızın bir bakarsın çok gülmekten düşen gözyaşların eski pişmanlıklara ait olur. İkisi arasında dönüp durduğumuz bir çarktır hayat. Ve şimdi bu çarkta koşmaktan usandıysam ne mana çıkarabiliriz?

Otomatiğe bağlamış gibi her sorana ne kadar iyi olduğumdan bahsetmek de yordu beni.
Ama anlatamamak, en çok anlatamamak yaralıyor sanki. Anlatsam her şey geçecekmiş gibi geliyor. Anlatsam her şey biter mi sahi?

Ne önemi var oysa ağlamanın, gülmenin? İnsanlar inanıyorsa anlatmadıklarıma, bilmedikleri içimin ne önemi var?
Bir çift el diyorum ya hani başından beri; ha bir parmak batmış boğazıma ha bir bakış, önemi yok bunların. Hiçbir izi yok çünkü boğazıma çöken yalnızlığın.

Tüm mesele anlatamamaktan ileri geliyor.
Gözlerimin içine kimse bakmadıktan ve dudağımın nasıl kıvrıldığına bir şahit dahi bulunamadıktan sonra...

İçim sıkılıyor işte.

rly
"Bir şeyi çok derinden hissedip de anlatamamak diye bir dert vardı."

penceremden suratsız uzanıyor ellerim  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin