"neden sigara içiyorsun?"
"inlemenle aynı sebepten ötürü."
"bunu durduramadığın için mi?"
"kesinlikle."
buna izin verseydi, tenindeki sigara kokusu alışabileceğim bir şeydi.
[ çeviri. orjinali navent_'e ait ]
Boğazındaki yumru midesindeki bulantı kadar şiddetli değildi. Zihni bunu yapmaması için çığlık atarken kalbi ne olursa olsun bunu yapmaya hazırdı.
Belki de o haykırışı dinlemeliydi. Belki de bir anlık hevesle buna kalkışmadan önce oturup düşünmeliydi.
Nasıl olsa bunu yapsa bile hiçbir şey daha iyi olmayacaktı ve en sonunda sadece incinmiş olacaktı. Ama belki de buna değerdi?
Taehyung yumruklarını sıkarak kendini toplamaya çalıştı. Merdivenlerden inerken avuç içleri terlemeye başlamıştı. Aklını anlamsız şeyler kurcalıyordu. Ama şu anda düşünmesi gereken asıl şey hepsinden daha önemliydi.
Yemek masasında kristal avizenin görkemli ışıkları altında oturan ailesi gibi.
Gözlerini onlara iliştirdi. Babası masanın başında oturuyordu. Keskin kahverengi gözlerini kısarak telefonuna bakıyordu.
Büyük ihtimalle sekreterinden gelen bir mesajı okuyordu. Şüphesiz satışlarıyla ilgili olan yüzlerce rapordan biriydi.
Annesi ise önündeki porselen fincanla onun tam karşısında oturuyordu. Fincanın içindeki buharlaşan çay odayı tatlı bir aromanın kokusuyla doldurmuştu. Japon bestecilerle ilgili bir kitabı okuyordu. Her zaman müziğe bir ilgisi vardı.
Oradan bakıldığında garip bir şekilde gayet huzurlu gözüktüklerini söyleyebilirdiniz. Aslında Taehyung sohbet edecek konu açmadıkça anne ve babasının doğru düzgün iletişim kurduğunu göremezdiniz. İkisi de Taehyung'un bu huyunu kimden aldığını anlayamamıştı.
Her ne kadar Taehyung'un gözlemlediğine göre ortam sakin olsa da, diyeceklerinin kaosa neden olacağının farkındaydı.
Bazen bunun hayatında başarabildiği tek şey olduğunu düşünüyordu.