umut etme sebebiniz nedir? neden hayallerimiz daima şu anda bulunduğumuz zamandan kaçma üzerinedir? neden gerçeklerden kaçarız?
bu soruları kendime çok sık sormaya başlamıştım. kurduğum her hayalin yaşadığım hayata karşı duyduğum memnuniyetsizliği gidermek adına zihnimi süslediğini fark etmiştim. ne zaman bir umut tomurcuğu zihnimin karanlık bir köşesinde filizlense kalbim gerçekleşmeye en yakın ihtimalin yarattığı heyecan yüzünden hızla çarpıyordu.
talihsiz biri değildim. bunu biliyordum fakat her insan gibi bencildim ben de. daha iyi bir yaşam sürmek istiyordum ve bunun için ne olsa feda etmeye hazırdım.
minho da böyle düşünüyor olmalı ki onu yüksek okul konusunda desteklememin gerçek olduğuna kendini inandırmış, kanada'da bir üniversite okumayı seçmişti. ikimizin de sınavı başarılıydı fakat benden birkaç puan yüksek alıp burs kazanmıştı. aslına bakarsanız burslu yurtdışı üniversitesine giden yolu ona yalnızca üç soruyu yanlış çözerek açmıştım.
minho saf değildi, akılsız da değildi. onu 'her ne olursa olsun' destekleyeceğimi, geleceğini benim için bir kenara atmaması gerektiğini söylerken aslında bunu yapmasını hiç istemediğimi söylediğimi de biliyordu.
yalnızca inanmak istiyordu. daima onu desteklediğime, başka bir ülkeye gitmesini sorun etmeyeceğime inanmak istiyordu. ben de buna inanmak istiyordum. o kabul mektubunu evine doğru taşırken jisung'un yüzündeki alaylı gülümseme bana minho'yu kaybettiğimi açık açık söylerken ve zarfın üzerindeki soğuk damga bunu tescillerken kalbimde oluşan sancıya rağmen minho'nun gitmesinin onun adına daha iyi olacağına inandırmaya çalışıyordum kendimi.
minho'nun bana vazgeçtiğini söylemesini istiyordum. belki bir ihtimal mektubun bir red mektubu olduğunu düşündüm. minho üzülecekti fakat benim kollarımda üzülecekti. bana sarılıp göğsümde ağlarken ona her şeyin yoluna gireceğini fısıldayacak, içten içe gitmiyor oluşunun beni mutlu etmesine izin verecektim.
ama böyle olmadı.
minho ona verdiğim zarfı açıp sevinçle kahkaha attı ve kollarıma atladı. beni sevinçle öptü ve başardığını söyledi. ama ben öyle acımasızdım ki, onun ağlamasını, gözyaşı karışmış öpücükleri buna tercih ettim.
o an bir kez daha net bir şekilde anladım. gerçeklerden kaçmak için hayaller kurmak, gerçekleri yaşamaktan daha çok acı veriyordu. ve ben her seferinde kendime acı çektiriyordum.
*
bir de bayıl istiyorsan hyunjin
ŞİMDİ OKUDUĞUN
güzelliğini çarpıtan aynalar ≽ hyunho
Fanfictionbu berbat dünyada bile her insanın payına bir muzice düşerdi. benimki para, şöhret gibi şeyler değildi. benim mucizem lee minho'ydu.