1.Bölüm: Taş Ocağındaki Genç![Düzenlendi]

2.4K 230 63
                                    

**Bu bölüm 11 KASIM 2020 tarihinde yeniden düzenlenmiştir. Bu tarihten önce okuyanlar yeniden bir göz atsa güzel olabilir. Bu tarihten sonra okuyanlar ise iyi okumalar yorumlarınızı eksik etmeyin.**

Soğuk geçen kıştan sonra gelen bahar, Kawmi Kıtasının tarihine kazınacak olayların başlangıcı olmuştu. Birçok krallık, liderlerinin suikast ile öldürülmelerinden sonra bir kaç ay içinde parçalanmıştı. Krallıklarda güçlü olan kişiler, kendilerini kral veya kraliçe ilan etmişti. Ancak onların hükümdarlığını reddeden diğer güçler, kendini hükümdar ilan edenlere karşı savaş başlatmıştı. Krallıklardaki iç savaş o kadar şiddetli ve kanlıydı ki bugün hükümdar olan kişinin ertesi günü kellesi şehir sokaklarında dolaştırılıyordu. Kawmi Kıtası yaz aylarının sonuna geldiğinde tamamen savaşa ve kaosa teslim olmuştu.

Sarı Güneş Krallığı Toprakları Başkent Arkos Şehri...

Güneş krallığının başkenti Arkos şehrinde yapılar göz alabildiğince parlıyordu. Ancak şehrin sokakları bomboştu. Yaz mevsimini yaşıyor olmalarına rağmen hiç kimse dışarıda değildi. Sokakta yaşayan hayvanlar bile ortalıkta görünmüyordu. Başkentte, görenlerin hayranlıkla baktığı Kraliyet Sarayında ise olağanüstü bir hal vardı. Sarayın içi adeta asker kaynıyordu. Askerler, sarayın koridorlarında tek sıra olmuş, elleri silahlarında hazır bir halde bekliyordu. Savaş Salonunda 12 kişi büyük bir haritanın çevresinde oturmuş hararetli bir şekilde bir konu hakkında tartışıyorlardı. Salonda bulunan insanların yüksek rütbeli olduğu rahatlıkla seçilebilirdi. Tahtın iki yanında elit askerler bulunuyordu tahta ise genç bir adam oturuyordu. Adamın kafasında şatafatlı bir taç vardı. Kral tahtında yayılarak oturmuş elindeki kılıcı yere sürekli yere saplayıp çıkartıyordu. Kral, tartışan komutanlarına bir bakış attı ve elini yavaşça havaya kaldırdı. Onun bu hareketi salondakileri sessizliğe gömmüştü. Kral, kılıcını hafifçe kaldırıp, saçlarına ak düşmüş bir adamı gösterdi.

"General Kun! Rapor ver!"

Kral, sert ve soğuk bir dille konuşmuştu. Kılıçla işaret ettiği general krala baktığında bakışlarında saygı vardı. Ancak bu saygı tamamen sahteydi. Çünkü karşısındaki kral oldukça genç ve deneyimsizdi. Savaş salonunda kılıç çıkartmak uğursuzluk getirirdi. Üstelik kral kılıçla generali işaret etmişti. Bu hareket generali doğrudan aşağılamıştı. Adam istifini hiç bozmadan ayağa kalktı ve kıyafetini düzelttikten sonra konuşmaya başladı. Adamın elinde uzun demirden yapılma bir çubuk vardı adam çubukla haritadaki bir şehri göstererek konuştu.

"Kralım, Lord Seur ve yandaşları Serhaph Şehrinde ki birliklerimizi köşeye sıkıştırmış vaziyette. Askerler daha fazla onlara karşı direnemez. Destek talep ediyorlar..."

Kral bir anda elini kaldırdı. General Kun ise kralın hareketi ile sessizleşti. Genç kral, elindeki kılıçla generalin gösterdiği noktayı işaret etti.

"Buna siz sebep oldunuz general. Tahtıma uzanan dilleri taşıyan o başları kesmediniz! Şimdi de kalkmış bana benim hükümdarlığımı reddeden o hainlere destek göndermemi mi istiyorsun? Benim topraklarım arasında Serhaph şehri artık yok!"

General kralın sözlerini duyunca yumruğunu sıktı. Genç kral'ın sözleri bir krala asla yakışmıyordu.

"Askerlerimiz sizin tahtınızı korumak için ölüyorlar Kral Olyver. Onlara sırtınızı dönemezsiniz."

Kral Olyver derin bir nefes verdi ve bir anda ayağa kalktı. Onun bu hareketi Generallerin dikkatli bir hale bürünmelerine yetmişti. Kral ağır adımlarla, General Kun'un önüne geldi ve adamın gözlerinin içine baktı. Onun bakışları oldukça soğuktu. Kral sert ve yüksek bir şekilde konuştu.

Destan - Kitap 2Where stories live. Discover now