#3

15 2 0
                                    

Kafasını yanındaki çocuğa çevirip "konuşmayı sevmem " dedi en duygusuz ses tonuyla. Asıl sebebi insanları daha iyi çözebilmekti oysaki. Ama çocuk bunu farketmedi. Bitmeyen sigarasını ayağıyla söndürdükten sonra, eğilerek alıp yanındaki küçük çöp kutusuna attı. Bu onun tuhaf takıntılarından biriydi. Çocuk, onu dikkatle izlerken bakışlarını okul binasına çevirdi. Daha önce de kendisine benzemeye çalışan insanlarla karşılaşmıştı. Oysaki o hep göz önünde olmaktan kaçınmıştı, mümkün olmadığını bilerek. Çocuk bir şeyler anlatmaya başlayınca ilgilenmediğini göstermek için cebinden çıkardığı kulaklığı taktı. Yanından uzaklaşan çocuk, okul binasına girince dinlediği rap müziği Vivaldi ile değiştirdi. Bu müzik onun daha rahat düşünmesini sağlıyordu. Telefonu kapşonlu hırkasının cebine koyacakken ekrandan yansıyan, alnındaki yara izi gözüne ilişti. Bu görüntü dört yıl öncesine götürmüştü onu. Ters şeritten gelen gri araba canlandı zihninde. Sonra, babasıyla kendini araçtan çıkarmak için gelen iki adamın yüzünü getirdi gözlerinin önüne. Babası daha kalıplı olduğundan önce Umut çıkartılmıştı araçtan. Kendini -Umut'u- taşıyan adam onu uzaklaştırdığında geciken iki adamın yanışını hissetti adeta. Arkadaşı yanan adamın haykırışı doldurdu kulaklarını.

Ağlamamak için bakışlarını gökyüzüne çevirdi. En son annesi öldüğünde ağlamıştı. Babası gibi bir adam olabilmesi için onun kadar güçlü durmalıydı. O hep böyle düşünürdü. "On yıl oldu. " diye fısıldadı istemsizce. Gerçektende on yıldır ağlamıyordu. Kulağa basit gelen on yıl ne zor geçmişti onun için. İç çekince genzinin sızladığını hissetti. Müziği kapatıp klasörleri sildikten sonra kulaklıkla birlikte telefonunu da cebine koydu.

Tekrar insanları izlemeye başlayınca kendisi hakkında konuştuklarını farkettiği, dokuzuncu sınıflardan, sekiz kişilik, kızlı erkekli gruba dikkat kesildi. "Ya tamam, babasını parasıyla okuyor ama bu da fazla hani." dedi kıvırcık saçlı esmer kız. Bir yandan da saçlarının kabarıklığını azaltmaya çalışıyordu. Onun hemen sağındaki sarışın kız, arkadaşının bileğini tutup "Sen karışma Esma" dedi. Uğraşmak istemiyormuş gibi bir tavrı vardı. "O da okulda sigara içmesin o zaman. Sanki babasının okulu ya." dedi omuz silkip. Bunun üzerine sarı ve kıvırcık saçlara sahip olan çocuk, yapmacık bir şekilde öksürüp konuştu. "Doğru babasının değil onun okulu." Daha sonra ekledi. "Ailesi ölünce buna kalmış. Yanında sürekli bir kız var. O da sevgilisi değil, en iyi arkadaşıymış. Zaten soyadı ERDEM, okulun adıyla aynı. Ümit ERDEM'in oğlu. Bir ara çok popülerdi duymuştursunuz.

" Tam olarak doğru olmayan bilgilerdi bunlar, ama çoğu doğruydu. Bunun üzerine bütün bakışlar Umut'a çevrildi. Zehir yeşiline dönen gözlerini, kısarak bakınca tek tek çevrilen bakışlar aynı anda okul binasına yöneldi.

O anda okula gelen Simay, gözüne kestirdiği arkadaşına doğru yürüdü. Yuvarlak yüzü ve kaşlarının üzerinde biten kahkülleriyle,Umut'un aksine çok masum bir görünümü vardı simayın. Bilinenin aksine dokuzuncu sınıfta tanışmıştı umut'la . Ümit bey'i kurtaracağım derken kendi canından olan adamın kızıydı Simay. Kısa boyuyla Umut'un küçük kardeşi gibi dursada sadece bir yaş vardı aralarında. Umut okula geç yazıldığı için aynı sınıfa gidebiliyorlardı.

Simay yanına gelince dizkapaklarının üzerine çöküp boylarını eşitledi "Hani benim günaydın öpücüğüm? " Simay boyuna yapılan göndermeye ve aynı zamanda arkadaşının şirinliğine gülümseyerek "doğru" dedi. Önce dudaklarını büzüp yanağını öpecek gibi yaptı ama tam öpecekken, elleriyle kafasını eğip ısırdı. Yalancı bir kızgınlıkla"Çek o pis dişlerini, kızların aşık olduğu kepeksiz saçlarımdan ufaklık." dedi Umut.

Simay bunu duyunca çok büyük bir hata yaparmışçasına telaşla ellerini çekip Umut'un yaptığı gibi sahte bir ciddiyetle"Affet beni Yüce Zeus "dedi. umut da Simay'ın oyununa ayak uydurarak "Öyle deme kız çocuğu, Allah çarpar." diyip günün ve haftanın ilk kahkahalarını atmaya başladı.

Onlar için pazartesi sendromu diye bir şey olmadığının kanıtıydı bu. Onlar yüksek frekanslı kahkahalar atarken çevredekiler onlara garipser bir şekilde bakıyor, bu da onların daha çok gülmesine sebep oluyordu.

UMUTWhere stories live. Discover now