♧11♧

248 24 34
                                    

   Sabah gözlerimi açtığımda kendimi huzurlu hissettmiştim. Sanki vücudumdan yılların yorgunluğu çekilip alınmış gibiydi.

 
   Belimdeki kolları hissedemediğim için yataktan kalktığımda etrafımda Yoongiden bir iz görememiştim. Kapıyı aralayarak odadan çıktığımda etrafta hiç hareketlilik olmaması garibime gitmişti.

 
    Salona girdiğimde bahçe kapısını açık gördüğüm için o tarafa yönelmiştim. Bir süre bahçede yürüdükten sonra onu görmüştüm.

    Üzerinde bir kedi ile yere uzanmıştı. Kediyi karnından yukarıya kaldırmıştı. Alnındaki saçları geriye düşmüş, alnı açılmıştı. Yüzündeki büyük gülümsemeyle kediye bakıyordu. Kedi ise patileriyle ona uzanmaya çalışıyordu. Çok tatlı bir görüntüydü.

   Kafasını bana çevirdiğinde kedi ellerinden göğüsüne atlayarak orada yatmaya başladı. O ise kafasını bana çevirmiş dirsekleri üzerinde dururken şaşkın ve büyük gözlerle bana bakıyordu.

 
   "Niye öyle bakıyorsun?" Diye sorduğumda gülmeye başlamıştı. "Sen güldün. Gerçekten güldün. Seni ilk kez gülerken görüyorum."

  
    Gülmüş müydüm yani? Hayatımda ilk kez. Ne zaman başlamıştım peki gülümsemeye?

   Kollarında kediyle yanıma geldiğinde daha dikkatli incelemiştim kediyi. Bembeyaz tüyleri, masmavi gözleri vardı. Elimi yavaşça tüylerine uzattığımda yumuşacık olduğunu fark etmiştim. Elimi kediye uzatmamla kafasını avucuma sürtmüştü. Tekrar güldüğümü hissetmiştim. Gülümsemek, o kadar da kötü bir his değildi.

   "Meğer az önce kediye gülmüşsün. Bende bana gülümsedin diye sevinmiştim." Tripli konuşmasına karşın gülümseyerek gözlerinin içine bakmıştım. Yutkunarak tekrar konuşmuştu.

   "Her zaman gülümsesen olmaz mı? Hep bana gülümsesen?"

   Kafamı sallayarak tekrar konuşmuştum. "Olur. Hep sana." Hissettiğim duygular da neydi? Sanki bir kalbim var gibi hissediyordum.

   Gülümsedi ve beni mutfağa ilerletti. Kediyi yere bıraktıktan sonra buzdolabından beyaz bir şişe çıkardı. Bir vampirin buz dolabında neden süt olur ki? Kediye sütü koymuş ve iki kadeh çıkartıp içlerini kanla doldururken konuşmuştu.

     "Bugün seni bir yere götüreceğim." Bana uzattığı kadehi alırken bende konuşmuştum.

  
   "Nereye gideceğiz?" Kadehinden bir yudum almıştı.

   "İnsanların dünyasında bir arkadaşımı ziyaret edeceğim. Seninde gelmedi istiyorum.Mon partenaire'eşim'"

    "Arkadaşın bir insan mı?" Beni kafasıyla onayladığında yüzümü buruşturmuştum.

   "İnsanlarla neden arkadaş oluyorsun ki? Hepsi güvenilmez canlılar."

   "Arkadaşım kötü biri değil o bir doktor. Onu mutlaka seversin." Bardağından son yudumu aldı ve tekrar konuştu.

   "Bugün her saniye boyunca gülümsemen için elimden geleni yapacağım. Çünkü çok güzel gülüyorsun."

    Bardağımdan son yudumu aldığımda elimden tutarak beni yatak odasına çcekiştirdi. Beni yatağa otutturduktan sonra dolabına yönelerek beyaz bir T-shirt ve mavi yer yer yırtıkları olan bir kot ceket çıkartıp bana uzattı.

   "Umarım sana olur. Elimdeki en küçük kıyafetler bunlar. Kapının önünde seni bekliyorum."

  Dışarıya çıktığında üzerimdeki siyah kazaktan kurtularak yerine bana verdiği T-shirtü giydim ve uçlarını pantalonumun içine soktuktan sonra ceketide üzerime geçirdim. Saçlarımı da bileğimdeki tokayla yukarıdan sıkı bir şekilde topladım ve kapıyı açtım.

Mühür || MYGOnde histórias criam vida. Descubra agora