#3

102 15 1
                                    

Bazı şeyler için zamana ihtiyaç vardı. Bir bitkinin büyümesi aylar sürebilirdi, sevdiğin birinin ölümünü atlatmak ise yıllar.
Ancak ait olduğun kişiyi bulmanın yalnızca saniyelerini alması tuhaftı.
Güzel şeylerin şeylerin ,olmak için, zamana ihtiyacı yoktu. Tabi o zamanlar ikisinin de bundan haberi yoktu.

Jeongin son kurabiyesini de ağzına tıkıştırdıktan sonra tabağını önündeki sehpanın üstüne bıraktı."Hyung, zehirleneceğimi düşünmüştüm ama bunlar gerçekten lezzetli." Dedi tatlı bir şaşkınlıkla "Küçükken annen böyle güzel şeyler yaptığı için çok şanslısın."

Hyunjin çocuğun son cümlesinde küçük de olsa kırık bir şeyler olduğunu sezmişti yine de onu rahatsız edecek hiçbir şey sormamaya karar verdi.
"Sanırım öyle.Annem arkadaşlarla okuldan geldiğimizde bize bunlardan hazırlardı." Aklına gelen şeyle gülümsemesine engel olamadı. "Ders çalışacağımızı söyleyip ders dışında her şeyi yapardık."

Arkadaşlar, Jeongin'in de arkadaşları vardı. Ancak bazen onları kaybederdiniz. Büyük bir sebebi olmak zorunda değildi. Yalnızca bazen paylaştığınız anılar öyle silikleşirdi ki aranıza farkında bile olmadan uçurumlar gelirdi.
"Onlarla hala görüşüyor musun,Hyung?" Dedi merakla . Jeongin L koltuğun kısa ucuna uzanmıştı o yüzden Hyunjin ona üstten bir bakış attı.
"Elbette, gerçekten yakın olduklarımla hala görüşüyorum. Bazılarıyla ise sadece yıllık buluşmalarda."
Ve belki de yıllar sonra ilk kez, Jeongin arkadaşlarını özlediğini farketti.
"Bir sürü arkadaşın olmalı Hyung, Benimle dost olmak istemeni anlamıyorum" alaycı söylemişti ama Hyunjin bu konuda ciddi olduğunun farkındaydı.
"Jeongin" hyunjin'in ciddi ses tonuyla kafasını ona çevirdiğinde ağzına tıkıştırılan kurabiyeyi çiğnemeye çalıştı. "Beynin çalışmayı kesti sanırım,biraz daha ye sen"
Jeongin çocuğun öfkeli bakışlarını geçirmek için şirinlikler yapmaya başladığında Hyunjin dayanamayıp onun bu sevimli hallerine gülmüştü.
————
Hyunjin ,Elindeki kartı yüzündeki pis sırıtışla birlikte Jeongin'in gözü önünde salladı." Üzgünüm ama Hyungun sana acımayacak, şimdi 4kart çekme vakti!"
Jeongin, elinde salladığı kart çektirme jokerini gördüğünde dudaklarını büzerek homurdanmaya başladı.
"Kişisel algılama,kazanmak doğamda var " Hyunjin ukalaca omuz silkip konuştuğunda Jeonginin birden değişen yüz ifadesini farketti. İyi de neden sırıtıyordu bu çocuk.
Bu sefer Jeongin kahkaha atarak kart çektirme kartını önündeki desteye fırlattığında neşeyle bağırdı. "Uno! Şimdi 8kart çekmelisin"
Hyunjin bunu beklemediği için yaşadığı mental çöküşle öylece kaldığında bu sefer Jeongin öne doğru eğilip fısıldadı. "Kişisel algılama Hyung,kazanmak doğamda var işte"

Film bitikten sonra Hyunjin ona ne yapmak istediğini sormuştu. Jeongin'in aklında istediği bir şey vardı ancak onun için çok erken olduğunu,Hyunjin'i daha yeterince tanımadığını düşündüğünden bunun yerine oynayacak biri olmadığı için kaldırdığı Uno'yu getirmiş ve oynaya başlamışlardı.
Şimdi ise Hyunjin'in yüzündeki ifadeye baktıkça daha çok eğleniyordu.
"Yah! Jeongin,cidden kötüsün." Omuzlarından itip Jeongin'in koltuktan düşmesine sebep olduğunda bu çocuğun daha da gülmesine sebep olmuştu. "Yah! Sana diyorum"
Bu sefer yerinden doğrularak hala yerde yatan çocuğun başına dikildi.
Kendisine tepeden bakan Hyunjin'in sinirli yüz ifadesi Jeongin'i daha da neşelendirdi ama yavaşça kazağının kollarını sıyırdığını farkettiğinde gözleri kocaman açıldı.
"ne yapıyorsun? Sakın-" daha cümlesini bitiremeden Hyunjin onu gıdıklamaya başladığında onu ittirmeye çalışırken bu sefer gıdıklandığı için deli gibi gülüyordu.
"O kadar gülmen boşa gitmesin dedim" diyerek bu sefer Hyunjin alayla güldüğünde Jeongin ona yalvarmaya başladı.
"Hyung ah! Anlaşabiliriz!" Jeongin üstüne eğilen Hyunjin'e tekme atarak yanına düşürdüğünde elbette ki onu gıdıklamaya kalkmak gibi bir aptallık yapmayacaktı.Hyunjin ondan fiziksel olarak güçlüydü ve kendini tekrar yerde bulması an meselesi olurdu. Bunun yerine kendisine yaklaşan Hyunjin'e barış işareti yaptı ve kendisi de yorulduğundan olsa gerek pes edip kendini koltuğa attı.
Bu sefer ikisi de koltukta iki farklı ucuna uzanmış nefeslerinin düzene girmesini bekliyordu.
"Jeongin,iyi biri olduğumu nereden biliyorsun?" Diye sordu Hyunjin. Dirsekleri üzerinde doğrulmuş artık doğrudan gözlerine bakıyordu. "Beni tanımıyorsun? Kötü niyetli biri de olabilirim."
Muhtemelen normal biri asla tanımadığı birine karşı bu kadar rahat davranmazdı. Ancak Jeongin,Hyunjin'in kafede konuştuklarında ciddi olmadığını düşünse dahi bir psikopat olabileceğini, bunu bir saniye için bile düşünmemişti. Sebebi çocuğun iyi birine benzemesi değildi, sadece..
"Sıkıldım" dedi yalnızca. Hyunjin'in anlamadığını farkedince devam etme ihtiyacı hissetti. "Çok odalı evimde yalnız yaşıyorum hyung, bazen ölsem cesedimin ne zaman bulunacağını düşünüyorum. Bir sürü kutu oyunum, son teknoloji oyunlar alacak, tatile çıkacak param var ancak bunları yapacak kimsem yok. Yalnızca canım sıkılıyor."
En kötüsü de Jeongin'in arkadaşlar istememesiydi. Yalnız hissettiği ve dostlarını özlediği zamanlarda bile yeni birilerini hayatında istemiyordu. Anılara takılı kalmak onu yenilerine sahip olmaktan alıkoyuyordu.
"Lüksemburg!" Hyunjin yattığı yerden doğrularak emekleyerek Jeongin'in yanına geldi.
"Ne?" Jeongin hiçbir şey anlamamıştı.
Hyunjin, tam karşısında dikildiğinde kendisine soru işaretiyle bakan çocuğa gülümsedi. "Hep Lüksemburg'u ziyaret etmek istemişimdir. İnanır mısın çok küçük ama huzurlu bir yer. Yaza doğru çok güzel olur"
Jeongin'in şaşkın suratına bakıp utangaçça elini ensesine attı. "Tatile gitmek istediğini sanmıştım,"
Birden tatil fikrine kendini kaptırdığı ve bu kadar istekli olduğu için utandı.
Jeongin Hyunjin'in yanaklarını farkedince ne düşündüğünü anlayıp gülümsese de çabucak bunu sakladı.
"Eğer bir psikopat değilsen bunu düşünebilirim," dedi şüpheci bakışlar atarak. Hyunjin, kendisiyle dalga geçtiğini anladığında bağırarak Jeongin'in üstüne yürüdüğünde Jeongin gülerek onu savuşturdu. "Ah! Gerçekten de öyleymişsin hyung."
————
Bir süre Jeongin'e arkadaşlarıyla lisede yaptıkları yaramazlıklardan bahsettiğinde onun kendisini ilgiyle dinlemesi hoşuna gitmişti, kendinin bile unutmaya yüz tuttuğu bazı anılar konuştukça aklına gelmiş ve o zamanki halleri Jeongin'in hayretle gülmesine sebep olmuştu.
Hyunjin de tıpkı yaşıtları gibi dünyayı değiştirebileceğini sanıp bunun yerine dünyanın kendisini değiştirmesine izin veren gençlerden biriydi.
Jeongin'in uykusunun geldiğini farkettiğinde gitmesi gerektiğini söylemiş ancak o zaman saatin ne kadar geç olduğunu farketmişti.
"Bugün için teşekkürler hyung,gerçekten çok eğlendim."
Kendisine eşlik eden Jeongin ile dış kapıya geldiklerinde Jeongin'e cevap vermeden önce,ilk girdiğinde dikkatini çekmeyen çerçeveleri farketti. Girişin yanında içlerinde minimalist çizimler olan, merkezde bebek mavisi,diğerleri beyaz olacak şekilde uyumlu yerleştirilmiş birkaç çerçeve vardı. Ve sonra Jeongin'in kurabiye yerken söylediklerini anımsadı.
Hyunjin aklına gelen fikirle mavi çerçeveyi asılı olduğu yerden çıkardı. "Bunu buradan çıkaralım, diğerlerinin yanına yakışmıyor" dedi çerçeveyi çirkin bir şeye bakıyormuş gibi elinde çevirirken.
Jeongin başta şaşırsa da birkaç saniye düşünmüş, çerçeveyi Hyunjin'in elinden kapmıştı. "Sana katılmıyorum"
Hyunjin bu sefer kendisine uzatmasını ister gibi elini uzatarak "Burada bir sürü çerçeve var zaten, bir tanesi çıksa kötü durmaz"diye söylendi.
Hyunjin'in bu ısrarcı hareketi Jeongin'in kaşlarını çatıp huysuzlanmasına sebep olmuştu
"Ama şekli o tamamlıyor, üstelik diğerlerine renk de katıyor Hyung,onu indirmeyeceğim" dedi kararlılıkla. Hyunjin'in çerçevesini küçümsemesi hoşuna gitmese de kendisini onları seviyordu.

Hyunjin kafasını yere eğip gülmeye başladığında Jeongin bu hareketlerine anlam veremiyordu. Acaba bir aptal gibi bu sefer neyi gözden kaçırmıştı "Niye gülüyorsun,Hyung?"
Hyunjin kafasını yerden kaldırıp kendisiyle gözgöze geldi.
"Bana bir sürü dostum varken neden seni istediğimi sordun ancak sen bir sürü çerçeven varken neden onu da istiyorsun"dedi çerçeveyi işaret ederek. "Cevap belli, çünkü şekli tamamlıyor ve ona renk katıyor."
Ardından ne diyeceğini şaşırmış Jeongin'e göz kırparak dış kapıyı araladı. "Yarın katalog çekimleri için şehir dışına çıkıyorum. Cuma çekimden sonra seni alırım, küçük bir yolculuğa çıkacağız"

***
O günden itibaren her kızdığında bana "çok kötüsün" dedin. Asıl sen kötüsün Hyunjin, kalbim için çok kötüsün. Çünkü o, sen ne zaman gülümsesen hiç atmadığı bir ritimde atıyor.

Sachi || hyunin Where stories live. Discover now