1

4.9K 371 539
                                    

[Seulgi & Irene - Monster]

Selamlar!

Nasılsınız bakalım? Umarım iyisinizdir çünkü ben muhteşemim!

Öncelikle bu fici habersiz yazdığım ve ufak tefek spoilerlarla geçiştirdiğim için özür diliyorum fakat bunu yapmam gerektiğini hissetim. Çünkü ben önceki vampir kurgumda herkese sürpriz fic sürpriz fic diyerek bir sürü spoiler verdim, fakat sonrasında fici bir türlü devam ettiremedim sürekli bir eksiklik çıkıyordu ve bu da bir süre sonra sinirlerimi bozmaya başladı. Dedim ki ben vampir kurgusu yazamıyorum, en iyi yazdığım şey ne? Bam, ortaya bu çıktı. Sonrasında bunu gizli saklı yazma kararı aldım çünkü öncesinde spoiler verirsem beklentileri yükseltirdim ve sonrasında fici yazamayacak olursam bu hepimiz için kötü olurdu.

Ayrıca sürpriz fic 2 buçuk ay uğraştığım bir ficti ve o kadar özenmeme rağmen bir türlü olmadı. Bu yüzden bu fice hiç önem göstermedim. Bir süre sadece boş boş yaşadım, ilhamın bana gelmesini bekledim çünkü yoktan bir kurgu çıkarmaya çalıştığımda başarılı olamayacaktım. Sonrasında elbette bahçedeki ilham köşemde (genelde ilham gelen yer) aklıma bu fic geldi ve hiç üzerinde düşünmeden yazıverdim, her zaman yaptığım gibi, fici yazarken kurguladım ve ortaya güzel şeyler çıktı.

Sürpriz ficle size umut verip sonrasında ortaya bununla çıktığım için üzgünüm ama bence bunu önceki sürpriz ficimden daha çok seveceksiniz. Ayrıca bu atacağım son fic olacak, bundan sonra yayımdaki ficlerimle uğraşacağım yani bir daha yeni fic yok sadece yb 💪

Hiç uzatmadan bölüme geçelim o zaman.

Hepinizi seviyorum, iyi okumalar!

•••

31 Mart 2000 South Korea, Seoul

İki küçük çocuk çimlerle kaplı tepede oturmaktaydı. Güneş yavaş yavaş bulutların arasına saklanıyor ve masmavi gökyüzü turuncu renk alıyordu. Şehrin bir kısmı tepeden net bir şekilde gözükürken yan yana oturan minik bedenler birbirlerine kaçamak bakışlar atıyordu.

Siyah uzun saçları elmacık kemiklerine doğru dökülen çocuk ceylan gözlerini arada bir yanındaki esmere çeviriyor, siyah boncuk gözleri esmerin kehribar rengi gözleriyle buluştuğu anda hızla önüne dönüyor ve küçük parmaklarıyla oynuyordu. İri burnunu arada bir kırıştırıyor ve ince dudağına zıt kalın kalan alt dudağını büyük tavşan dişleriyle ısırıyordu. Dudağını kemirdiği sırada dudaklarının kenarlarında küçük gamzeler oluşuyordu. Siyah kısa kollu tişörtü onun bedenine göre büyüktü. Gri eşofmanının altına giydiği siyah spor ayakkabılarıyla tamamen sportif bir havası vardı. Buraya gelirlerken üstünde siyah bir kapüşonlu hırka vardı fakat yanındaki esmer ona üşüdüğünü söylediğinde hemen üstünü çıkartıp ona giydirmişti.

Onun aksine yanındaki esmer daha şıktı. Üstüne giydiği ince beyaz bluz omuzlarından dökülüyor ve hafif belirgin köprücük kemiklerini gösteriyordu. Üstünde yanındaki çocuğun verdiği kapüşonlu hırka vardı ve hırka onun için büyüktü, bu yüzden sadece parmakları gözüküyor, ellerinin geri kalanı kapüşonun kollarında kalıyordu. Beyaz spor ayakkabılı ayaklarını sallıyordu. Yüzü ise henüz 10 yaşında olan bir çocuğa göre oldukça güzeldi. Kahverengi düz saçları alnına dökülüyordu, yay gibi kaşlarının altındaki çekik kehribar gözler ışıl ışıldı. İri dudaklarını sürekli diliyle turluyor ve büzüyordu.

TRAICIÓN DEL MAGO | tkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin