TRAICIÓN DEL MAGO | tk

3

Selamlar!

Umarım iyisinizdir gençler. TDM icin cok guzel planlarim var umarim bir aksaklık çıkmaz🙂🔫

Biliyorsunuz ki black swan (💘) goya yarısmasındaki birincilerden biriydi, bu yüzden bu seneki goyaya TDM ile katılmak istiyorum, o yüzden tdm'e öncelik veriyorum, diğer ficlerime de yb gelecek elbette. Umarım tdm de bs abisi gibi birinci olabilir💘🤘

Neyse hic uzatmiyorum sizi bölüme aliyorum.

Hepinizi seviyorum, iyi okumalar!

•••

6 Haziran 2001 Güney Kore, Seul

''Önüm arkam sağım solum sobe! Saklanmayan ebe!''

Taehyung hızla yumduğu ağaçtan ayrıldı ve küçük gözlerini kısıp etrafına bakındı. İki küçük çocuk, Jeonların evinin geniş bahçesinde saklambaç oynamaktaydı. Bu oyunu çok iyi oynadığını düşünen Jungkook, bahçenin en uzak köşesindeki süs çalılarının ardında çökmüş Taehyung'u bekliyordu. Taehyung ise küçük ayaklarını dikkatlice yere basıyor ve her yere bakıyordu, Jungkook'un yakınlarda olduğunu, her an ortaya çıkacağını düşünüyor, bu yüzden de yumduğu ağaçtan asla ayrılmıyordu.

Taehyung etrafı iyice kontrol ettikten sonra yavaşça açılmaya başladı. Sinsi ve temkinli adımlarla ağaçtan uzaklaşıyor, kalın dudaklarını tedirgin bir şekilde yalıyor ve kehribar gözlerini kısıyordu. Jungkook ise eğildiğinden dolayı oldukça rahatsızdı fakat rekabetçi ruhu kazanmak zorunda olduğunu haykırıyordu. Uzun siyah saçları gözlerine giriyordu, Jungkook ise kafasını iki yana sallayıp tutamları yanlara doğru savuruyordu.

Taehyung dudaklarını büzerek etrafta öylece geziyordu. Jungkook hiçbir yerde yoktu, ağaçtan gittikçe uzaklaşmıştı, Jungkook'un şimdiye kadar ortaya çıkacağını düşünüyordu. Pür dikkat etrafı dinliyordu, bu sırada da umutsuzca etrafta dolaşıyordu. Jungkook ise onu göremiyordu, çalılardan bakıyordu fakat Taehyung onun görüş açısına henüz girmemişti. Bu durum onun canını sıktı, bu yüzden yan taraftaki süs çalısına doğru emekledi ses çıkarmamaya özen göstererek. Çalı değiştirdiğinde Taehyung'u net bir şekilde görmüş oldu. Ağaçtan oldukça uzaktaydı, fakat Jungkook'un saklandığı çalılığın hizasındaydı. Ağaca ulaşabilmesi için önce Taehyung'u geçmeliydi. Dikkatini dağıtmanın bir yolunu aramaya başladı.

Tam o sırada aklına bir fikir geldi ve çöktüğü yerde taş aradı. Aradığı taşı bulduğunda tavşan dişlerini gösterecek şekilde güldü ve yanına döndü. Nefesini tuttu ve elindeki sağ tarafındaki çalılara doğru, sanki gölde taş sektiriyormuş gibi yan bir şekilde fırlattı. Böyle atmasının amacı elbette havadan atarsa, Taehyung'un taşı görecek oluşuydu. Taş tam istediği gibi biraz uzağındaki çalıların arasına düşüp yüksek çıtırtı sesleri çıkarttığında Taehyung hızla o tarafa döndü. Etrafına son bir kez bakındı, sonrasında yavaş adımlarla çalılara yürümeye başladı. Jungkook saklandığı çalıların arasından Taehyung'un ondan uzaklaşışını izliyor, an kolluyordu. Taehyung çalıların tam önüne geldiğinde Jungkook sanki koşu yarışındaymış gibi hazırlandı, Taehyung çalıları elleriyle ittirip ''Sobe!'' dediği anda Jungkook çalıların arasından fırladı ve ağaca doğru koşmaya başladı.

Taehyung kandırılmanın verdiği sinirle ardından koşmaya başladı. İki çocuk da ağaca doğru bir yarış veriyordu, fakat Jungkook Taehyung'dan daha hızlıydı. Taehyung yenileceğini fark ettiğinde kıvrak zekasını konuşturdu ve koşmayı bırakıp yere çöktü. Sol ayak bileğini tuttu ve büyük bir çığlık attı. Hemen ardından vücudunu sanki ağlıyormuş gibi hareket ettirmeye başladı. Jungkook'un bu numarayı yutacağını biliyordu, beklediği gibi de olmuştu. Jungkook duyduğu çığlık sesiyle koşmayı bırakıp hızla arkasına dönmüştü, Taehyung'un yerde ağladığını gördüğünde, birkaç adım uzağındaki ağacı bıraktı ve öncekinden daha hızlı koşarak Taehyung'un yanına çöktü. ''Taehyung! Taehyung! İyi misin?! Neren acıdı?! Düştün mü yoksa?! Bana bak!''