İkinci Bölüm

2.9K 69 15
                                    

Multimedya: Cenevre (Modelin adını ne yazık ki bulamadım ama siz biliyorsanız yorum olarak yazabilirsiniz)


Bir hafta geçti aradan. Yeniden Pazartesi günündeydik.

"Benim işim bitti," dedim, bilgisayarımı kapatırken. "Saat kaç?"

"Dört. Erken bitirdin," dedi Ela.

"Bugün şansıma az dosya vardı." Ceketimi giyinip saçlarımı geriye attım ve çantamı koluma taktım. "Siz daha burada mısınız?"

"Eh, ben daha bir-iki saat daha buradayım," dedi Ela.

"Aynen bende," dedi Ayça, esneyip gözlerini oluştururken.

"E, iyi, peki. Ben çıkayım öyleyse. Yarın görüşürüz."

"Görüşürüz," dediler aynı anda.

Ve sonra ofisten çıktım.

Metro durağına doğru yürürken yolumu kısaltmak için kestirme yola saptım. Burası taşlık bir alandı. Kısa boylu bitkilerin çoğunlukta olduğu bir yer.

Yol boyunca ilerledikçe yol daha da ıssızlaştı. Ellerimi ceketimin cebine sokup adımlarımı hızlandırdım.

Fakat bir süre sonra hala yola çıkamadığımı fark edince durdum ve etrafıma bakındım.

Kum, taş ve bitkiler haricinde hiçbir şey yoktu.

Neredeydim ben?

"Lanet olsun," diye fısıldadım, etrafımda bir tur döndükten sonra. "Kayboldum. Hangi akla hizmet kestirme yola girersin ki Cenevre? Aptal Cenevre, aptal..."

"Size yardımcı olabilir miyim?"

O melodik ama kalın erkek sesini duymamla irkilerek arkama döndüm.

Bu adamdı.

"Sen..."

"Evet, o bardaki adam."

Bana doğru bir adım ilerlediğinde bir adım geriledim bende.

"Nasıl buldun beni?"

"Kaybolduğunuzu gördüm. Zaten buralardaydım. Size yardım etmek istedim."

"Ben... Sadece kestirme yoldan metroya ulaşmak istemiştim."

Elini bana doğru uzattı.

"Size yardım edebilirim? Tabii sizde isterseniz?"

Duraksadım.

Kabul etmeli miydim?

Titrek bir nefes aldım. "Buradan nasıl çıkılacağını biliyor musunuz?"

"Biliyorum. Lütfen, gelin benimle," dedi ve yeniden elini uzattı.

İç çekip pes ettim ve adamın elini tuttum.

Adamın elini tutmamla beraber adama elimi sertçe kavradı ve beni kendisine çekti.

"S-siz ne yaptığınızı-..."

"Şşş," dedi ve koluma bir iğne batırdı. Sızıyla iç çektim. Ama anında uyuşmuş gibiydim. "Canın hiç acımayacak Cenevre. Söz veriyorum."

Görüşüm bulanıklaştı.

Hatırladığım son şey adamın beni kucağına almasıydı.

Gözlerimi yavaşça açtım.

Başım zonkluyor, bedenim sızlıyordu. Öylesine yorgundum ki...

Mırıldanarak hareket etmeye çalıştım. Fakat başarılı olamadım. Hislerimi yavaşça kazanırken el ve ayak bileklerimin çok sıkı bir şekilde bağlanmış olduklarını fark ettim.

RehineWo Geschichten leben. Entdecke jetzt