23° İddia

2.1K 224 522
                                    

Hongjoong öpüşmelerinden birkaç dakika sonra Seonghwa'nın omzuna başını koyup, sızmıştı. Seonghwa bir süre kucağında olan Hongjoong'la beraber başını geriye atmış, şoku atlatmaya çalışmıştı. San az önce gördüklerinden sonra kendine gelmek için su içmiş, ardından heyecanla hyungunun dibinde birmişti.

"San, sırası değil. Sarhoştu ve öptü, onun için bir değeri olduğunu sanmıyorum." Seonghea başını kaldırma gereği duymadan geçiştirmişti. Umutlanmaya gerek yoktu.

"Hyung, o öpüşmeden sonra ayılması lazımdı!" Bağırdığında Hongjoong sıçrayınca Seonghwa göz devirerek San'ın poposuna vurdu. "Bağırma lan, uyuyor."

"Ama hyung, hayatımda bu kadar ateşli be tutku dolu bir öpüşme görmemiştim bu barda." San sandalyeyi ters çevirip oturarak, sırt kısmına kollarını yasladı. Hayranlıkla ikisini izliyordu. "Çok ateşliydiniz be!"

"San sabrımı mı sınıyorsun? Taksi falan çağır buraya, eve dönmemiz gerekiyor."

"Bence biraz daha kalın. İkinizinde dudakları kıpkırmızı ve şiş." Seonghwa elini ağzına koyup kaldırdığı başını tekrar arkaya attı. "Of! İtmem gerekirdi, çok suçlu hissediyorum. San, ona aşık olmamı diledi. Sence gerçekten istemiş midir yoksa saçmalamış mıdır?"

"Hyung, sarhoş insanlar genelde doğruları söyler. Bu seviyedeyken söylüyorsa, içten içe isteyip sana söylememek için kendini zorlamıştır. Bence çok büyük bir şansın var." San kocaman gülümserken, hyungu kararsızlıkla durumu değerlendiriyordu.

"Boşa umut veriyorsan ağzına sıçarım." San gülerek hyunguna baktı. "Uyuduğunda çok masum görünüyor. Uyanıkken şeytan gibi. Ha, bir de sana karşı masum sadece."

Seonghwa gülümseyerek elini yumuşak yanağa koyup yavaşça sevdi. "Çok seviyorum onu, dengesiz hareketlerini, yalnız kaldığımızda bebek gibi olmasını, uyuduğundaki masumluğunu, korktuğunu, cesur olduğunu.. Bedeninden büyük kalbini seviyorum."

"Çok duygusalsın, peçete getireyim mi?" Seonghwa ona gözlerini kısarak baktı. "Sizin gibi azgın değilim en azından. Geçen akşam banyodan çıktığını unutmadım."

San'ın yanakları kızarırken hyungu gülmüştü. "Geç oldu, taksi çağır hadi." San başıyla onaylayıp telefonunu çıkarıp birilerini aradıktan sonra masayı toparladı. "Çıkmana yardım edeyim mi taşıyabilir misin?"

"Taşırım, teşekkür ederim. İyi geceler sana." Seonghwa küçük bedeni kucağına alıp bardan çıkmıştı. Hongjoong refleks olarak Seonghwanın boynuna sarılmış, dışarı çıktıklarında üşüdüğü için ona sokulmuştu. San elinde polarla koşarak dışarı çıkmıştı. "Hyung! Bekle, üşümesin."

Seonghwa yere çöküp dizine oturttuğunda San ona poları giydirmiş, hyungunun kucaklamasına yardım etmişti. Taksiye bindiklerine başını omzuna yaslatıp, kendisi de cama yaslandı.

Eve gelmek üzereyken Hongjoong mırıldanıp, gözlerini araladı. Başını kaldırmaya bile hali yoktu.

"Ortalığı ne kadar karıştırdım?"

"Çok fazla. Ayıldın mı?" Hongjoong başıyla onaylayıp omzundan sarkan eli tuttu. "Çişim geldi, eve çok var mı?"

"Az kaldı."

Köşeyi döndükten sonra taksici evin önünde durmuştu. Beraber arabadan indiklerinde, Hongjoong dengesini sağlayamıyprdu.

"Ya! Yürüyemiyorum, çişim var!" Hâlâ çok ayılmamıştı ki, buna ağlamaya başladı. Seonghwa gülerek Hongjoong'u sırtına aldı. "Sakın üstüme işeme Hongjoong, yemin ederim atarım seni yere."

FRIENDS || SEONGJOONGWhere stories live. Discover now