Unutulmayan / 2

2.9K 389 514
                                    


"Neler yapıyorsun, yani işte, görüşmeyeli?"

Aptal mısın diye bağırdı Harry kafasının içinde kendisine. Böyle söylenir mi? Sanki bilmiyorsun ne yaptığını, söylesene onu adım adım takip ettiğini!

"California'da biraz zaman geçirdim. Yeni bir iş için birkaç hazırlık yapıyordum. Oradan sonra Los Angeles'a geçtim, en son oradaydım."

Onunla. Eleanor ile. Bunu onun yüzüne bağırmak istiyordu. Bildiğini ve bunun onu nasıl mahvettiğini, yıllar içinde nasıl tükettiğini ona saatlerce bağırmak istiyordu. Ama sadece yüzüne bakmakla yetindi. Güzel kırmızı dudaklarına baktı. Onu yakan ve içini titreten mavi gözlerine baktı. Nasıl olur da küçük bir çocukken onu delirten bu dudak ve gözler, şimdi kocaman bir adam olmuşken de delirtmeyi başarıyorlardı? Kendi yazdığı sözler kulaklarında yankılandı. 

"aynı kırmızı dudaklar, aynı mavi gözler

tadı çok tatlı, çok gerçekçi görünüyor

eskiden hissettiğim bir şey gibi geliyor

ama gördüğüme dokunamıyorum..."

Sessizliği biri bozmak zorundaydı. Sıkıcı, gündelik bir muhabbet açılmış bile olsa devam etmiyordu. Onlar birbirini tanıyan iki basit insan değillerdi. Sadece eski iyi arkadaş da değillerdi. Bu yüzden öyleymiş gibi davranmak her geçen saniye imkansızlaşıyordu.

"Şarkılarını canlı dinlemek daha güzeldi." dedi Louis yüzündeki hayran gülümsemeye engel olamayarak. 

Harry hemen yakaladı. "Şarkılarımı mı dinliyorsun?"

"Tabi ki dinliyorum."

Harry hala sinirli hissediyordu. Geldiği için. Hiçbir şey yokmuş gibi bir anda geldiği için. Hayır. Gittiği için. Hiçbir şey olmamış gibi gittiği için. Zamanında onu bırakıp gittiği için. Onları şu an bu duruma getirdiği için. 

Hem flörtöz, cilveli, hem de ukala, umursamaz bir tavrı aynı anda takınmaya karar verdi. Koltukta iyice yerleşti. Bacak bacak üstüne attı. 

"Hmm, öyle mi?" dedi hem ilgili hem de ilgisiz bir ses tonuyla. "Favorin hangisi?"

Louis afallamıştı. Ondan böyle bir tavır beklemiyordu. Sinirli miydi yoksa ona kur mu yapıyordu? Anlamaya çalıştı. Kafası daha da karıştı. "H-hepsi." dedi bir an toparlayamayarak. "Seçim yapabileceğimi sanmıyorum. Çok başarılı hepsi."

"Neden geldin Louis?"

Harry bir anda, hiç duraksamadan sormuştu. İsmini ağzına almayalı o kadar zaman olmuştu ki, garip hissetti. Bir daha söylemek istedi. Ve bir daha. Şimdi kollarına uzanmak ve saatlerce ismini söylemek istedi. Zihninde ismi her gün dolaşıyor olsa da, dile getirmeyeli çok olmuştu. Bu sesli söylediği ilk andı.

Louis kalbinin duracağını sandı. İsmini onun sesinden duymayalı çok uzun zaman olmuştu. Bunu özlemişti. Aptal bir isim sadece diye telkin etmeye çalıştı kendini. Sonra kendini düzeltti. Kimi kandırıyorum, dünyanın en aptal kelimesi, en saçma cümlesi bile onun dudaklarında bir manifesto olurdu.

all the songs i wroteHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin