Konuşulmayan / 7

3.3K 371 1.3K
                                    

#ÖNEMLİ BİLGİLENDİRME: Bu bölümde fazlasıyla Too Young, Just A Little Bit Of Your Heart, Fearless göndermesi var. Medyaya şarkıyı ve bölümün görselini ekledim. Ve 3000 kelimeye yakın baya uzun bir bölüm oldu. Zamansal olarak farklılıklar olduğunu söylemiştim. Bunun haricinde her şeyi gerçekte olabilecek şekilde yazıyorum ve gerçekçi olması önceliğim. Fakat bu bölümde gerçekte olmamış fakat olsaydı ne hissederlerdi diye düşündüğüm bir şeyi yazmaya karar verdim. Tepkilerinizi merak ediyorum ve görmek için sabırsızlanıyorum... Yorum ve oylarınızı beklemekteyiiim. Bol bol yazabilirsiniz hepsini okuyorum çünkü. Sizi seviyorum, keyifli okumalar!

Louis elinin tersiyle ağzını sildikten sonra suratını buruşturarak viski şişesini önündeki sehpaya bıraktı ve ileriye doğru itti. Masada kayan şişe kenardan düşmek üzereydi ki Harry ayağını uzatıp şişeyi durdurdu.

"Bu bok artık güzel gelmemeye başladı." dedi Louis.

Harry omuz silkti. Öne eğilip şişeyi aldı ve hiç duraksamadan başına dikti. Louis onun pembe ve dolgun dudaklarının cam şişe etrafına nasıl sarıldığını, boğazının ve boynunun gerilişini adem elmasının her yutkunuşunda nasıl hareket ettiğini izlerken başının döndüğünü hissetti. Bunu bana yapan alkol mü yoksa gerçekten bu adamı hala bu kadar arzuluyor muyum? diye düşündü.

Harry viskinin sert tadının boğazında yarattığı sızıyla boğazından bir hırıltı serbest bıraktı.

"Şişenin yarısına geldik, hala sorularıma bir cevap bulamadım." dedi Harry. Tekrar ve tekrar aynı konuyu açan, sıkıntılı bir insan gibi gözükmek istemiyordu fakat yıllardır içini kemiren şeylere bir cevap bulmak zorunda hissediyordu.

Eski zamanlarda olduğu gibi, onunla keyifli bir şekilde sohbet etmek tek istediği şey olsa da yapmaması gereken de tek şeydi. Gözlerini ondan kaçırdı. "Yetişmem gereken bir uçak var ve sonsuza kadar bu odada kalamayız."

Louis başını önüne eğdi. Elini uzatıp şişeyi göndermesi için bir işaret yaptı. Harry hiç beklemeden öne eğildi ve şişeyi masanın üzerinde itti. Louis masanın üzerinde yakaladığı şişeyi kucağına doğru çekti ve arkasına yaslandı. Bu söz ona eski zamanları hatırlatmıştı.

"Odalara alışkınız nasıl olsa." dedi. Şişeyi dudaklarına götürmeden hemen önce ise Harry'nin duyup duymadığından emin olmadığı bir ses tonuyla ekledi. "O kadar insanın önünde dahi gözlerimizle kendimize ait bir oda yaratırdık."

Dudakları şişenin ağzına dokunduğunda onun dudakları az önce buradaydı diye düşündü. Bu onun içinde bütün viskiyi içme isteği uyandırıyordu. Uzun soluklu birkaç yudum aldı. Harry'nin güzel yeşil gözlerine baktığında kırılganlık görüyordu. Anlatmak zorunda olduğuna dair ikna etmeye çalıştı kendisini. Hem buraya neden geldin ki? diye sordu kendisine. Bunları anlatmaktan neden korkuyorsun?

Çünkü onu geri istiyorsun aptal! Onu bırakmayı hiçbir zaman istemediğin gibi şimdi ona ve kendine yaptıklarına rağmen onu geri almak istiyorsun ve bunun imkansız olduğunu biliyorsun. Olanları anlatmak onun kalbini daha fazla kırmaktan ve senden daha fazla uzaklaşmasından başka bir şeye yaramayacak. Sanki bundan daha fazlası olabilirmiş gibi.

"Sonra sen o odadan çıktın. Ben ise senin kırıp döktüklerinle kapının diğer tarafında onunla gidişini izledim."

"Ne bilmek istiyorsun?" Louis hızlı bir soruyla yükselecek bir öfke ya da üzüntünün önüne geçmeye çalıştı.

"Neden hala onunlasın?"

Louis sigarasını çıkardı ve salladı. Tek kaşını sorar gibi bir imayla kaldırdı.

all the songs i wroteHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin