'EVREN KONSEYİ'

496 87 138
                                    

Tom, hızlı adımlarla odayı baştan sona turladı, beyaz mermerden yapılmış zeminde ayaklarının tabanının çıkardığı tok sesi her defasında duymazdan geldi ve heyecanla bekledi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Tom, hızlı adımlarla odayı baştan sona turladı, beyaz mermerden yapılmış zeminde ayaklarının tabanının çıkardığı tok sesi her defasında duymazdan geldi ve heyecanla bekledi.

Duygular üzerinde hakimiyet kurmuş, kendisine yöneltilen bütün savları çürütmüş ve mutlak kazanan olmuştu. Buna rağmen, Evren Konsey'i ne diyecekti acaba?

Öfke'yle aralarında geçen konuşmayı hatırladı aniden;

"Sormama izin ver. Bütün bu güç nereden geliyor? Neden bu kadar özel biri burada?"

"Öğrenmeyi bekleyeceğim. 'Onun' karşısına çıktığımız vakit anlayacağız."

"Evren Konseyi'nin başı tabii ki. Yakında bilme onuruna erişeceksin."

Belli ki Evren Konseyi biri tarafından yönetiliyordu. Her şeyin sorumlusu, Tom Riddle'ın bu lanet yere hapsolma nedeni tek bir kişide gizliydi.

Peki kimdi bu?

"Yarım saat kadar olmuş olmalı," kendine hitap etti. "Burada zamanın nasıl geçtiği pek anlaşılmıyor gerçi..." sıkıntıyla duvara yaslandı ve ilgisiz gözlerle el bileklerini inceledi. Zincirler, ardında hoş olmayan izler bırakmıştı.

Dakikalar boyunca orada dikilmeye devam etti, ta ki yerde hissettiği sarsıntıyla dengesini sağlamaya çalışana kadar. Kafasını kaldırdı ve gelmekte olanı gördü, tül perdenin bulunduğu kısımda derin bir çatlak oluşmuş, devasa boyutlarda, mahkeme divanına benzeyen ancak siyah renkte büyük bir masa ortaya çıkmıştı. Gri bir tülle örtülmüş kürsünün birleştiği, yana doğru uzayan oturma yerlerinde yarı soyut varlıklar duruyor, hepsi birer yargılayıcıya benziyorlardı. Sayıları yirmiden fazla olabilirdi... Tom derin bir nefes aldı. Orada, kürsüde, Evren Konseyi'nin Lider'i yer alıyor olmalıydı.

Marvolo geriye doğru bir adım attı, aynı salisede beklenmedik bir şekilde zincirler canlandı ve uzanıp onu çekerek tekrar sandalyeye oturttular. Bu sefer pek sıkmıyorlardı.

"Tom Marvolo Riddle," dedi puslu sesiyle kürsüden Lider. "Otuz bir Aralık bin dokuz yüz yirmi altıda bir yetimhanede doğdu ve günlerini orada geçirdi. Büyü yapabilmesi sebebiyle Hogwarts Cadılık Ve Büyücülük Okulu'nda eğitim almaya başladı. Zekiydi, örnek bir kişiliği vardı, kısa zamanda ün topladı. Genç yaşta güç hırsıyla dolup taşan ruhunu doyurmak için Karanlık Sanatlar'la ilgilendi. Geçmişte annesini terk eden babasından intikam almak için katil oldu. Yeni bir isim seçti, atası Salazar Slytherin'in yolundan gitmek uğruna amaçlar edindi ve kendi yaş çevresinden yandaşlar topladı. Onlara Ölüm Yiyenler adını verdi."

Fısıltılar atmosferi sararken, duygular dikkatle çocuğa dönmüştü.

"Ona göre zafer ve başarı tek kişiliktir. Sevgi, Aşk, Fedakârlık gibi duygular zayıflatıcıdır." Diye bilgi verdi ses.

"Onu bu yüzden mi yargıladık?" Öfke, sorusunu yöneltti.

"Hayır," tül perdeden bir karanlık seli geçti. "Bütün bunların yanında çok daha büyük bir kusuru var... Ölüm'e karşı çıkmak."

Ölüm'e karşı çıkmak...

Sonsuz yaşam arzusu...

Marvolo'nun göz bebekleri, ne yaptığını fark etmeden istekle ışıldadı.

"Kural dışı, yasaklı ve tehlikeli." Dedi Lider. "Bu yüzden kararınızı vereceksiniz. Bu Ruh, yaptıklarından sonra, cüretkârlığın bu boyutunu işledikten sonra yaşamayı hak ediyor mu? Ya da kararlarından vazgeçirilmeye değer mi?"

Dehşet. Saf dehşet. Riddle kesik bir nefes aldı. Ölmesini isterlerse bu çok... kötü olurdu. Öte yandan fikirlerinden onu geri döndürmeye çalışmaya karar verirseler... bu da ancak saçmalık olabilirdi. Bu kadar şeyden sonra onu yeryüzüne geri gönderselerdi en iyisi değil miydi?

"Daha önce," Aşk ağır ağır konuştu. "Buraya getirilenlerin çoğu farklı eylem ve düşünceleri sebebiyle yargılandılar. Kimisi Nefret'i reddederdi, kimsi Korku'yu. Kimsi Aşk'ı, kimisi de Bencillik'i. Sayıları asırlardır yok denecek kadar azdı, hatta belki de var olduğumuzdan beri evrendeki tüm insanlar içerisinden sorguladıklarımız elli kişiyi geçmemiştir. "

"Yalnızca elli iki kişi." Dedi Lider düzeltme yaparak. "Ama... ortak bir noktaları daha vardı. Hepsi ya Büyücü, ya da Cadı'ydı."

Tom kaşlarını çattı.

"Her zaman diklendiler, farklı olmak için özel bir çaba gösterdiler. Büyü, doğaya aykırıydı ve onlar kendilerini buna kaptırdılar."

Genç Lord sinirlendiğini biliyordu. Kim, nasıl böyle bir şey diyebilirdi? Sihir güç ve kudret getirirdi, üstünlük oluşturur ve ehemmiyet sağlardı. Lider'e karşı içinde oluşan nefret ölçülemezdi. Üstelik bütün bunların başına gelme sebebi eğer onu kabul etmemesi yüzünden oluyorsa yaptıkları... saçmaydı. Hissetmeyi istemediği duyguları içine dikte etmeye çabalamışlar, bu yolda kişiliğiyle oynamayı planlamışlardı. "Seni yok edeceğim," diye tehdidini savurdu. "Hangi duygu olduğunu bilmiyorum ama sonun olacağım."

Herkes aniden susmuştu. Gergin sessizlik duvarları tırmalarken geçen saniyelerin ardından tülün arkasından tuhaf bir kahkaha yankılandı.

"Sen, benim sonum mu olacaksın? Sen?"

Tom ürperdiğini hissetti. Doğru olmayan bir şeyler vardı, Evren Konseyi'nin başı...

"Gece ve gündüzle betimlenir, canlı olan her şeye hükmederim. Aciz bırakır, ruhtan kaleleri bir bir çökertirim. Yalvarışlara sağır kalır, ebedi görevimi suallere yer vermeden yerine getiririm. Harebe ederim bedenleri, umutları parçalarım. Kaosun sancısını ve acıyı sonuna kadar savunur, arkasında durduğum o savaşlara yine ben nokta koyarım. Karanlığım ve aydınlığım, başlangıç ve bitişim. Zıttım ama zıt değilim."

Nefessiz kaldı oğlan. Oksijeni soluyamıyordu, bir daha da yapabilecek gibi değildi.

"Yok edecek olan benim, sonun olacak olan benim. Tehlikeliyim lâkin güvenliyim." O varlığın söyledikleri öyle bir etkiye sahipti ki Marvolo her saniye uçurumun kıyısından dönüyordu. Düşüyordu ama düşmüyordu. "Kollarıma aldıklarımı geri vermemeye yemin ettim yüz yıllar önce. Bundan kaçış yok, itiraz yok, red yok."

"Hayır," istemiyordu. "Hayır. Önümü kesmene izin vermeyeceğim."

"Buna sen karar vermeyeceksin." Dedi acımasızca harfleri genç çocuğun üstüne savuran Lider. "Bana teslim edilip edilmeyeceğini onlar kararlaştıracak."

Marvolo kendisini pür dikkatle izleyen duygulara baktı. Aşk'a, Nefret'e, Öfke'ye, Korku'ya ve Sevgi'ye.

Onların insafına kalmıştı.

▪▪▪▪▪▪▪▪▪▪

  Neler olacağını düşünüyorsunuz? Bölüm bir geçiş bölümü gibiydi.

Bir dahaki yeni bölümde şaşkınlığın üst seviyede yer alacağını söyleyebilirim...

Burada Lider'i fazla derin betimlemedim, çünkü onu tam olarak hissedeceğiniz an bu bölümde değildi, hazır olun.

Oy ve yorumlar benim için değerli.

 

UNCERTAINTY Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin