[9]

2.6K 238 101
                                    


"Lan dur, bu ne kin?" zıplayıp arabanın üstüne çıktım.

"İn lan aşağı"

Arabaya çıkmak için hamle yaptığında kenara geçip atlamak için hazırda bekledim.

"Daha geçen gün beni evire çevire dövdün, ben sana bir taş fırlatmışım çok mu?"

Arabaya tekme atmasıyla sıçradım. Sevdiğim çocuk beni öldürecekti, çok romantik.

"Senin belanı sikerim, in aşağı" ağzım şaşkınlıkla aralanırken "Çok ayıp" dedim.

"İn lan"

"Kaan canım biraz sakin olmaya ne dersin?"

Elini bana doğru atmasıyla eline tekme attım. Elini tutup bana bakmasıyla "Özür dilerim" dedim.

"Bu sinir çok fazla, hiç psikoloğa gitmeyi düşündün mü?"

"Seni dövünce sinirim geçicek Anıl"

"Kum torbası mıyım ben amk?"

Arabaya çıkmak için hamle yaptığında onu ittim ve yere düştü. Yerden bana baktığında beni ele geçirmemesi için ülke bile değiştirebilirdim.

"Ne yapıyorsunuz lan orda?"

Gelen sesle kafamı sağa doğru çevirdim. Kalabalık bir grup bize doğru geliyordu. Acaba gelenler halimi görünce acıyıp beni Kaan'dan kurtarır mıydı?

"Abi yardım edin" diye bağırmamla Kaan yerden kalktı.

"Senin benim arabamın üstünde ne işin var la?"

Adamın koşmaya başlamasıyla "Has siktir" dedim.

Yumruğunu sıkmış, küfürler ederek koşan birinden hayır gelmezdi. Gelse gelse zarar gelirdi, hayat dersi.

"Kaç lan kaç" Kaan koşmaya başlayınca arabadan atlayıp arkasından koşmaya başladım.

Beterin de beteri varmış. Kaan en azından tek kişiydi. Dinlene dinlene dövse bile beş adamın vereceği zararı veremezdi.

Taşa takılıp düşmemle çığlık attım. Dizim acayip acımıştı ve bu kadar heyecan çok fazlaydı. "Artık biri beni Allah rızası için dövsün de kurtulayım" diye bağırdım ve kaderime razı bir şekilde oturdum.

Kaan yanımdan geçerken kolumdan tutup beni de kaldırdı. Bu bana vurmak için yapılmayan ilk temasıydı.

"Hadi, yiyorsa onlardan çıkar sinirini" kolumdan tutup beni girdiği sokağa peşinden çekti.

Tek ve garip Anıl'ı dövmek kolaydı tabi. Beş adamdan da can havliyle kaçıyordu, göt korkusu.

"Ulan sen ne salak adamsın"

"Bağırma bana" koşarken beni omuzumdan itmesiyle bahçe kapısına çarptım.

Bahçe kapısı kırılmış içeri düşmüştüm. Ben acıyla omuzumu tutarken diğer omuzumdan tutup beni diğer tarafa itmişti. Kırılan kapıyı kaldırmaya gücü yetmeyince kalkıp ona yardım ettim.

Omuzumun ağrısıyla tekrardan inledim.

"Öldürseydi-" elini ağzıma bastırıp beni susturdu.

Sokaktan adamların konuşma ve koşma sesleri gelirken Kaan elini ağzımdan çekip sessiz ol işareti yaptı.

Kafamı duvara yaslayıp nefesimi sertçe dışarı verdim. Gecenin başına birde sonuna bak.

"Saat kaç?" diye sormamla sus işareti yaptı.

Benden çok korkmuştu, tabi dayak yemeye alışkın olan bendim. O değildi.

"On buçuk" diye fısıldadı.

Bir saattir beraberdik ve hayatımdaki en verimli bir saatti, evet. Sevdiğim insanla dolup taşmış bir saat.

"Seni kurtardım çünkü onlar değil ben dövücem seni"

"Sağ ol ya" gülümsememle kafasını sola taraf çevirdi.

"Gittiler mi?"

"Ses yok, gölge de yok"

Parmak uçlarında yükselip etrafa baktı. Bu elime geçen güzel bir fırsattı. O odağını bana vermeden kaçmalıydım.

Karnına yumruk atmamla eğildi. Sırtına da dirseğimi geçirmemle yere düştü. Üzerinden atlayıp kapıya yöneldim.

Onu sevmem şu an yaptığımı hak etmediği anlamına gelmiyordu. Üç taş yüzünden yaşamadığımız şey kalmamıştı.

Kapıdan çıkar çıkmaz koşmaya başladım. Peşime takılıp ve beni yakalaması isteyeceğim son şey bile değildi.

Kişisel Algıla [bxb]Donde viven las historias. Descúbrelo ahora