[11]

2.5K 214 85
                                    


Eren ve Alp aynı anda kahkaha atarken göz devirdim.

"Siz ne biçim arkadaşsınız la? Herif beni tuvalete itti diyorum siz ise gülüyorsunuz"

Eren'in gülme sesi daha da artınca etraftakiler bize döndü. Omuzuna yumruk attım, bu kadar çok gülemezdi.

"Hiç uğraşmadan seni dövülmekten beter etmiş" dedi yüzümü incelerken Alp.

Kustuğum için yüzümde kırmızı lekeler belirmişti. Rengim de sararmış olabilirdi. Döverek bıraktığı izler en azından yakışıklı yüzüme tehlikeli bir karizma katıyordu.

"Biz de kafasını klozete sokarız"

Eren'in dediğini yaparsak Kaan hepimizi sırayla tabuta sokardı. Daha gençtim, birde ölmeden önce yapmam gereken şeyler vardı. Kaan ile öpüşmek gibi.

"Artık kimseye bulaşmamalı ve ders çalışmaya başlamalıyız. Sınava az kaldı"

Eren ile kısa süreli ciddi kaldıktan sonra Alp'in dediğine kahkaha attık. Eren yine gülme işini abartınca ensesine vurdum.

"Ben ciddiyim, hadi Eren'e tamam da bari sen yapma Anıl. İyice saldık kendimizi. Hem mez-"

"Üç iki bir çal"

Eren Alp'in sözünü bölünce gülmemek için alt dudağımı ısırdım. Çocuk ciddi bir şey anlatıyordu. Eren ise sayı sayarak zilin çaldığı ana denk getirmeye çalışıyordu.

Bir gün denk getirse çok sevinecektik, o ayrı meseleydi.

"Anıl" adımı duymamla kafamı sıradan kaldırdım. Tam da uyumak üzereydim, puşt herif.

"Performans görevini al-"

"Ben sizin dersi-"

"Sözümü bir daha bölme Anıl. Ayağa kalkıp konuş"

Derince nefes alıp verdim. Mezun olunca arabasının kaputuna çıkıp sıçacaktım. Şimdi ise sadece ayağa kalkıyordum. Saygıda kusur yoktu, mezun oluncaya kadar.

"Senin altında niye eşofman var?"

"Böyle daha rahat hocam" ciddi bakışları karşısında "Pantolonum ıslandı" dedim.

"Bidaki dersimde de böyle olursan müdürün odasına gidersin" kafamı salladım.

Anana giderdim, anana.

Esas konuya girip "Ben sizin dersinizden performans almadım hocam" dedim.

"Sen almadın ben verdim zaten. Yazılı sonucun iki, bu düzeltmen için bir şans"

Ne şans ama.

"İkinci sınavda düzeltirim hocam" dediğimde sınıftan gülme sesi geldi.

Coğrafya hocası da gülerek "Evet" dedi.

Zil çaldığında o ayağa kalkarken ben de konuşmak için sıradan çıktım. Birde başıma coğrafya performansı çıkmıştı.

Sonraki sınavdan 98 alırdım ve her şey hallolurdu, imkansız değildi. Sınavdan 98 almak performans yapmaktan daha kolay geliyordu.

"Salı gününe kadar zamanınız var Kaan" demesiyle durdum.

Kaan "Tamam" derken kafamı çevirip ona baktım.

Salak hoca bana gıcık olduğu için kendince kavgalı olduğum çocukla bana performans vermişti. Şu ana kadar bana hayatımdaki en büyük iyiliği yapmıştı.

Kaan, ben ve performans. Resmen aşk kokuyordu. Kalemi alırken belki ellerimiz değer, gözlerimiz birbirine bakar sonra dudaklarımız birleşir. Ordan da Hollanda'ya geçer evlenirdik.

"Anıl"

Adımı duymamla kendime geldim. Kaan'ın adımı söylediğini fark etmemle kalbimin eridiğini de hissettim.

Duymamış gibi yapsam bir daha der miydi adımı?

Elindeki küçük defteri göğsüme vurdu. Elini çekmesiyle defteri tuttum. "Konu ve yapacakların içinde yazıyor. Performansı tek başına yapar salı günü teslim edersin"

Kaan yanımdan geçip giderken arkamı dönüp ona baktım. Ağzım aralanırken o sınıftan çıktığı için konuşamadım.

Kafamı eğip deftere baktım. Hollanda'ya nikah kıymaya gidecektik sanki.

Kişisel Algıla [bxb]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin