07: "BAZI ŞEYLER ASLA DEĞİŞMEZ."

3.5K 261 90
                                    

07: "BAZI ŞEYLER ASLA DEĞİŞMEZ."

"Küçük ayrıntılar insanın karakterini gösterir."
Louisa May Alcott

Emir Can İğrek, Gömleğimin Cebi

07.

"Niye dikkat etmiyorsun? Bunca saat açık bir yarayla gezmek akıllı bir insanın işi mi? Ya iltihap kapsaydı? O zaman ne yapacaktın Sezgin Reha? Ne yapacaktın? Bir daha sakın, sakın böyle, bu vaziyette deli gibi saatlerce dolaşmıyorsun. Bırak dursunlar içeride. Sanki ilk defa karakola düştüler." Annem ağabeyime kızmaya devam ederken bir yandan da üfleye üfleye yarasını temizliyordu. Kübra, hemen karşımda bir dolma sarıyor bir de ağabeyime bakıyordu. Ayıptır söylemesi gözlerinde gördüğüm korku ve endişe çok hoşuma gidiyor. Ağabeyimi gerçekten sevdiğini gözlerimle görüyorum en azından.

"Anne, önemsiz bir sıyrıktan ibaretti." Annem başını öyle büyük bir hızla kaldırıp ağabeyime bakmıştı ki gözlerimi hızla üzerlerinden çekip dolma sarmaya geri döndüm. Annemin öfkesi kimsede yoktu ve gerçekten korkutuyordu beni. Gözlerinin akları kıpkırmızı kesiliyor ve bir atmaca gibi üzerimizde dolaşıyordu. Başımın üzerinde çalan tehlike çanlarını o anlar da fazlasıyla hissediyordum.

"Senin önemsiz dediğin sıyrık mikroplara davetiye çıkartıyor ama! Parmağınız kesilse haberim olacak benim." Annemin son sözleri hepimize hitaben gelmişti.

"Ben haber veriyorum zaten." diye söylendim. Başımı hafifçe kaldırıp baktığımda öfkeli gözlerini üzerimde yakaladım.

"Sen hiç konuşma!" dedi ses tonunu biraz daha yükselterek. Elimde olmadan oflayarak bağ yapraklarıyla olan bakışmamıza geri döndüm. "Madem böyle bir şey yapıyorsun niye yakalanıyorsun? Niye karakollara düşüyorsun? Protestonu yap, hakkını ara, sonuna kadar ara! Her zaman arkandayım, arkandayız senin ama niye yakalanıyorsun?" Gerçekten tek derdin yakalanmış olmam mı anneciğim ya? Valla teşekkür ederim.

"Füsun'un suçu!" dedim tek seferde. Başımı kaldırmıştım. "Dinçer'e kızdı diye millete sapık var diye bağırdı. Adamın üzerine yuhalayan onlarca kadın ve adamı düşünsene kadın. Canımı zor kurtardım. Hepsi Füsun'un yüzünden oldu!"

"Seni de biliyorum ben Esen Hanım! Milleti o raddeye getirecek kadar kudurtan da sendin, değil mi?" Gülümsedim. Fazla samimiyetsiz bir gülümsemeydi bu.

"Öyle demeyelim de," Sözümü kesti.

"Ne diyelim peki?" Derin bir soluk alıp sessiz kaldım. Bu hayatta laf yetiştiremeyeceğim tek kadın annem olabilirdi. Saygıyla eğiliyorum önünde anne. "Peki, sen Kübra?" Sıra yengeme geldi. "Sana ne demeli kızım? Niye bize haber vermiyorsun? Neyiz biz burada? Bizde kadınız! Bizim de hakkımız sesimizi duyurmak! Hayır, kızlarım tutuyorlar on binlerce kadını bir araya toplayıp haklarını arıyorlar ama annelerine söyleme tenezzülünde bulunmuyorlar. Ayıp değil mi sizin yaptığınız?" Ayıpmış.

"Gelmezsin diye," demişti ki yengem, annem tekrar konuştu.

"Kadın değil miyim ben? Tabii ki geleceğim!" Boğazımı temizleyip konuya dâhil oldum.

"Söz bir dahakine ilk seni çağıracağım anne. Valla bak." İlk yardım çantasını toparladıktan sonra ayağa kalktı. Ağabeyime kaşlarını çatarak bakmayı da ihmal etmedi tabii. Sonra kapının eşiğinde oturan Selim ağabeyim ve Gediz ağabeyime döndü.

"Siz niye süt dökmüş kedi gibi oturuyorsunuz?" Duymazdan gelmişti beni. Olsun. Üzerimden çekildi ya o öfkeli kıpkırmızı gözler, başka bir şey istemiyorum.

BALIĞIN GÖKYÜZÜNE SEVDASIWhere stories live. Discover now