2

1.1K 91 43
                                    

Taeyong uyandığında ayağa kalkmaya çalışmış, dönen başıyla biraz ilerisinde yatan kardeşi Mark'a ulaşmıştı. Küçüğünü kollarına alıp başını kaldırdığı vakit demir parmaklıklar ve parmaklıkların arkasındaki küçük, tavana yakın bir pencereyle karşılaştı, bir insanın geçemeyeceği kadar küçüktü.

Diğer kardeşi Jeno'yu bulmak için kafasını çevirdi, arkasında dört beş kişi daha vardı kardeşi dışında. En küçüklerini görememenin verdiği endişeyle kalbi hızla çarpmaya başlarken elleri kucağında katan kardeşinin bileklerini buldu.

Nabzı atıyordu.

Arkasındaki adamlara döndü ve gözlerini düzgün bir şekilde açık tutmaya çabalarken mırıldandı, sesi çok az çıkıyordu.

"Neredeyiz biz?"

Adamlardan biri elinde tuttuğu ve sürekli yakıp söndürdüğü çakmağının kapağını kapattı ve gözleri saniyelik Taeyong ile buluşurken cevap verdi.

"Jung Jaehyun'un konağında." Taeyong cevap üzerine bir süre düşündü, ardından kelimelerini doğru seçmeye çalışarak aklındaki onlarla paylaştı, onlardan birazcık korkuyordu.

"Araba şirketi sahibinin mi? Neden buradayız?! Burası bir zindana benziyor!"

Elindeki taşı duvara süren adam cevap verdi bu sefer.

"Araba şirketi sahibin değil, mafya Jung Jaehyun'un konağında. Araba şirketi sadece reklam."

"Ne-neden buradayız ki?!"

"Benim ona borcum vardı, parasını veremedim."

"Adamlarından birini öldürdüm."

"Ona küfür ettim, yarım saat sonra beni buraya getirdiler."

Taeyong endişeden ağlamak üzereydi.

"Peki, peki yanımızdaki diğer çocuğu gördüğünüz mü? Üç kişiydik!"

"Sadece ikinizi getirdiler adamım, dua et öldürmemiş olsunlar. Dün üstte bir adamı elektrikli testereyle parçaladılar."

Taeyong Mark'ın yanaklarına vurmaya başladı, aynı zamanda kollarından da sarsıyordu.

"Mark uyan, buradan çıkmamız lazım! Jeno'yu bulmamız lazım..." kardeşi yavaşça gözlerini araladığında onu yavaşça yere yatırdı ve demirlere vurmaya başladı, bir yandan da zar zor görebildiği, koridorun sonundaki kapıya bakıyordu.

Daha fazla ses çıkarmak için adamdan demir çakmağı istedi, şansına adam çakmağı bir şey demeden ona verdi. Kapı açılana kadar ses çıkartıp gözyaşı dökmüştü.

Kapı yavaşça açıldığında Taeyong çakmağı adama attı ve kardeşini yerden kaldırdı.

"Lütfen bizi çıkartın, kötü bir şey yapmadık biz! Diğer kardeşime ne yaptınız? O daha küçücük lütfen bir şey yapmadığınızı söyleyin ona, lütfe-"

"Sessiz ol, Taeyong." Taeyong yanına gelen adama uyup sessiz kaldı, adını nereden bildiğini düşünmeliydi ama çok gergindi ve sadece kardeşlerine bir şeyler yapmamalarını diliyordu.

Bir adam ve bir kadın daha yanına geldiğinde Taeyong onlara bakıp kardeşini kendine yapıştırdı.

"Ne diyorsun?" dedi sonradan gelen adam, kadına bakarken.

"Marifetlerini biliyor musunuz?"

İlk gelen adam kadına döndü.

"Büyükleri Taeyong temizlik ve yemekte iyiymiş, üstelik genel sağlık bilgisi varmış. Veterinerlik öğrencisi. Üstelik dans etmede iyiymiş, birkaç modellik teklifi almış."

"Haksız değillermiş, şu güzelliğe bak. Jaehyun bayılır." kadın söylediğinde yanındaki adam daha da yaklaştı, hepsi genç görünmesinin yanında kadın en sertleri gibi duruyordu.

"Ama vücudu pek iyi sayılmaz, kalçası neredeyse yok." kadın suratını incelemeye devam ediyordu.

"Jaehyun'un bu surattan sonra vücuda bakacağını pek sanmıyorum Baek, Kun peki ya diğeri ne yapabiliyormuş?"

"Takip etmede, konuşarak insanların dikkatini dağıtmada başarılıymış. İyi ingilizce konuşabiliyor, bence işimize yarar."

"Sehun ve Hoseok'u yollayana kadar bekle Kun, sonra ikisini de yukarı getirin." Kun isimli, iki kardeş hakkında bilgili şahıs kafa salladığında Baekhyun ve kadın kapıdan çıktılar. O sırada arkalarından bir adam koşarak yanlarına geldi ve Kun'a baktı.

"Ben on yedi gündür buradayım, nasıl onları çıkartabiliyorsunuz?!"

"Arkaya ilerle yoksa kötü olur." Taeyong Kun'a yaklaştı.

"Bize ne yapacaksınız? Jeno nerede ve bu bilgileri nereden öğrendiniz?" Kun gülümseyip elini Taeyong'un yanağına uzattı parmaklıkların arasından.

"Jeno yukarıda, onunla ilgileniyorlar. Şimdi sizi de çıkartacağız, hırçınlaşma, sakin olmak iyidir."

İki kişi geldiğinde Kun kapıyı açtı ve Sehun Taeyong'u tuttu.

"Kapıyı iyi kapat Kun." Hoseok da Mark'ın kollarını tutup sırtında birleştirdiğinde Kun'un demir kapıyı kapatma sesleri gelmeye başlamıştı. Tozlu zeminde bir iki adım atmışlardı ki, birinin Kun'u tutup çekmesi ve kafasını vurmasıyla Sehun Taeyong'u bıraktı ve belindeki tabancayı çekip adamı vurdu. Anı refleksle Hoseok Mark'ın kulaklarını kapatırken Taeyong ileri atılmış ve hızlanan kalbinin üzerine elini koymuştu.

Arkasını döndü ve kana bulanmış zindana baktı, diğerleri korku içerisinde Sehun'a bakıyor, Sehun ise Kun'u kontrol ediyordu.

"İyiyim, bir şeyim yok. Yukarıda buz koyarım kafama." Sehun kafa salladı ve Taeyong'un kafasına silahı dayadı. Az önceki sahne yüzünden zaten titreyen Taeyong bu hamleyle daha da fenalaşmış, düşüp bayılacak duruma gelmişti.

Kapıdan geçtiler ve önlerine çıkan merdivenlerden yukarı çıktılar, onları büyük bir salon karşıladı.

"Aşağıdan büyük bir ses mi geldi yoksa ben mi öyle duydum?" Sehun silahını beline geri yerleştirirken onları sorgulayan kadına baktı.

"Üzgünüm Rose, aşağıdakilerden biri Kun'u çekip boğmaya çalıştı."

"Aman Tanrım, iyi misin Kun? Bir yerin acıdı mı?" Kun gülümsedi ve Rose adlı kadının omzunu sıvazladı.

"İyiyim, sadece kafam acıdı biraz." ardından bir adam geçti Taeyong ve Mark'ın arasından, Sehun'un Taeyong'u bastırarak parkeye oturtmasıyla Hoseok da Mark'ı oturttu.

"Kafana buz koyalım bebeğim, acısını alır."

"Olur canım." onlar mutfağa gitti, birkaç kişi onların önünden geçip gidiyor, günlük işlerini devam ettiriyorlardı.

"Jungwoo Bay Jung seni çağırıyor, takım elbisesini ütülemen gerekiyormuş. Baekhyun senide çağırıyor, neden bilmiyorum."

"Sağ ol Yang."

Taeyong önünden geçmeye çalışan çocuğun bacağını yakaladı.

"Kardeşim nerede, Jeno nerede?!"

"Jeno arka odada." Yang tekrar cevap verdiğinde Taeyong yüzüne baktı ve bacağını tuttuğu çocuğu bıraktı, Yang sürekli telefonuna bakıyor, büyük ihtimalle oyun oynuyordu.

"Çocuklar dikkatini dağıtmaya çalışıyorlar."

"Ne için?" Yang ona bakıp telefonu cebine attı.

"Uyuşturucu krizinde, merak etme. Yakında Bay Jung onu kontrol edecek, eğer cidden kötüyse küçük dozda madde vereceğiz."

"Sonra?"

"Sonra sizi kontrol edecek, kendi yöntemleriyle. Eğer aileden biri olursanız, özgür olacaksınız, eğer aileye kabul edilmezseniz, öldürüleceksiniz..."



Men With Guns   -JaeYong-Where stories live. Discover now