37.Bölüm: (Part-2)

17.1K 637 152
                                    


SEV YETER

Bölüm 37

^ (Part-2) ^


      Ertesi gün öğlenleyin günüm, Öykü'nün aramasıyla başladı. Ailecek pikniğe gideceklerinden bahsetti. Hüseyin Amca, abimi ve beni de çağırıyormuş. Ne kadar Yavuz Han ile yüz yüze gelmek istemesem de, Hüseyin Amca'nın söylediği her söz, emir niteliğindeydi.

      Yani emir büyük yerdendi. Abime söylemiştim. Normalde çalışman gerekiyor, dediğinizi duyar gibiyim. Bugün resmi tatildi. Tabii ben devlet memuru değildim, ama Barış Bey bir işe yaramış bugün beni azat etmişti.

       İlginç olacaktı ki, adam ne bana bir imayla ne de bir yılışıkla yaklaşmıştı. Gece part-time özellikle beni görevlendirmediğini söylemeden geçmedi tabii. Neymiş, uygun değilmiş!

       Ben işin içerisinde kimin olduğunu tahmin edebiliyordum, ama. Neyse... Üsteme giydiğim beyaz tişörtüm ve dizlerimin hemen altında biten siyah salaş eteğim ile oldukça rahat giyinmiştim. Saçlarımı hafif olacak şekilde at kuyruğu yapmıştım.

       Sıfır makyaj. Yine güzeldim. Hemde ne güzel. Kendimi övmek yerine abimi kaldırsam iyi olacaktı. Poposunu devirmiş yatıyordur şimdi.

      Odamdan çıktığımda, abimle burun buruna geldim. Ne dediysem geri alıyorum. Abim, güzelce giyinmiş, saçını fönlemiş bir şekilde karşımdaydı. Unutmadan söyleyeyim, parfüm banyosu bile yapmıştı!

      "Günaydın Lina!" diyerek gülümsedi. "Neden orangutan gibi bakıyorsun?"

      "Ha?!" dedim dehşetle. Ne demişti o bana öyle? "Orangutan gibi mi? Pardon da çok mu gördün sen orangutan?!"

      Dudaklarını büzerek, "Tamam, tamam. Hemen karşı saldırıya geçme. Sadece uyandın mı diye kontrol ediyordum. Malum dün çetin bir savaştan çıktın." dedi imâyla.

      Gözlerimi devirdim. "Her zaman galip çıkıyorum abiciğim."

      Aniden kafama düşen düşüncelerle gözlerimi kocaman açtım. İmâ ederken, gece kulübünde çalıştığı mı kastediyordu? Yoksa, Yavuz Hanla olanları mı?

      İyi de Yavuz Han abime kavgamızı anlattıysa neden kavga ettiğimizi de illaki anlatmıştı. Elimi alnıma vurma isteğimi bastırarak masum bakışlarla abimin gözlerine baktım.

      "Abi, dün gece için bana kızmadın mı?"

      "Lina, dün zaten Yavuz Han üstüne gelmiştir, bende gelmek istemedim. Tabii bu kızmadığım anlamına gelmiyor. Barışla konuştum ben, seni çalıştırmayacak geceleri." dedi güzelce konuşarak.

      Abimin bu anlayışlım hali beni mutlu etmişti. Yaşadıklarımız bizi birbirimize yaklaştırıyordu, bunu daha yeni farketmiştim. Her bir olayda ya ben abime, ya da abim bana bir adım atıyordu. Bu güzeldi. En azından kendi evimizde iki yabancı gibi davranmıyorduk artık.

      Tek kaşımı kaldırdım, düşünceler arasında. "Barış Beyle nereden tanışıyorsunuz abi?" dedim, uzun süredir aklımda olan soruyu sorarak.

       Abim, burnunu çekerek, ellerini cebine attı. "Barışla aynı yerde çalışıyorduk. Tabii o istifa etmeseydi, öyle devam edecekti."

       "Barış Bey mühendis miymiş? Oha!" diye tepki verdim. Şaşırmakta haklıydım. Adamda hiç mühendis olacak zeka ve tip yoktu. Ben onu zengin züppesi zannediyordum. Hani şu baba parası yiyenlerden.

SEV YETER 1 - 2Where stories live. Discover now