4 | love again

706 108 123
                                    

-

"Tamam, bak şimdi... eğer sen bu takımı giyeceksen ben diğerini giyeceğim. Ama şunu giyersen de... bunu giyeceğim." Seungmin, son bir saat içinde uyumlu olduğunu düşündüğü belki de yirminci kombinasyonu gösteriyordu.

Jeongin, git gide sıkılmaya başlamıştı ama eşini kırmamak için ona ayak uydurmaya çalışıyordu.

"Jeongin, ben kendime seçemedim. Zaten bugün çok çirkinim, güzel olamam şimdi. Sen tek başına git istersen." İstemeden yüzü düştüğünde Jeongin, elinden tutarak kendi kucağına çekmişti onu.

"Kim güzel değilmiş, sen mi?" Seungmin küçük bir baş sallamasıyla onu onayladığı zaman Jeongin, kaşlarını çatıp gözlerini eşininkilerle buluşturmuştu. "Seungmin, sana bunları söylemekten asla yorulmayacağım; hayatımda gördüğüm, görebileceğim en güzel kişisin. Ve sen gelmezsen ben de gitmem ki. O yüzden şimdi hazırlanıp beraber gideceğiz, tamam mı?"

"Peki, peki..." Seungmin, kucağında olduğu Jeongin'in yanağını seslice öpüp kalkmıştı.

"Sen de yardım et de bir an önce seçelim."

"Tamam, bak bence... sen şunu giysen ve ben de şunu. Gayet güzel dururlar." Seungmin, eşine hayranlıkla bakmıştı. Kaç dakikadır uğraşıyordu, aklındakine yatan bir şeyler bulamamıştı ama Jeongin birkaç dakika içerisinde bunu halletmişti.

"Beğendin, değil mi?" Eşinin sorusu üzerine başını sallayıp "Bayıldım." demişti.

İkisi de hızlıca hazırlanmaya başlamışlardı.

...

"Seungmin, hoş geldiniz!" Seungmin, sevdiği sayılı meslektaşlarından birisi olarak Soobin'e gülümseyip uzattığı elini nazikçe kavramış ve selamına karşılık vermişti.

"Hoş bulduk, merhaba... Daha önce tanışmamıştınız sanırım, eşim Jeongin."

"Merhaba, Soobin ben. Genel cerrahi bölümünde çalışıyorum." Jeongin, kibarca gülümseyerek kendini kısaca tanışmıştı. "Yang Jeongin, Fizik öğretmeniyim."

Tanışma faslı böyle böyle birkaç defa daha tekrarlandıktan sonra Seungminler, asistanlarının oturduğu masanın çaprazdaki masaya yerleşmiş ve eski dostları olan Changbin'le muhabbet etmeye başlamışlardı.

Bulundukları daveti hastane sahibi düzenmişti ve kaynaşma (?) amacı güdüyordu. Mekan açıktı ve havaların yavaş yavaş soğumaya başlamasından olsa gerek bu akşam önceki birkaç güne göre biraz daha serindi.

Havada tatlı ama biraz iç ürpertici bir esinti vardı, buna rağmen herkes davetin tadını çıkarmaya çalışıyordu.

Seungmin, hafiften üşüyen ellerini birbirine sürtüp yanında oturan ve Changbin'le konuşan eşine bakmıştı. Her nerede olurlarsa olsun kendini, Jeongin'i izlemekten alıkoyamıyordu. O tam anlamıyla bir rüya gibi görünüyordu ve onu izlemek Seungmin'e çok büyük bir keyif veriyordu.

Jeongin, izlendiğini hissetmiş gibi bir anda Seungmin'in olduğu yere doğru başını çevirip bakışlarıyla hızlıca onu kontrol etmiş ve gözünü kırpıp arkadaşına geri dönmüştü.

Seungmin, Jeongin'e hareketi üzerine dudaklarını bastırıp tebessümünü saklamaya çalışmış ve tam o sırada bir şey dikkatini çekmişti.

Asistanlarının oturduğu masadan henüz yeni başlamış bir asistan doktorun onlara doğru baktığını görmüştü. Seungmin nezaketen başını eğerek selam vermiş ama karşılık alamamıştı. Buna şaşırsa da belki de asistan kızın dikkatinden kaçmış olabileceğini düşünmüş ve kötüye yormamıştı.

me and my husband, seunginWhere stories live. Discover now