04 | Nigellus

416 43 15
                                    

Video: Narcissa Malfoy

• 1980 •

Eve girerken hala kabul ettiğime inanamıyordum. Bu öğrenildiği an... Gözlerimi yumup derin bir nefes aldım ve duyduğum minik adım sesleriyle kendime geldim. "Effy." Ev cini dikkatle bana bakarak yere eğildi. "Hoş geldiniz. Efendi Mason içerde ve..." Susup söylememek için kendini zor tutmaya başladığında elimi omzuna koyup gülümsedim. "Anladım. Teşekkürler Effy. Mutfağa gidebilirsin." Bana endişeli bakışlar atsa da dediğimi yapmak zorunda olduğundan gitmişti. Bir süre daha boş koridorda öylece durup kendimi olacaklara hazırladım.

Oturma odasına geçtiğimde tek ışık kaynağı şömineydi ve bu da odayı oldukça loş bir hale getirmişti. Tekli koltukta aşağı kaymış şekilde oturan 'sevgili kocam' içkisini yudumluyordu. Geldiğimi biliyordu fakat inatla gözlerini şömineden çekmemişti. "Erken gelmişsin. Yemek yedin mi?" Umursamazca sorduğum sorularla sinirle güldü ama yine bana bakmadı. İşte ailemin o çok istediği safkan evlilik hayatım...

Onunla tartışmak istemediğimden odadan çıkacaktım ki aniden şömineye atıp parçaladığı bardak durmama sebep oldu. "Sakin ol Ma-" Omuzlarımdan tutup beni sertçe duvara yaslayarak sözümü kesmişti. Acıyla bağırdığımda yüzünü yüzüme yaklaştırdı ve yine o deli bakışları gördüm. "Nerdeydin? Söyle!" O kadar korkunç ve kendini kaybetmiş duruyordu ki korkumu gizlemekle uğraşmadım. "Mason. Canımı yakıyorsun." Sıkıca tuttuğu kollarımın moraracağından emindim. "Onunlaydın..." Fısıltı halinde çıkan sesiyle gözlerine baktım. Kocaman açmıştı ama odağını kaybetmiş gibi farklı yerlere bakıp duruyordu. "Onunlaydın... Hala unutamadığın o adamlaydın. Kaçacaktın değil mi? Onunla kaçacaksın!"

Canımı acıtmasına daha fazla dayanamayarak hızla onu ittim ve tüm sinirimle gözlerinin içine bakarak tokat attım. "Bana böyle davranamazsın. Kendine gel." Başı yana düşmüş şekilde karşımda dururken benim gibi derin nefesler alıp veriyordu. Yüz ifadesini göremiyordum ama umurumda da değildi. Benim canımı yakacak kadar delirmiş miydi? Ayrıca bana verdiği sözü tutmadığını hatırladıkça daha da öfkeleniyordum. Ona bunun hesabını soramayacaktım bile!

Kendini arkadaki koltuğa yavaşça bırakırken omuzlarının sarsıldığını görmüştüm. Yumruklarımı sıkmış onu izlemeye devam ederken başını kaldırıp yaşlarla dolu gözüyle bana baktı. "B-Ben... Bağışla. Lü-Lütfen bağışla." Titreyen elini uzatıp yumruk yaptığım elimi tuttu ve çekinerek beni kendine doğru çekti. Tepki vermedim. Kendimi bomboş hissediyordum. Bıkmıştım. Tüm hayatımdan bıkmıştım.

Kollarını belime sararken yüzünü de karnıma yaslamış omuzları sarsılarak ağlamaya başlamıştı. "Seni çok seviyorum. Seni delirecek kadar çok seviyorum ve senin başkasını sevdiğini bilmek beni öldürüyor Diana. Sen benim karımsın ama... Hala sana dokunmama bile izin vermiyorsun. Bu gece, uzun zaman sonra o adamı görünce... Kendimi kaybettim. Seninde eve geç gelmen ve seni hiçbir yerde bulamamak..." Kafasını kaldırıp bana bakmasa da hala kollarını çekmemişti ve çenesi karnıma yaslı haldeydi. Mavi gözleri fazlasıyla kızarmıştı. "Ne olur affet." Vicdanım beni ele geçirirken gözlerimi kaçırarak pencereden dışarı baktım. Şüpheleri çokta yalan sayılmazdı ve bu beni suçlu hissettirmeye başlamıştı. Yine de boyun eğecek değildim.

"Bir daha... En ufak böyle bir hareketinde giderim Mason. Beni asla bulamayacağın bir yere gider ve tek başıma yaşarım. Anladın mı?" Başını hızla sallayarak beni onayladı ve tekrar yanağını karnıma yaslayarak sıkıca sarıldı. Gözlerimi kapatarak ağlama isteğimi yok saymaya çalıştım. Hayatım nasıl bu hale gelmişti? Neden her zaman fedakarlık yapan ben oluyordum?

MELINDA | Sirius BlackTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang