07 | Banquet Dinner

402 31 11
                                    

Charles Mulciber&Arthur Avery

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Charles Mulciber
&
Arthur Avery

•1980•

Mason, hızlı adımlarla önden yürürken ben de onu takip ediyordum. Elimi tutan elini mümkünmüş gibi daha çok sıkmıştı. Yağan yağmur ikimizinde pelerininde lekeler oluşturuyordu. Sonunda doğru yere geldiğimizde kapıyı açarak geçmem için kenara çekildi. Benim peşimden o da girdiğinde bazı bakışlar bize odaklanmıştı bile. Bara doğru yürürken dönüp bana kısa bir bakış atmasının sebebini elbette biliyordum. Burada beklememi söylüyordu. Muggle barmen korku dol gözleri ve sıkıntılı ifadesiyle sakince konuşsa da, Mason onun kadar sakin değildi. Daha çok tartışıyor gibi duruyordu. Adamın yakasını kavrayıp kendine çektiğinde artık müdahale etmem gerektiğinden emindim.

Hızla yanlarına giderek omzuna elimi koydum ve bu hareketim adamın yakasını bırakmasını sağlamıştı. Kibar bir gülümsemeyle korkusu daha da artan adama odaklandım. "Eşimin kusuruna bakmayın. Biraz fevridir." Üstünü düzeltirken sertçe yutkunmuş, Mason'a kaçamak bir bakış attıktan sonra gözlerini tekrar bana çevirmişti. "Ona da söyledim. Nerede olduklarını bilmiyorum. Buraya aylardır gelmedi. Tanrı üzerine yemin ederim! Lütfen... Benim bir ailem var." Gözlerim tam arkasındaki minik çerçevede duran fotoğrafa kaydı. Sarı saçlı bir kadın, iki küçük çocuğa sıkıca sarılmıştı ve hepsi kahkaha atıyorlardı. Mutlulardı. Gözlerinden bile bu anlaşılıyordu. Çerçeveyi aniden yüz üstü kapattığında tekrar ona baktım. Şimdi korkusunun yerini koruyucu bakışlar almıştı. Sanırım bunu tehdit olarak algılamıştı ama buna asla müsaade etmezdim. "Korkmayın. Siz ve aileniz artık rahatsız edilmeyeceksiniz. Huzursuz ettiğimiz için üzgünüm." Mason'ın itirazlarını umursamadan gülümsediğim adam, dolan gözleriyle aynı gülümsemeyle karşılık verdi. "Teşekkür ederim. Çok teşekkür ederim." Çantamdan çıkardığım kalemle peçetenin üzerine adresimizi yazdım. "Eğer bir haber alırsanız bu adrese bilgi yollamanızı rica ediyorum. Diana Nott adına olduğunu iletmeniz yeterli." Başını sallayarak beni onayladığında Mason'ın koluna girerek kendimle beraber dışarı çıkardım.

"Ne yapıyorsun Diana? O adam nerede olduklarını biliyordu!" Gözlerimi onun mavi gözlerine diktiğimde kızgın ifadesi yok oldu ve hemen geri çekildi. Cidden benim sinirime bulaşmak istemezdi. "Dediğim gibi olacak Mason. Burayı korumaya alıyorum. Bu adamda ailesi de artık rahat bırakılacak. Bunca zaman zorbalıkla yaptığınız kaç iş uzun sürdü? Minnet duygusunu kullanmayı asla bilmiyorsunuz." Kafamı gökyüzüne çevirip dağılmaya başlayan bulutlara baktım. "Eğer buraya gelirse... Bana söyleyecek." Ona son bir bakış atıp ana caddeye doğru yürümeye başladım. Daha işaretimi almamıştım ama Lord'a kararlı olduğumu Mason'a eşlik ederek ancak kanıtlayabilirdim. Hastaneden çıkalı bir hafta olmuştu. Birkaç gün içinde beni çağıracağından emindim. Bunca salak ve tezcanlı arasında benim gibi düşünerek hareket eden birini aradığını biliyordum.

MELINDA | Sirius BlackWhere stories live. Discover now