Bölüm 12: "Umulmadık hesaplaşma"

17 3 0
                                    

Bölüm 12: "Umulmadık hesaplaşma"

"Ne dersin Soyou?" Yengeç Kral bu fikri olumlu bulmuşa benziyordu "Yemeğe kalacak mısın?"

Genç kız hafifçe onayladı başı ile karşısındakini. İkisi de karşı gelebileceği türden insanlar değildi. Bacakları titremekteydi. Dolan gözlerini saklamak için başını olabildiğinde eğdi ve burnunu hafifçe çekti.

Siyah Kuğu genç kıza son bir bakış attıktan sonra hızlı adımlarla uzaklaştı bulunduğu yerden. Kapıda bekleyen adam gencin önünden yürürken Siyah Kuğu ardından kapanın kapının ağır sesi ile irkildi. Nefes alıp verişleri hızlanmıştı. Göğüs kafesinin hareketlerini rahatlıkla görebilirdi yanında yürüyen biri. Kafasını toplamaya çalıştı.

Sakin ol Yoongi.. Sadece bir hırsız

Önünden giden adamı takip ederken düşünceleri karma karışıktı genç olanın. Etrafında daha kaç casus, kaç düşman vardı? Bu kadar içlerine girmeye nasıl cesaret etmişlerdi? Titreyen elini yumruk yaptı ve sıktı.

"Burada kalabilirsin. Han sahibi yardımcı olacak."

Siyah Kuğu başı ile hızlı ve umursamaz bir şekilde onayladı yanındakini ve içeri girdi. Yaşlı adamın yanına geldiğinde gri sakallı adam onu delici bakışları ile süzdü ve ahşap merdivenlere yöneldi. Yakışıklı genç adamı takip ederken sabırsızdı. İçinde çırpınan şeyler sakin ve durgun kalmasını engellemekteydi. Yaşlı adam bu küçük ahşap handaki sayılı odalardan birinin kapısını gösterdi genç olana ve onu son kez süzüp uzaklaştı hızlıca. Bakışları ondan hoşlanmadığını söylemekteydi fakat Yoongi'nin bunu düşünecek zamanı yoktu. Hızla girdi kapıdan içeri ve kapının ahşap sürgüsünü çekti. Odanın ortasına doğru geldi. Bakışları ölü bir adamın bakışlarından farksızdı. Ağır çekimde oturdu yatağın üstüne ve dirseklerini dizlerine dayayıp kafasını aldı avuçları arasına.

Bir son vermeliydi buna. En çok da sevdikleri için yapmalıydı bunu. Düşman içlerine kadar girmişken, artık geri dönüşü yoktu. Kökünden kazımalıydı. Pencere gıcırdayarak açıldı ve serin ve derin bir rüzgar uğuldayarak girdi içeri ve ensesini yalayarak geçti ardından. Siyah Kuğu ürpererek dikleştirdi vücudunu ve gözlerini kapattı. Tek bir adam sebep olmuştu her şeye. Yıllardır peşinden koştukları tüm olay silsilelerinin başıydı ve bu kadar kördü işte saraydakiler. Yoongi sinirli bir şekilde çenesi titrerken gözlerinin dolmasına engel olamadığında istemsizce sakin bir hıçkırık kaçtı boğazından. Halkı bilmediği bir sürü olayla daha yüz yüze gelmişti. Kim bilir neler yaşanmıştı o dar sokaklarda. Kendisi bunlar olurken ne yapmaktaydı? O kadar aptalcaydı ki her şey. Yaşanan her şeyden kendisini suçlayan beyni ona acı vermeye başlamıştı. Bir Kral'ın görevi savaşlar kazanmak değildi. Bir Kral yalnızca bir asker değildi. Geçmişten bildiği tek şey saraydan çıkmayan o Kral'ların da halkın ve krallığın geleceğini nasıl tehlikelere attığıydı fakat ona hiçkimse bu insanların çektiklerinden bahsetmemişti. Hocasıyla oynadığı oyunu getirdi gözlerine kulağında çalan rüzgarın melodisi. Piyonlar ölürdü. Büyücüler, Vezirler, Sadık Uşaklar... Tek görevleri Kral'larını korumaktı. Peki kimdi bu Kral? Bir et yığınının kapladığı kemiklerinde ne taşıyordu bu kadar değerli? Gözlerini açtığında yıldızlar uçuşmaya başladı etrafta. Peki, dedi içindeki ses. Kral değerli değilse bu koca devranda, kimdi korunması gereken. Halk mı? Bir halk neydi bu düzende? Savaşı bilir miydi? Düşmana karşı gelir miydi? Kafası neye çalışırdı iyi? Hayır hayır. Yoongi düşüncelerini silkinerek dağıttı. Bir Kral önemliydi. En önemlisiydi fakat... Bir hizmetkar değil miydi? Düşüncelerinde şimşekler çakmaya başladığında içindeki ateş istemsizce alevlenmiş ve ona haz vermeye başlamıştı. Neden birini veya birilerini ön plana çıkarmalıydı? Herkes sistemin düzenli işlemesinde rol oynardı, öyle değil mi? Görevlerini unutan bir Kral ile, suç işleyen bir köylü arasında bir fark var mıydı? Hayır.

Black Swan ~"Born to be a King"Where stories live. Discover now